Güncelleme Tarihi:
Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'ndaki İstanbul 7 . Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya aralarında yabancı ülke vatandaşlarının da bulunduğu müştekiler ve avukatları katıldı.
Duruşmada ilk olarak müştekilerden İngiltere vatandaşı Osama Qashoo ifade verdi. Tercüman eşliğinde ifade veren Qashoo, olay sırasında Mavi Marmara gemisinin alt güvertesinde bulunduğunu belirtti. Sabah saatlerinde İsrail askerlerinin 4 gemiden ve iki helikopterden gemiye operasyon düzenlediğini kaydeden Qashoo, "Ben de güvertede kameramla görüntü çekiyordum. Bir anda üstüme üst güverteden birşey düştü. Yere baktığımda bir İsrail askeri olduğunu gördüm. Üzerinde biri uzun namlulu olmak üzere üç silahı vardı. Ağlıyordu ve çığlık atıyordu" dedi.
Askerin ceketinin iç tarafındaki silahına elini attığını ifade eden Qashoo, "Asker bizi vurmak için silahına uzanınca yanımda bulunan iki Türk arkadaşımla askeri tuttuk. Silahını ve üzerindeki ceketini çıkarıp denize attık. Bu sırada gemide bulunan diğer insanlar ona saldırdı ve vurmaya başladı. Biz iki Türk arkadaşımla onu koruduk" dedi. İsrail askerini aşağıda güvenli bir yere götürdükten sonra tekrar güverteye çıktığını bu sırada ise helikopterden ve gemiye inen askerlerin insanlara ateş ettiğini gördüğünü söyleyen Qashoo, "Ben etraftaki insanları uyarıyordum bu sırada arkadaşım Cevdet Kılıçlar'ı gördüm, o saldırıya katılan helikopterlerin fotoğrafını çekiyordu. Onu yanıma çağırdım ancak bir süre sonra onu yerde hareketsiz uzandığını gördüm. Yanına gittim vurulduğunu düşünmemiştim. Cevdet'i kollarından tutup güvenli tarafa çekmeye çalıştık. O anda anlından vurulmuş olduğunu farkettim. Delirmek üzereydim bir dakika önce konuştuğum insan kucağımda ölüyordu. Onu kamaraya götürdük" diye konuştu.
"CEZALANDIRILSINLAR"
Saldırı sonrası yaklaşık 90 kişinin yaralandığını gördüğünü belirten Qashoo, "Yaralılara yardım etmeye çalışıyorduk. İsrail askerleri ise bize kötü davranıyordu. Yaralıları battaniyelerin içinde kötü koşullara taşıyor ve onlara bakıp gülüyorlardı. Hatta bir asker gelip kafama silahıyla vurdu. Kendimi kaybetmişim. 36 saat gözaltında tuttular. Yemek vermediler. Bütün kameralarım herşeyim alındı ve geri vermediler. Sanıklardan şikayetçiyim cezalandırılmalarını talep ediyorum" diye konuştu. Duruşma müştekilerin ifadesinin alınmasıyla devam ediyor.
Davanın başlamasının ardından Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önünde toplanan bir grup Filistin bayrakları açarak saldırıda ölenlerin isimlerini saydı. Ölenlerin avukatlarından Cihat Gökdemir burada yaptığı açıklamada, İsrailli 4 komutan hakkında dava açılmasının yanı sıra kırmızı bülten kararı da çıkarıldığını hatırlattı. Gökdemir, "Gemimize sadece 4 komutan saldırmamıştı. Yüzlerce asker vardı. Onlarda tespit edildiğinde peyder pey davaya dahil edilecekler. Ancak biz, önceki celse verilen kırmızı bülten kararının mutlaka uygulamaya konulmasını hem Adalet Bakanlığı'ndan hem de Dışişileri Balanlığı'ndan ısrarla talep ettik. Aradan geçen bunca aya rağmen maalesef kırmızı bülten kararı interpole gönderilmiş değil. Adalet ve Dışişleri Bakanlıklarındaki yetkililer ile ilgili dün yaptığımız basın açıklamasıyla ihtarımızı çektik, eğer karar işleme konulmazsa haklarında suç duyurusunda bulunacağız" dedi.
