Güncelleme Tarihi:
Bu rapor, Türkiye’nin 2012’de imza attığı, 2014’ten beri de yürürlükte olan İstanbul Sözleşmesi’nin denetim organı olarak görev yapan GREVIO Komitesi (Kadınlara Karşı Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Uzman Eylem Grubu) ile paylaşıldı. GREVIO’nun Türkiye’nin değerlendirmesinde, sekiz kadın ve LGBTİ+ örgütü tarafından kaleme alınan ve İstanbul Sözleşmesi İzleme Platformu’na üye 81 kadın ve LGBTİ+ örgütü tarafından desteklenen bu ‘Gölge Rapor’ da dikkate alınacak. Rapordaki 50 acil önlemden bazıları şöyle:
ÖZERK GÖRÜLMELİ
Türkiye yasa yapım ve uygulama süreçlerinde kadınlar, ailenin bir parçası gibi değil özerk bireyler olarak görülmeli, kadınların aile içerisindeki haklarının korunması ve şiddetin ortadan kaldırılması için gereken adımlar ivedilikle atılmalıdır.
Toplumsal cinsiyet, yaş, sağlık durumu, azınlık olma durumu, engellilik, göçmen ya da sığınmacı olma, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği Anayasa’nın 10’uncu maddesine ayrımcılık yapılamayacak koşullar olarak açık bir şekilde eklenmelidir.
AİLE KAVRAMINA ELEŞTİRi
Kadına yönelik şiddetin çoğunlukla aile ve aile gibi yakın ilişkilerin içinde üretildiği bilgisini yok saymadan, aile kavramına karşı gerçekçi ve eleştirel bir tutum geliştirilmelidir.
Kadınların haklarını ilgilendiren yasama ve yürütme süreçlerine bağımsız kadın örgütlerinin katılımı sağlanmalıdır.
Kadın ve Eşitlik Bakanlığı kurulmalıdır.
Toplumsal cinsiyet ayrımcılığını oluşturan davranış kodlarının erken yaşlardan oluştuğu anlayışıyla hükümetin ilk kademeden başlayarak tüm yaygın ve örgün eğitim müfredatını toplumsal cinsiyet ayrımcılığı içeren ifadelerden arındırması ve müfredata kadına yönelik şiddete ilişkin kadınların insan hakları ve güçlendirilmesi odaklı bir anlayışla dersler koyması gerekmektedir.
Şiddete maruz kalan kadınlar, destek için başvurdukları tüm kurumlarda yasal haklarının bütünüyle ilgili etkili bir şekilde bilgilendirilmelidir.
Şiddete maruz kalan kadın ve çocuklar talep etmeseler dahi genel sağlık sigortasından yararlanmalı.
Sığınaklar erkek şiddetine maruz kalan her kadına ve her yaştan çocuğa açık olmalıdır.
Çocuk cinsel istismarı konusunda yapılacak düzenlemelerle erken evlilikler engellenmeli, evlilik yaşı her koşulda reşit olma yaşı ile aynı olmalıdır.
Evlenme yaşı her iki cins için de Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde olduğu gibi 18’e yükseltilmelidir.