DHA
Oluşturulma Tarihi: Nisan 29, 2010 16:38
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ömer Uğur, dünyada ilk 10'un içine girmeyen tiroit kanserinin, Türkiye'de kadınlarda en sık rastlanan kanser türleri arasında 3'üncü sırada olduğunu kaydetti.
Sağlık Bakanlığı Kanser Savaş Dairesi'nin bu artışın nedenleri üzerinde araştırmalarını sürdürdüğünü belirten Prof.Dr. Uğur, “Ultrasonografi cihazının tanıda daha etkin şekilde kullanılmasının ardından, insanda sorun yaratmayacak sessiz duran tümörlerin ortaya çıkmasıyla, üçüncü sıraya yükseldiği tahmin ediliyor” diye konuştu.
Türkiye Nükleer Tıp Derneği tarafından Antalya'nın Serik İlçesi'ne bağlı turizm beldesi Belek'te düzenlenen 9'uncu Uluslararası Nükleer Onkoloji Kongresi ve 22'nci Ulusal Nükleer Tıp Kongresi sona erdi. 4 gün devam eden ve 400 katılımcının takip ettiği kongrede 23 oturum, 47 sözlü, 165 poster bildiri sunuldu. Türkiye Nükleer Tıp Derneği Başkanı Prof.Dr. Mustafa Ünlü, nükleer tıbbın en basit anlamıyla hastalıkların tanı ve tedavisinde radyoaktif maddelerin kullanımı anlamına geldiğini belirterek, bu tıp dalının tanımlamasında kullanılan ‘radyasyon’ kelimesinin hastalara ürkütücü geldiğini söyledi.
RADYASYON KORKUSU
Toplumda radyasyon korkusu oluştuğuna dikkat çeken Prof.Dr. Ünlü, “Halbuki iyonize radyasyon, etkilerini en iyi bildiğimiz şeylerden biri. 2'nci Dünya Savaşı'nda Hiroşima'ya atılan atom bombasından bu yana radyasyon ürkütücü bir kelime. Hiroşima, atom bombası atılmasının ardından 3'üncü kuşağı yaşıyor. Bombanın atıldığı 100 kilometre çapındaki insanlar bu yıla kadar takip edildi. Belli aralıklarla raporlar yayınlandı. Hiroşima'da yaşayan üçüncü kuşağın sonuçları ise birkaç yıl önce açıklandı ve netice itibariyle Japonya'nın diğer bölgelerine oranla karser görülmesi sıklığı yüzde 3.5- 4 gibi olduğu saptandı” diye konuştu. Radyasyonun zararsız bir şey olmadığını da belirten Prof.Dr. Mustafa Ünlü, önemli unsurun ne kadar süreyle ne kadar doza maruz kalındığı olduğunu söyledi.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Meltem Çağlar Tuncalı ise Hacettepe Üniversitesi'nde radyoaktif izotop tedavisi gören hastalar üzerinde tecrit gerektirmeyen alternatif bir tedavinin uygulamalarına başladıklarını kaydetti. Klasik tedavide radyasyona maruz kalan hastaların hastane ortamında tecrit edilmesi gerektiğini kaydeden Prof.Dr. Tuncalı, 50 hastada uyguladıkları alternatif yöntemde hastaları tecrit etmeden daha düşük dozlarda radyasyon uyguladıklarını belirterek, ilk sonuçlara göre başarının başa baş gittiğini ifade etti.
DÜNYADA YOK TÜRKİYE'DE ÜÇÜNCÜ
Türkiye Nükleer Tıp Derneği Başkan Yardımcısı Prof.Dr. Ömer Uğur, dünyada ilk 10'un içine girmeyen tiroit kanserinin Türkiye'de kadınlarda en sık rastlanan kanser türleri arasında 3'üncü sırada olduğunu kaydetti. Sağlık Bakanlığı Kanser Savaş Dairesi Başkanlığı'nın Türkiye'de kadınlarda tiroit kanseri artışının nedenleri konusunda araştırmalarını sürdürdüğünü belirten Prof.Dr. Uğur, Bakanlığın ilgili dairesinin ilk olarak 1986 yılında yaşanan Çernobil reaktör kazasının ardından yaşanan radyasyon sızıntısının etkilerini araştırdığını aktardı.
NEDENİ ARAŞTIRILIYOR
Kanser Savaş Dairesi Başkanlığı'nın meteorolojik verilerden yola çıkarak radyasyon yüklü bulutların en çok yağmur bıraktığı bölgelerde bir tarama yaptığını belirten Prof.Dr. Ömer Uğur, “Buradan alınan bir hasta örneği takibiyle trioit kanserinde artışın, Çernobil'in radyoaktif bulutları nedeniyle yağış alan bölgelerde artmadığını biliyoruz” dedi.
Araştırmaların 1997 yılında Sağlık Bakanığı kararıyla iyotlanan tuzlara kaydırıldığını belirten Prof.Dr. Uğur, bu araştırmanın sonuçlarında da net bir bilginin ortaya çıkmadığını kaydetti. Prof.Dr. Ömer Uğur, tiroit kanserinin ultrosonografi cihazının tanıda daha etkin şekilde kullanılmasıyla birlikte zaten insanda olan, sorun yaratmayacak şekilde sesziz duran tümörlerin ortaya çıkarılmasıyla birlikte birden üçüncü sıraya yükseldiğinin tahmin edildiğini kaydetti. Prof.Dr. Uğur, erken tanı evrelerinde tiroit kanseri nedeniyle ölüm oranının yüzde 1 seviyesinde olduğunu kaydetti.
‘TOMOGRAFİ YASAĞI ABARTILI ANLAŞILDI’
Türkiye Nükleer Tıp Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Uğur, bir soru üzerine, İngiltere'de tomografi çekimlerine getirilen yasağın Türkiye'ye yansımasının abartılı olduğunu söyledi. İngiltere'de tarama amaçlı çekimlerin yasaklandığını hatırlatan Prof.Dr. Uğur, “Tomografi çektiren her 2 bin kişiden birinde kanser görülme riski var. Ve her tomografi çekiminde doğal yollarla 4 yılda alacağımız radyasyonu 15 saniyede alıyoruz” diye konuştu. Prof.Dr. Uğur, gereksiz tomografi çektirilmemesi uyarısında da bulundu.