Güncelleme Tarihi:
Alman Focus dergisinde yayınlanan bir araştırma, kadın-erkek ilişkisinin oluşumu hakkında çok ilginç saptamalar yapıyor. Alman biyolog ve sosyologların araştırmasına göre, 2000 yılında kadın ve erkek çift oluştururken, hala taş devrinin kuralları geçerli. Bilim adamlarının kesin olarak gördüğü tek şey, ne kadar itiraz edersek edelim, bugün bile insanları yalnızca üreme içgüdüsünün yönlendirdiği. İlginç bir başka nokta da, insanların eşini 20 km. çapında bir alanda buluyor olması.
Aşk sanatın en büyük esin kaynağı. Şimdi ise bilime esin kaynağı oluyor. Bilimadamları şimdi ‘aşkın mantığını’ çözmeye çalışıyorlar. En çok üzerinde durulan soru ise ‘Kim kime neden aşık oluyor?’
Biyologlara göre aşk, üreme için kadın ve erkek arasındaki gerekli yakınlaşmayı sağlayan kimyasal bir ateşleme. İyi de bu kimyasal mekanizma niye bazı kişilere tepki veriyor da, çoğunu görmezden geliyor. İşte bilimadamları da özellikle bu konu üzerinde duruyor.
Alman sosyolog Thomas Klein'e göre, M.S. 2000 yılında eş seçiminde taş devrindeki kurallar geçerli. Klein, ‘Fırsatlar aşkı yaratıyor. Kimin kimi bulacağı, bulma şansı ya da hatta bulup bulamayacağı, tamamen etrafındaki alternatiflerle ilgili’ diyor.
Sosyolog Andrea Lengerer'e göre çiftler genelde yakın çevreden çıkıyor. Bir araştırmaya göre kadın ve erkeklerin çoğu eşlerini, kendi etraflarındaki 20 km. çapındaki bir alanda buluyor. Kadın ve erkeklerin % 34.6'sı dışarıda tesadüfler sonucu tanışıyor. Yakınları aracılığıyla tanışanların oranı ise azımsanamayacak kadar yüksek: % 28.5. Hayat arkadaşını iş yerinde bulanların oranı % 16.6'da kalırken, okul ya da staj sırasında tanışanlar % 8.7'lik bir dilimi oluşturuyor.
Her ne kadar boşanma oranları ve tek başına yaşayanların sayısı artsa da, insanlar birlikteliklere büyük önem veriyor. Thomas Klein'a göre insanlar anlamlı ve tatminkar bir ilişki yürütme hayali kurduklarından, gitmeyen birliktelikleri sona erdiriyorlar. Aslında boşanma ve ayrılık oranlarının yüksek olması da insanların ilişkilere verdikleri önemden kaynaklanıyor.
DAVUL DENGİ DENGİNE
Davul dengi dengine, deyimi bugünkü ilişkiler için de geçerli. Benzer özelliklere ve etnik yapıya sahip insanlar birbirlerini daha çekici buluyor ve bir araya geliyorlar.
Kadınların % 53'ü, erkeklerin ise % 30'u müstakbel eşinin yaptığı işe önem veriyor. İyi eğitim almış ve yüksek gelire sahip erkeklerin, çekici kadınlarla birlikte olması ise daha büyük bir ihtimal. Kadın ilişkide güven ve sadakate önem verirken, erkeklerde cinsellik önemli bir rol oynuyor.
Evrim süreci teorisinin babası Charles Darwin, 100 yıl önce eş seçimi için ‘doğal seleksiyon’ teorisini geliştirmişti. Darwin, ‘Niye tavuskuşu süslü kuyruğu açıp, kuşların önünde geziyor?. Geyiğin boynuzları ne işe yarıyor?’ Ünlü biyolog bu soruyu otuz yıl sonra cevaplamıştı.
Ne tavuskuşunun süslü püslü kuyruğu, ne de geyiğin dev boynuzları sadece düşmanı korkutmak için yaratılmıştı. Kuyruk da, boynuz da, uygun eşin seçilip, ikna edilmesinde cazibe unsuru olarak kullanılıyordu.
2000 yılında ise, banka hesabı, otomobil, kılık kıyafet, kariyer gibi cazibe unsurları geçerli. Münihli psikolog Andreas Hejj'e göre, erkek sahip olduğu statü sembolleriyle kadına farkında olmadan, ‘Eğer sana yaklaşmama izin verirsen, sen ve senden olacak çocuklarım, bu olanaklardan yararlanacaksınız’ mesajını veriyor.
ÜREME DÜRTÜSÜ
Londra'daki College Üniversitesi araştırmacılarından Geoffrey F.Miller'e göre eş bulma arzusu beynin gelişimde etkin bir rol oynadı. Konuşma ve yaratıcılık, insanların iletişim ve ilişki kurma arzusu sayesinde gelişti. Miller'a göre üreme dürtüsü sayesinde tarımdan mimariye, yazıdan metalin işlenmesine, silahtan mikroçipe kadar çeşitli alanlar da ilerleme kaydetti.
Miller, günümüzde erkeğin en önemli cazibe unsurlardan biri entelektüel altyapısı. Kadınlar, eğlenceli, konuşkan erkekleri, diğer erkeklere tercih ediyor.
