Oluşturulma Tarihi: Eylül 02, 2001 00:00
GÜZEL bir kadın kafasına takarsa istediği erkeği elde eder mi?Aşağıda anlatacağım olay, bu sorunun cevabı olabilir.Kapıyı açıyorum ve 7 Şubat 1996 gününe dönüyoruz.Daha da kesinlikle, bu bir çarşamba günüdür.İspanyol yapımı siyah bir araba, Buenos Aires sokaklarında hızla hareket etmektedir.Dışardan bakıldığında arabanın içinde sadece bir şoför görünmektedir.Ama içerde durum farklıdır. Çünkü arabanın arka koltuğuna uzanmış sarışın bir kadın vardır.Dışardan bakıldığında görünmeyen bu sarışın kadın, Louise Veronica Ciccone'dir.Ya da hepimizin bildiği isimle Madonna...* * *Araba doğruca şehrin yakınındaki bir havaalanına gider.Orada kendisini bekleyen helikoptere biner. Helikopter El Tigre deltasında bir adaya iner.Orada kendilerini bekleyen bir arabaya binip, doğruca muhteşem bir malikáneye giderler.Malikánenin bahçesine girdiklerinde 60 yaşlarında bir adam onları beklemektedir.Uzun favorileri ve kırlaşmış saçları ile karşılarında duran bu adam Arjantin Devlet Başkanı Carlos Menem'dir.Bu gizli buluşmayı bütün dünya basını atlamıştır.İşte dünya ‘‘erkek tavlama sanatının’’ en çarpıcı örneklerinden biri burada, 4-5 saat içinde yaşanacaktır.Ama isterseniz biraz geriye dönüp, ne olup bittiğine bakalım.* * *Madonna o günlerde ‘‘Evita’’ filmini çekmeye hazırlanmaktadır.Ancak Arjantin kamuoyu, ‘‘Madonna’’ gibi bir kadın, Evita Peron rolünü nasıl oynayabilir diye ayağa kalkmıştır.Sıkı bir Peron'cu olan Carlos Menem de gazetelere demeçler vererek, bu filmin yapılmasına karşı olduğunu ve yaptırtmayacağını ilan etmiştir.Oysa Madonna sadece filmi çekmek gibi bir ihtiras içinde değildir.Daha da ötesi, filmi gerçek mekánlarında çekmek istemektedir.En büyük hayali de ‘‘Don't cry for me Argentina’’ şarkısını Casa Rosada'da, yani başkanlık sarayının balkonunda söylemektir.Ne de olsa güzel kadın.Elbette ihtirasının sınırı olmayacaktır.Menem'le buluşmanın yollarını arar. Bulamaz. Onunla ilgili kitapları çevirtir. Hepsini okur.Küçük, ama küçücük bir iğne deliği aramaktadır.Oradan girmek için tabii.Ve sonunda o iğne deliğini bulur.Menem'in ilk karısından boşandığını öğrendiği an, derin bir oh çeker ve ‘‘İşte nihayet ortak bir tarafımızı buldum’’ der.Ve devam eder:‘‘İkimiz de günahkárız...’’Doğru, çünkü ikisi de boşanmış Katolik'tir.Erkeğin zaafı, ‘‘Aşil'in topuğu’’ gibidir. Oradan ölür.* * *Muhteşem malikánede elini Menem'e uzatırken, kafasında, ortak günahkárlığın getirdiği tanışıklık vardır.Sohbete başlarlar.Menem zaten daha ilk cümlede teslim olmuştur. Kimbilir, belki de doğuştan teslim olmuş bir adamdır.Yani birçok erkek gibi. Birçoğumuz gibi...‘‘Ne kadar da Evita Peron'a benziyorsunuz’’ der.Madonna, ‘‘Hayatımda hiç bu kadar pohpohlanmamıştım’’ diye düşünür.Birazdan dekor değişir. Çünkü bahçedeki sivrisinekler onları rahatsız eder ve içeri girerler.Başta onları baş başa bırakan dostları, biraz sonra ortaya çıkar.Elinde en pahalı cinsinden bir şişe şampanya ve havyar tabağı vardır.Anlayacağınız bütün ‘‘kadın avcılarının’’ ortak imzası...Madonna, cebinde getirdiği bir kaseti çıkarır ve bunu çalmalarını ister.Bu, daha önceden
film için doldurduğu ‘‘You must love me’’ adlı şarkıdır.Menem geriye yaslanır, başını iki elinin arasına alır ve gözlerini kapatarak şarkıyı sonuna kadar dinler.Şarkı gerçekten güzeldir ve sonuna doğru, Madonna en etkileyici sesiyle, yani biraz kısık, biraz boğuk bir tonla fısıldar:‘‘Bu filmi yapmayı çok istiyorum Sayın Başkan...’’Menem gözlerini açmadan, üstelik iyi bir İngilizce'yle cevap verir:‘‘Anything is possible...’’Madonna sorar:‘‘Yani bana yardım edecek misiniz?’’Menem de fısıldar:‘‘Dediğim gibi, her şey mümkündür...’’ Ha, belki yararlı olur diye küçük bir ayrıntı.Madonna bir ara Menem'in gözlerini, göğsünden bacaklarına doğru inerken yakalar.* * *İş bitmiştir. İki hafta sonra Arjantin Kültür Bakanlığı'ndan bir yetkili, film şirketini arar ve filmin çekilmesi için bütün izinlerin verildiğini bildirir.Ve o muhteşem şarkı da gerçek Casa Rosada'nın balkonunda söylenir.Bilmiyorum, sorunuz için tatmin edici bir cevap alabildiniz mi?..Bunları J. Randy Taraborelli'nin yeni çıkan kitabı ‘‘Madonna’’da okudum.
button