Güncelleme Tarihi:
Marmara Ãœniversitesi SaÄŸlık EÄŸitim Fakültesi SaÄŸlık Yönetimi Bölümü Öğretim Ãœyesi Yrd. Doç. Dr. Metin AteÅŸ ve Temel SaÄŸlık Bilimleri Bölümü Öğretim Ãœyesi Yrd. Doç. Dr. AyÅŸegül Yıldırım, kongrenin ikinci gününde sundukları bildiride, kadınların özellikle Türkiye'nin de aralarında bulunduÄŸu geliÅŸmekte olan ülkelerde temel saÄŸlık hizmetlerini eÅŸit olarak alamadıklarını belirttiler.Â
Bunun, ülkelerin sağlık politikalarının ve programlarının cinsiyete göre düzenlenmiş olmasından kaynaklandığını savunulan bildiride, şunlar belirtildi:
''Türkiye'de, doÄŸumların yüzde 22'si 20 yaÅŸ altında ve 35 yaÅŸ üstünde gerçekleÅŸmektedir. Bu anne ve bebek için son derece riskli olmakla beraber adölasan çağında doÄŸum yapanların yüzde 10.7'sini ilkokul, yüzde 3'ünü orta öğretim mezunları oluÅŸturmakta, eÄŸitimsizlerin oranı ise yüzde 19'a ulaÅŸmaktadır. Giderek azalsa da ülkemizde her yıl yüzlerce kadın gebelik, doÄŸum ve loÄŸusalık dönemlerinde yaÅŸamını yitirmektedir. Ä°ki doÄŸum arasında geçmesi gereken süre bakımından kadınlarımızın yüzde 27'si risk altında bulunmaktadır. Ancak, artan eÄŸitim düzeyi doÄŸum oranını düşürmektedir.''Â
   Â
''KIRSAL KESÄ°MDE SAÄžLIK KURUMLARINA GÃœVENSÄ°ZLÄ°K''
   Â
Bildiride, doğum kontrolü uygulamayan kadınların yüzde 32'sinin tekrar gebe kalamamaktan korktukları belirtilerek, şu bilgilere yer verildi:
''Kent merkezindeki doğumların yüzde 80.2'si sağlık kuruluşlarındayapılmasına karşın, kırsal kesimde doğumların yüzde 66'sı evlerde, uygunsuz koşullarda ve konusunda yetersiz kişilerce gerçekleştirilmektedir. Kadınların sağlık kuruluşlarında doğum yapmama nedenleri arasında yüzde 30 ile güvensizlik, yüzde 21 ile de erişim güçlüğü ilk sırada gelmektedir. Ayrıca, gebelerin üçte ikisinde demir eksikliği, yüzde 4.7'sinde kalp hastalığı, yüzde 90-95'in de romatizmal kalp hastalığı görülmektedir. Diyabete ise 325-350 kadında bir rastlanmaktadır.''
Bildiride, erken cinsel deneyimlere yönelik eğilimin, bilgi ve hizmet eksikliği ile birleştiğinde, istenmeyen ve çok erken gebelik, başta AIDS olmak üzere cinsel yolla bulaşan hastalık ve düşük riskini artırdığı da belirtilerek, Türkiye'de, kadınlara şiddet uygulanması, doğum sonrası çalışan kadınlara verilen izinlerin yetersiz oluşu ve birçok sorun bulunduğu, ev içi şiddet, yoksulluk, kadının ekonomik bağımlılığı, eğitimdeki eşitsizlik, özellikle kırsal bölgelerde kendi cinsel ve üreme sağlığını denetleme ve devam ettirme gücünün sınırlı oluşu, bölgesel eşitsizliklerin kadının sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaptığı anlatıldı.