"YILDIRIM: "İSRAİL'LE MÜCADELE ETMESİNİ ÖĞRENDİK"
Daha sonra söz alan İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) Başkanı Bülent Yıldırım, İsraille mücadele etmesini çok iyi öğrendiklerini ifade ederek; İsrail'in, Filistinlilere ve Araplara kullandığı dil ile batıya karşı kullandığı dilin farklı olduğunu ve bu durumu çok iyi tahlil ettiklerini belirtti.
Yıldırım, "İsrail, müslümanlara karşı, Ortadoğu'ya karşı, 'vururuz, yakarız, yıkarız; Arapların bütün kafalarını keseriz' dilini kullanırken, batıya karşı hukuk zemini içerisinde, kendi oluşturdukları uluslararası sözleşmelere dayalı olarak, kendilerini haklı gösterecek hukuk dili kullanıyorlar. İşte biz şimdi, Ortadoğu'da İsrail'in gerçek yüzünü nasıl ortaya çıkardıysak, batıda da gerçek yüzünü ortaya çıkarmak için aynı hukuk dilini kullanıyoruz" diye konuştu.
Davalardan vazgeçmeleri için İsrail'in aracılarla kendilerine, Mersin'de 'yeşil hat' kurulması ve 1 milyar doları aşan açık çek teklif ettiklerini ileri süren Yıldırım, "Burada bir limandan gemiler gelecek, burada kontrol edilecek ve İsrail'e gidilecek, fakat bu ambargodur. Biz ambargonun delinmesini değil, ablukanın kalkmasını istiyoruz" dedi.
Ambargonun kaldırılmamasındaki nedenin, Doğu Akdeniz'de çıkan doğalgaz olduğunu iddia eden Yıldırım, çıkan doğalgazın yüzde 20'sinin Filistinlilere ait olduğunu söyledi. Teklif edilen miktarın aslında daha fazla olduğunu dile getiren Yıldırım, "Ama biz diyoruz ki, Filistinli bir çocuğun gözyaşı için bir elimize güneşi, bir elimize ayı verseler asla bu davadan vazgeçmeyeceğiz" ifadesini kullandı.
"BİR ELİMİZE GÜNEŞİ, BİR ELİMİZE AYI VERSELER..."
Mersin'de 'yeşil hat' kurulması için İsrail'in den teklif geldiğini ileri süren Yıldırım, "Burada bir limandan gemiler gelecek, burada kontrol edilecek ve İsrail'e gidilecek, fakat bu ambargodur. Biz ambargonun delinmesini değil, ablukanın kalkmasını istiyoruz" dedi. Ambargonun kaldırılmamasındaki nedenin, Doğu Akdeniz'de çıkan doğalgaz olduğunu iddia eden Yıldırım, çıkan doğalgazın yüzde 20'sinin ise Filistinlilere ait olduğunu söyledi.
Davadan vazgeçmeleri için İsrail'in aracılarla kendilerine, teklifte bulunduklarını ileri süren Yıldırım, "Hatta iddia ediyorum bu açık çek bir milyar dolardan fazladır. Biz uluslararası daha önceki örneklere bakarak bu miktarın böyle olduğunu düşünüyoruz. Ama açık çek daha fazladır. Ve bu 'Yeşil Hattı' birlikte işletme teklifi vardır. Kabul edersek doğalgazda bile pay sahibi olacak kadar imkanlar vermektedir. "Ama biz diyoruz ki, Filistinli bir çocuğun gözyaşı için bir elimize güneşi, bir elimize ayı verseler asla bu davadan vazgeçmeyeceğiz" ifadesini kullandı.