Dış görünüş eş seçiminde belirleyici rol oynarken, kadınlarda tabiat ananın bahşettiği hassas burunları da devreye giriyor. Kadınlar, kendileri için doğru erkeği kokusundan tanıyor.
İsviçreli zoolog Claus Wedekid, kokunun eş seçiminde kadınlar açısından önemini anlayabilmek için bir ter-testi yapmış. Kadınlardan, koklayarak kendilerine en çekici gelen erkek kokusunu seçmeleri istenmiş. Sonuçta kadınların, kendisinden en farklı kokuya sahip kişiyi seçtikleri görülmüş. Wedekid'e göre kadın, erkek kokusunu bağışıklık sisteminin bir aynası olarak görüyor, bu nedenle kendi genetik eksikliklerini kapatarak kendisine harika bir çocuk verecek erkeği kendine eş olarak seçiyor.
Ama kadın doğum kontrol hapı kullandığında kokuyla eş belirleme özelliği ortadan kalkıyor. Bu şartlar altında ise kendine en benzeyeni eş olarak seçiyor.
İLİŞKİYİ KADIN BELİRLİYOR
Bilimadamları, üreme sürecinde kadının sanıldığından daha aktif bir rol oynadığı görüşünde. Kadın, çocuklarına babalık yapacak doğru eşi seçmek için çok hassas stratejiler geliştiriyor ve bir anlamda insan soyunun ne yönde çoğalacağına kadınlar karar veriyor.
Bay Mükemmel ile Bayan Doğru'nun buluşabilmesi için uzmanlar, kişilere ‘çevrenizi genişletin’ tavsiyesinde bulunuyor. İnsanlarla iyi iletişim kurmak ve kaliteli bir yönetmen olmak da iyi bir ilişkinin anahtar tutumlarından.
Çünkü Amerikalı psikolog Robert J.Sternberg'e göre doğum anından itibaren herkes kendi bireysel senaryosunu yazmaya başlıyor. Ve bu senaryo doğrultusunda kendisine eş buluyor. Kimi zaman bu senaryoyu gözden geçirip, güncelleştirmek de fayda var. Sternberg, ‘Kendi senaryomuzun metin yazarı olduğumuza göre hikayeyi mutlu sonla noktalayabiliriz’ diyor.
Kadın ve erkeklerin % 34.6'sı dışarıda tesadüfler sonucu tanışıyor. Yakınları aracılığıyla tanışanların oranı ise azımsanamayacak kadar yüksek: % 28.5. Hayat arkadaşını iş yerinde bulanların oranı yüzde 16.6’da kalırken okulda tanışanlar yüzde 8.7’lik bir dilim oluşturuyor.
Sizinkisi nasıl bir aşk hikayesi?
‘Love is a Story’ (Aşk bir öyküdür) kitabının yazarı Amerikalı psikolog Robert J.Sternberg'e göre 26 çeşit aşk ilişkisi var. İşte birkaç örnek.
POLİSİYE TİPİ
Eşimin her hareketini takip etmek zorundayım.
Eşime gözü kapalı inanmak, ahmaklıktır.
Kıskanç eş, eşini potansiyel suçluymuş gibi takip eder, baskı altına alır. Bu tür ilişkilerin geleceği parlak değildir.
BAHÇIVAN TİPİ
İyi bir ilişki bakımlı bir bahçe gibidir. İnsanın fazlaca vakit ve emek vermesi gerekir.
Özen gösterilmeyen bir ilişki, yok olmaya mahkumdur.
İlişki, bakılması ve özen gösterilmesi gereken yaşayan bir organizma olarak kabul edilir. Hiçbir ilişkide bu kadar itina ve anlayış yoktur. Ancak çok fazla ilgi de ilişkiye zarar verebilir, tıpkı çok sulanan çiçekler gibi.
İŞADAMI TİPİ
İlişki bir anlaşmadır ve ticari kurallar geçerlidir.
Para, ilişkiyi belirleyen en önemli unsurlardan biridir.
Taraflar bu tür birliktelikleri bir ticari ortaklık olarak algılarlar. Sevgiliden çok arkadaştırlar. Birbirlerini takım arkadaşı olarak görmeleri ve görev dağılımını benimsemeleri ilişkiye olumlu yön verir. Ancak ilişkişiyi yöneten kişi olma arzusu birlikteliğe zarar verebilir.
SAVAŞÇI TİPİ
Çatışmalar ilişkiyi sağlıklı kılar.
Fikir ayrılıkları yaşanmayan ilişkiler yok olmaya mahkumdur.
Bu ilişkinin anahtar kelimeleri: Aşk ve savaştır. Taraflar, bu niyette olmasalar bile sık sık birbirlerini ayrılıkla tehdit eder. Savaşçı taraf, barışçı tarafı fazlaca hırpalamaya başladığında ilişki çatırdar.
HAYALCİLER
Sıradan ilişkilerde masallar gerçek olabilir.
Mükemmel eşi bulup, mutlu sona ulaşılabilir.
Bu tür insanlar beyaz atlı prense ya da prensese inan kişilerdir. Bazen gerçekten de aradıkları kişileri bulurlar. Karşılarındaki kişiden çok, yaşadıkları aşk ilişkisine aşık olma gibi bir eğilimleri vardır. Hayallerindeki kişiyi bulamadıklarında ise hayal kırıklığına uğrarlar.