Güncelleme Tarihi:
Yasa tasarısı, tam da Dünya Kadınlar Günü 8 Mart’ın bir gün öncesinde tartışılınca, Ankara’daki tüm 8 Mart kutlamalarında da tabi ana sohbet konusu bu tasarı.
Biz de kadın gazeteciler olarak, Ankara’nın tarihi binalarından birinde Ankara Palas’ta Türkiye’nin yurtdışındaki yüzakları kadın diplomatlarımızla birlikte kutluyoruz 8 Mart’ı...
Ama dedim ya...
Hepimizin gözü kulağıMeclis’teki yasada.
“Kadınlararası dayanışmayı güçlendiren, bu dayanışmaya dikkat çeken 8 Mart günü çok önemli ve anlamlı. 8 Mart’ın kadın sorunlarını bir kez daha gündeme taşıyor olmasından mutluluk duyuyorum. Maalesef modern dünyada kadınlar negatif ayrımcılığa ve şiddete maruz kalırken bir yandan da annelik görevlerini yerine getirmeye çalışıyorlar."
Yaptığı konuşmada, ilk Türk kadın diplomatı Adile Ayda’yı ilk Türk kadın diplomasi muhabiri Nilüfer Yalçın’ı ve ilk Türk kadın Büyükelçi Filiz Dinçmen’i de anıyor Sare Davutoğlu.
Andığı ilk iki önemli Türk kadını artık hayatta değiller. Ancak üçüncü kişi, Türkiye’nin ilk kadın Büyükelçisi Filiz Dinçmen de bizimle birlikte Ankara Palas’ta. Dinçmen’in aramızda bulunması ayrı bir heyecan katıyor sohbetlerimize.
Kadına şiddetin önlenmesi konusunda sadece erkekler değil, kadınlara da çok iş düştüğünü vurguluyor sohbetimizde Sare Hanım. Eğitimin önemine değiniyor ve ekliyor:
"Biz Orta Anadolu’da erkek adam karısını dövmez, korur diye gördük. Kadınlarda da hata var. O erkekleri biz yetiştiriyoruz. Çocuklarımıza şiddeti öldüren dili ailede vermemiz gerekiyor”
BAKAN EŞİNDEN ÇAĞRI
Sare Davutoğlu bir de çağrı yaptı: Dizilerle şiddeti yeniden üretiyoruz. Öldürülen kadınların cenazelerine mutlaka katılmak gerek ama sosyal çevre buna izin verniyor.
Sare Davutoğlu’nun kendisi de son derece aktif bir Türk kadını. Tıp doktoru. Uzmanlığı ise kadın doğum. Ve hala aktif olarak mesleğinisürdürüyor.
Sohbetlerimiz sırasında, kendi meslek hayatı nedeniyle Bakan Davutoğlu’nun yaşadığı değişik tecrübelerden de bahsediyor.
Mesela kendisi bir doğum için gece yarısı çağrıldığında, Davutoğlu’nun da kendisine eşlik ettiğini, doğum sürerken kapıda saatlerce, bazen bir koltukta, bazen ise bir sandalyede, elinde bir kitap beklemek zorunda kaldığını anlatıyor.
O kadar çok yaşanmış ki bu tip olaylar, artık Ahmet Davutoğlu evlerine gelen “doğum yapıyorum” telefonlarında, telefonu eden kadının ses tonundan doğuma ne kadar kaldığını bile tahmin etmeye başlamış. “Çoğu zaman da o duyduğu ses tonundan doğumun ne zaman olacağını tahmin edebiliyor” diyor Sare Hanım eşi için. “Bazen ben acele ediyorum çıkmak için... Bana ‘acele etme, daha o doğuma 7-8 saat var’ diyor. Pek çoğunda da tutturuyor.”
Kadın olmanın, hele anne olmanın öneminden de bahsediyor Sare Hanım sohbetimizde. Dört çocuk annesi olan Sare Hanem, Bakan Davutoğlu’nun bir kez çocuğunun doğumunu izlediğini söylüyor. Bu doğum izleme deneyimi Bakan Davutoğlu’nun eşine bakışını da etkilemiş belli ki: “Benim doğum sırasında yaşadıklarıma şahit olunca, bana olan yaklaşımı da değişti. Daha bir ihtimam göstermeye başladı…” diye anlatıyor yaşadıklarını.
'SURİYE’DEN BERİ YÜZÜ GÜLMÜYOR'
Bakan Davutoğlu çok sık seyahat ediyor. “Bundan şikayetçi misiniz?” diye soruyoruz Sare Hanım’a, “Nasıl şikayet edeyim?” diye sorumuza soruyla yanıt veriyor ve devam ediyor:
“Geçenlerde bir akrabamız aradı. Televizyondan Ahmet Bey’i izliyorlarmış. ‘Şu Suriye olayı çıktı çıkalı artık yüzü de gülmez oldu’ dedi. Nasıl şikayet edip, bir de ben yük olayım? Ama çocuklar şikayetçi babalarını görememekten”…
Uzun uzun sohbet ediyoruz kadın gazeteciler ve kadın diplomatlar aramızda. Ama dedim ya...
Sohbet sürerken aklımız hep TBMM’de…