Kadın şiddetin her türünü görüyor

Güncelleme Tarihi:

Kadın şiddetin her türünü görüyor
Oluşturulma Tarihi: Kasım 24, 2010 11:21

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı kurucusu avukat Canan Arın, "Kadına yönelik şiddetin her türlüsü arttı ama bizimkilerin derdi türban” diye konuştu.

Haberin Devamı

Türkiye'nin önde gelen kadın hakları savunucularından, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı kurucusu avukat Canan Arın, Adalet Bakanlığı istatistiklerine göre son 7 yılda kadın cinayetlerinin yüzde 1400 arttığını söyledi. Yasaların yetersizliğinden yakınan Canan Arın, “Yargıtay, asgari ücret alan kadının nafaka alamayacağına karar veriyor. İstanbul'da asgari ücretle ev kirası vererek nasıl yaşanıp, çocuk bakılır? Nafaka davalarında kadından harç alınması doğru değil” dedi.

Canan Arın, kadına her türlü şiddetin yapıldığını belirtti. Arın, “Koca sabah evden çıkarken kadına 10 lira bırakıp akşam kusursuz bir sofra hazırlamasını istiyor, bir yandan da kuruşun hesabını soruyor. Bu ekonomik şiddettir. İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, ‘Kız çocuklarını 16 yaşında evlendirin’ diyor. Bizim cumhurbaşkanımız da eşiyle 14 yaşında evleniyor. hayatın bir parçası olan evlilik, kız çocuklarına evlilik yaşamın amacı gibi gösteriliyor. Kadına yönelik şiddetin her türlüsü arttı ama bizimkilerin derdi türban” diye konuştu.

Kadına birey olduğu öğretilmeli

Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği'nin de kurucularından olan 30 yıllık avukat Arın, kadına yönelik şiddetin önlenebilmesi için kadına birey olduğunun öğretilmesi gerektiğini dile getirdi. Arın, “Kadına maddi destek sağlamak için havuz oluşturulmalı. Çünkü şiddet gören kadının hastane bakımı var, çocuğunun kreşe gitmesi lazım, işi olmalı. Türkiye'de tek bağımsız sığınma evi var, o da Mor Çatı. Diğer sığınma evleri destek merkezi gibi çalışıyor” dedi.

Haberin Devamı

Ekonomik ve psikolojik şiddet dayaktan ağır

İzmir'de kadın hakları için uzun yıllar mücadele eden Baro Başkanı Sema Pekdaş da Türkiye'de kadına yönelik şiddetin sadece fiziksel değil psikolojik ve ekonomik olduğunu da vurgulayarak, şunları söyledi:

“Basına yakın zamanda yansıyan haberde bir kadın hakim, şiddet gördüğü gerekçesiyle eşine dava açtı. Uzun bir süre de eşi tarafından ‘Çocuklarını bir daha göremezsin’ baskısı nedeniyle davayı geciktirdiğini ifade etti. Hakime yapılan bu baskı, yediği dayaktan çok daha ağır bir şiddettir. Çalışan kadının maaşının kocası tarafından alınması, çalışmayan kadına para verilmemesi ekonomik şiddettir. Şiddet, kadının en temel insan hakkı mücadelesidir. Kadına yönelik şiddeti önlemek amacıyla çıkarılan yasaların uygulanabilir olması gerekir.”

Haberin Devamı

Kız çocukları 10 bin liraya evlendiriliyor

Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği'nin ‘Çocuk gelinler’ projesinin yürütücüsü Özlem Kınal, iki ayda 30 il gezdiklerini ve kadına yönelik şiddetin sadece belli bir bölgeye, zümreye ya da toplumsal seviyeye ait olmadığını tespit ettiklerini söyledi. Kınal, “Ailenin ekonomik gücü zayıf olduğu için kızlar ekonomi aracı olarak görülüyor. Onların ekonomik değeri var. Eğitim çağında okuldan alınıp, 10 bin liraya, kendilerinden yaşça büyük adamlarla zorla evlendiriliyorlar. Bu durum Doğu'da neyse Batı'da da öyle. Belli bir bölgeye, zümreye ya da toplumsal sınıfa ait bir özellik değil. Bu önyargnın yıkılması lazım. Şiddetin oranında artış olduğunu tespit ettik. Kadının kendi bedeni üzerinde inisiyatifi yok. Namus cinayetleri adı altında çok farklı nedenlerle ölümler var” diye konuştu.

Her altı dakikada bir kadına tecavüz ediliyor

Bütün dünyada kadınlar kadın oldukları için şiddete uğruyorlar. Her üç kadından biri fiziksel şiddet yaşamış durumda. Her 6 dakikada bir kadına tecavüz ediliyor. Güney Afrika'da ise her 90 saniyede. Irak'ta savaşın ilk aylarında 20 bin kadın tecavüze uğradı. Her yıl yaşları 5 ile 15 arasında değişen 2 milyona yakın kız çocuğu fuhuşa zorlanıyor. ABD'de her yıl 4 milyon kadın şiddete uğrarken, Hindistan'da her gün 5 kadın çeyiz kavgası yüzünden öldürülüyor. Çin'de her yıl 1 milyon kız çocuğu sadece kız olduğu için dünyaya gelme imkanı bile bulamıyor, daha anne karnındayken öldürülüyor.

Mirabel Kardeşler şiddetin sembolü

25 Kasım 1960'ta Latin Amerika'da küçük bir ada devleti olan Dominik Cumhuriyeti'nde Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele eden üç kız kardeşin cesetleri bir uçurumun dibinde bulunur. Mirabel Kardeşlerin adları Patria, Minerva ve Maria'dır. Diktatörlük ‘trafik kazasından ölmüşler’ açıklaması yapar; ama gerçek kısa sürede ortaya çıkar: Mirabel Kardeşler, tecavüze uğramış ve katledilmişlerdir. Diktatörlüğe karşı mücadelede bir sembol haline gelen üç kız kardeşin lakabı ‘kelebekler’ olur. Kelebekler kadar kısa yaşamışlardır, öyle uçup gitmişlerdir, ama dünyaya mücadelenin güzelliğinden derin bir iz bırakmışlardır.

1981'de Kolombiya'da toplanan Latin Amerika Kadın Kurultayı'nda 25 Kasım günü, Mirabel kardeşlerin anısına ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ ilan edilir. ‘Kelebekler’in öldürülmelerinden 39 yıl sonra, 1999’da da Birleşmiş Milletler, 25 Kasım'ı ‘Uluslararası Kadına Karşı Şiddete Hayır Günü’ ilan eder.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!