Güncelleme Tarihi:
Doğma büyüme Hataylı olan Çiğdem Kıral, Ankara Üniversitesi İşletme Fakültesi’ni yarıda bırakmasına rağmen hayat onu yeniden işletmecilikle buluşturmuş. Eşiyle birlikte açtığı ‘Kebo’ isimli restoran zincirini 27 yıldır büyütüp, geliştirmek için uğraşan Kıral, bir yandan da yarım bıraktığı üniversite eğitimini bitirmeye çalışıyor. 2017 yılında işkadını arkadaşlarının çağrısıyla KAGİD’e üye olan Kıral, 6 senedir bölgede kadın girişimci sayısını artırma peşinde. Depremden sonra büyük zarar gören Hatay’ı bir an önce eski günlerine döndürmek için projeler geliştiren Kıral, “Tüm arkadaşlarıma bunu söylüyorum; bizler Antakya’ya geri dönmek zorundayız. Eğer dönmezsek o çok sevdiğimiz Antakya başka bir yere dönüşecek” diyor. Kıral, hayat hikâyesini anlatmaya başlıyor:
BENİM İÇİN DEĞERLİSİN...
“90’larda tavuk döner çok seviliyordu. Ustalarla anlaştık, 5 metrekarelik bir dükkânda tavuk döner satmaya başladık. Ancak iki ayın sonunda dibe vurduk. Ustaları işten çıkararak 2.5 sene boyunca kendimiz eti nasıl en güzel hale getirebiliriz diye uğraştık. Çok az para kazanıyorduk ama bu bizim için önemli bir ARGE çalışması oldu. Bu süreçten sonra kendimize özel bir tat yakaladık. Sosumuzu, mayonezimizi kendimiz yaptık. Dışarıdan aldığımız malzemelerde hep kimyasal vardı. Biz sattığımız ürünün katkısız olmasına özen gösterdik. 2000’lerin başında gıdalarda kâğıt kullanan yoktu, herkes en ucuz ürünü kullanırdı. Biz Antakya gibi küçük bir şehirde, ambalajlarımızı kâğıttan yapmaya başladık, sürdürülebilirliği önemsedik. 2008 yılında ıslak havlu vermeye başladık. Biz hizmette, ‘Sen benim için değerlisin’ mesajını vermeye çalıştık. Uluslararası bir danışmanlık şirketiyle çalıştık. 2012’de üretim tesisi açtık. Pandemi öncesinde 15 mağazamız vardı. Yarısı bizim yarısı franchise. Pandemi döneminde 2 franchise mağazamızı satın aldık. Pandemiden sonra tekrar gaza bastık.”
2017’DE KAGİD YOLCULUĞU
Kıral, özveriyle çalıştığı restoranda yaşadığı üzücü bir olayla kendisini geriye çekmiş:
“2015 yılında, tüm dükkânlarda otomasyona geçtik. Ama ilk mağazamızda, ben bizzat orayı yönetmeye devam ettim. Hiçbir müşterimin ne yediğini unutmam. Bir daha geldiğinde, ‘Her zamankinden mi yersiniz?’ diye sorarım. Bir gün yine bir müşteri geldi, tanıdığımız biriydi. ‘Çiğdem Allah senin gözünü doyursun’ dedi. ‘Neden?’ dedim. ‘Ankara’da dükkânlar açtınız, franchise verdiniz sen hâlâ burada çalışıyorsun’ dedi. Bu bakış açısı beni çok üzdü. Eşimle birlikte Antakya şubesini de otomasyona geçirmeye ve benim arka plana geçmeme karar verdik. Bu olay bu bakış açısını yıkmak için kadın girişimcileri daha çok desteklememe sebep oldu. 2017 yılında da KAGİD’e katıldım.
Mümkün olduğunca tüm toplantılara katılarak hem kendimi geliştirdim hem de diğer girişimci kadınlara el verdim. Bu dünyaya çok hızlı girdim ve çok keyif alarak çalışıyorum. Sadece kadınlarla ilgili değil aynı zamanda çocuklarla ilgili projeler de yapıyoruz.”
BİZ GİDERSEK ARTIK ESKİ ANTAKYA OLMAZ
Hatay’daki girişimci kadınlarla ilgili bir çalışma yaptık. İnsanların tüm işgücü yıkıldı. Ofisini, çalışma alanını kaybetti. Bu çalışma sonucunda girişimci kadınların sadece yüzde 10’u tekrar çalışma hayatına devam etmek istiyor. Kendi tanıdığım girişimci kadınlara, ‘Lütfen artık kendimize gelelim ve Antakya’ya dönelim’ çağrısında bulundum. Çünkü Antakya biz varsak ayağa kalkabilir, tekrar eski günlerine dönebilir. Eğer biz gidersek Antakya değişecek, o sevdiğimiz Antakya olmayacak. Antakyalılar gittikleri hiçbir yerde mutlu olamazlar. Bizim mutlaka şehrimize sahip çıkıp yeniden eski günlerine döndürmemiz gerek. Ancak herkeste derin bir mutsuzluk var. Umuyorum mücadele edip hep birlikte ayağa kalkacağız.
YATIRIMCILARA ÖZEL KÖY
- Depremin Hatay’a ve tüm bölgeye büyük zarar verdiğini kaydeden Kıral anlatıyor: “Biz depremde 4 dükkân, 1 ofis ve 2 depo kaybettik. Çok şükür çalışanlarımızdan bir kayıp yaşamadık ama herkesin ailesinden, arkadaşlarından çok sayıda insan kaybettik. Biz çok sevdiğimiz Antakya’yı kaybettik. Her platformda bunu söylemeye çalışıyorum. Bizim şu anda Antakya’da barınma sorunumuz var. Her yer toz duman. Yeniden oraya yatırım yapabilmemiz, istihdam yaratabilmemiz için yaşam koşullarını düzeltmemiz gerekiyor. Şehirden gidenlerin yüzde 73’ü kadın ve çocuklarının eğitimi için şehri terk etmek zorunda kaldılar.
HATAY’A ÖZEL PAKET
- Eğitim, ulaşım, sağlık ve barınma ihtiyacı giderilmeden o şehirde hayatın tekrar başlaması mümkün değil. Ama minimal yaşam alanları oluşturarak küçük köylerde, özellikle iş-
insanlarına, üreten, yatırım yapmak isteyen insanlara bir bölge oluşturulursa biz giden Antakyalıları döndürebiliriz. Ama şu anda gidenin dönmesi çok zor. Benim en çok korktuğum insanların yatırımlarını Antakya’dan çekmesi. İşte o zaman şehrin tüm güzelliğini kaybederiz. 11 ilde yaşanan depremde toplam zararın yüzde 49’u Hatay’da meydana gelmiş. En büyük yıkımı biz yaşadık. Ancak deprem destek paketleri 11 ile bölüştürülerek yapılıyor. Mutlaka Hatay’a özel paket çıkması gerekiyor. İnsanlarda artık sabır kalmadı.”