Güncelleme Tarihi:
Kutsal Kitap Kuran-ı Kerim'in 97. suresinde 'Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır' sözleriyle önemi gözler önüne serilen bu gece, ibadetleri ile ön plana çıkıyor. Meleklerin Yüce Yaradanın emriyle yer yüzüne ineceği bu gecede, Kadir Gecesi ibadetleri, af dileklerinin, yalvarışların önemini güçlendirmiş olacak. Peki, Kadir Gecesi'nde nasıl ibadet edilir? İşte, dini kaynaklarda yer alan bilgilere göre Kadir Gecesi'nde ne yapılır sorusunun cevabı ve bu günü en güzel şekilde eda etmek isteyenler için detaylar
KADİR GECESİ'NDE NASIL İBADET EDİLİR?
Birçok kaynakta Kadir Gecesi'nde yapılması gereken ibadetler hakkında bilgiler yer almaktadır. Bazı neşriyatlarda bu liste türlü ibadetlerle çeşitlendirilmektedir. Temel olarak Kadir Gecesi’ni; yatsı namazını camide kılmak, tövbe ve istiğfar etmek, salât ve selam getirmek, dua ve zikretmek, Kur’ân okumak, namaz kılmak, hayır ve hasenat yapmak suretiyle değerlendirebiliriz.
Peygamberimiz Kadir Gecesi’ni ihya eden kimsenin bağışlanacağını bildirmiştir:
“Kim inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek, Kadir Gecesi’ni ibadetle ihya ederse, geçmiş günahları bağışlanır.” (Müslim, “Salâtü’l-Müsafirîn”, 175)
Kutsal Kitap Kuran-ı Kerim'in, Ramazan ayı içerisinde indirildiğine dair şu ayetler yer almaktadır:
“Şüphesiz, biz onu (Kur’ân’ı) Kadir Gecesi’nde indirdik. Kadir Gecesi’nin ne olduğunu sen ne bileceksin! Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cibril) o gecede, Rab’lerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.” (Kadr, 87/1–5)
Bir hadiste, bu günün ibadetle geçirilmesine dair şu ifadeler yer almaktadır:
"Peygamberimiz Kadir Gecesi’ni ibadetle geçirir, aile fertlerini de ibadet etmeleri için uyarırdı. (Tirmizî, “Savm”, 72)
Kadir Gecesi’ni ihya etmek, feyiz ve bereketinden azami ölçüde faydalanmak gerekir. Kadir Gecesi’ni ihya edemeyen manevi nimetlerden mahrum olur. Bu konuyu
Peygamberimiz öyle dile getirmiştir:
“Ramazan ayı size yaklaştı. Onda bin aydan daha hayırlı olan bir gece vardır. Kim Kadir Gecesi’nin hayır ve bereketinden mahrum kalırsa bütün hayır ve bereketten
mahrum kalır. Onun hayırından ancak hayırdan mahrum olan kimseler yararlanamaz” (ıbn Mâce, “Savm”, 2)
KADİR GECESİ NELER YAPILIR?
Bir hadiste inanarak ve mükâfatını Allah’tan bekleyerek Kadir gecesini ihyâ edenlerin geçmiş günahlarının affedileceği müjdelenmiştir (Buhârî, “Fazlu leyleti’l-Kadr”, 1; Müslim, “Salâtü’l-müsâfirîn”, 175-176).
Ramazanın son on gününe girildiğinde Hz. Peygamber dünyevî işlerden uzaklaşıp i‘tikâfa çekilir, geceleri daha çok ibadet ve tefekkürle geçirdiği gibi ailesini de uyanık tutardı (Buhârî, “Fazlu leyleti’l-Kadr”, 5; “İ?tikâf”, 1; Müslim, “İ?tikâf”, 1-5; Tirmizî, “Savm”, 73).
Bir hadiste Resûl-i Ekrem’in Kadir gecesinde, “Allahım! Sen affedicisin, affı seversin, beni de affet!” şeklinde dua edilmesini tavsiye ettiği belirtilir (Tirmizî, “Da?avât”, 84; İbn Mâce, “Du?â?”, 5).
Bu sebeple müslümanlar, ramazan ayının son on gecesini ve özellikle âlimlerin çoğunluğunun işaret ettiği 27. geceyi, kulluk bilinci içinde ibadet ederek ve geçmişte yaptıkları hataları bir daha tekrarlamamaya kesin karar vererek geçirmeye özen gösterirler.
Kadir gecesi özel ibadet ve duaları, bunlarla ilgili donanımları, teşrifat ve merasimleriyle Osmanlı toplum hayatında da zengin bir gelenek oluşturmuştur. Ramazanla başlayan hatimlerin Kadir gecesinden önce tamamlanması ve o gece duasının yapılmasına dikkat edilmiş, değişik camilerde hâfızlar ve duahanlar tarafından sanatkârane ifadelerle duada bulunma âdet haline gelmiştir.
Kadir gecesinden nasibini almak isteyenlerin yatsı namazını cemaatle kılmalarının yeterli olduğuna dair rivayetler, padişahların bu gece yatsı ve teravih namazlarıyla Osmanlı kroniklerinde “Kadir namazı” adıyla anılan tesbih namazını selâtin camilerinden birinde halkla beraber kılmalarına vesile olmuştur.
Büyük camilerde bu duaların sabah namazına kadar devam ettiği bilinmektedir. Bunun yanında cami ve tekkelerde vaaz ve irşadda bulunulur, bunlara halktan başka ulemâ, meşâyih ve devlet ileri gelenleri de katılırdı (Selânikî, II, 600).