Güncelleme Tarihi:
AYM kararında, internette verilen özel yaşamına ilişkin görüntüler yüzünden üç yıllık kadın memurun ihraç edilmesine ilişkin disiplin cezasının ölçüsüz olduğu belirtildi. Kadın memurun disiplin soruşturması sırasında özel yaşamına ilişkin iddiaları da yanıtlamak zorunda bırakıldığına da dikkat çekilerek, özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiği kaydedildi.
CEZADA ADİL DENGE KRİTERİ
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına atıf yapılarak, ceza verilirken, adil bir dengenin kurulması gerektiği uyarısı da yapıldı. Görüntülerin çekildiği yerin lojman olduğunun yargı kararlarıyla da ortaya konulduğu vurgulandı. Ancak, başvurucu Ş.K'nın "mahremiyet alanında cereyan ettiği" belirtilerek, "Rızası ile alenileştirildiğine dair bir bulgunun saptanmadığı" kaydedildi.
TAZMİNATI MAHKEME VERECEK
AYM, "İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere dosyayı ilgili mahkemeye (Adana 2. İdare Mahkemesi) gönderme" kararı verildiği ve tazminatı mahkeme vereceği gerekçesiyle manevi tazminat vermedi. Ş.K'ya 1698 liralık vekalet ve harç masrafı Maliye'ce dört ay içinde ödeyecek.
BAŞVURU NASIL YAPILDI
İstanbul Silivri'de bir cezaevinde ambar memuru olarak çalışan Ş.K hakkında “Silivride bir bayan gardiyanın aşk maceraları” başlıklı cinsel içerikli görüntülerin internette yer aldığı duyumu üzerine, disiplin soruşturması başlatıldı. Ş.K, Adalet Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu'nun 17/3/2011 tarihli kararıyla "fiilinin memurluk sıfatıyla bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak" şeklinde değerlendirilerek memuriyetten çıkarıldı. Lojmandan da tahliye edildi.
DAVA AÇTIĞI REDDEDİLDİ
Ş.K verilen disiplin cezasının iptali ile mahrum kaldığı parasal ve özlük haklarının faiziyle ödenmesi talebiyle Adana 2. İdare Mahkemesi'nde dava açtı. Mahkeme 23/12/2011 tarihli kararıyla davayı reddetti. Danıştay 12. Dairesi de 13/6/2012'de temyiz talebini geri çevirdi.
AYM'YE BAŞVURDU
İç hukuk yollarının tükenmesi üzerine Ş.K son olarak AYM'ye başvurdu. AYM 3 Nisan tarihinde Ş.K'nın başvurusunu oybirliği ile "kabul edilebilir" buldu. Anayasanın 20 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8. maddesinde özel hayatın gizliliğinin güvence altına alındığı vurgulanan ve memurların sadece özel hayatları nedeniyle ihraç edilmelerine kırmızı kart gösteren kararda satırbaşları ile şöyle denildi:
ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ HAKKINA MÜDAHALE
"Somut başvuru açısından, başvurucunun devlet memurluğundan sadece meslekî nedenlerle yürütülen bir disiplin soruşturması neticesinde çıkarılmamış olduğu açıktır. Disiplin soruşturması sürecinden, devlet memurluğundan çıkarma kararından ve derece mahkemesi kararlarından anlaşıldığı üzere, başvuruya konu süreçte özellikle başvurucunun özel hayatı kapsamındaki davranış ve ilişkileri belirleyici olmuştur. Bu şartlar altında, özel yaşamına ait unsurlar gerekçe gösterilerek verilen devlet memurluğundan çıkarma kararının, başvurucunun özel hayatın gizliliği hakkına bir müdahale oluşturduğu açıktır.
CEZADA ADİL DENGE KRİTERİ
Anayasa’nın 13. maddesi vasıtasıyla Anayasa’da yer alan tüm temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması hususunda geçerli olan bu denge, özel hayatın gizliliği hakkının sınırlandırılmasında da göz önünde bulundurulmalıdır. Özel hayatın gizliliği hakkının sınırlanması mümkün olmakla beraber, sınırlamada öngörülen meşru amaç ile, sınırlandırma aracı arasında orantısızlık bulunmamalı, sınırlandırmayla ulaşılabilecek genel yarar ile temel hak ve özgürlüğü sınırlandırılan bireyin kaybı arasında adil bir denge kurulmasına özen gösterilmelidir.
TAKDİR YETKİSİ HER VAKA DA AYRI KULLANILMALI
Belirtilen takdir yetkisi, her bir vakıa özelinde ayrı bir kapsama sahiptir. Güvence altına alman hakkın veya hukuksal yararın niteliği ve bunun birey bakımından önemi gibi unsurlara bağlı olarak, bu yetkinin kapsamı daralmakta veya genişlemektedir, Mahremiyet alanına ait ya da bireyin varlığına veyahut kimliğine ilişkin önemli haklar veya hukuksal çıkarlar söz konusu olduğunda, takdir yetkisi daha dardır. Bu bağlamda, özel yaşamın gizliliği hakkının cinsellik ve mahremiyet hakkı gibi yönleri söz konusu olduğunda, takdir yetkisinin daha dar tutulması gerekmekte olup, bu alanlara yönelik müdahaleler için özellikle ciddi nedenlerin varlığı şarttır (Benzer yöndeki AÎHM kararı için bkz. Dudgeon/Birleşik Krallık, B. No. 7525/76, 22/10/1981, § 52). Zira kişinin mahremiyet alanının gizliliği ve bu alana saygı gösterilmesi hakkının, bireyin kişisel güvenliği, varlığı ve kimliği için gerekli ve en temel haklardan biri olduğu açıktır.X
AİHM ÖZPINAR KARARI DAYANAK
Bu kapsamda, özel hayat kavramının salt mahremiyet alanına işaret etmeyip, bireylerin özel bir sosyal hayat sürdürmelerini güvence altına almakta olduğu gerçeği karşısında, özellikle kamu görevlilerinin meslekî yaşamlarıyla da bütünleşen bazı özel hayat unsurları açısından sınırlamalara tabi tutulabilecekleri açıktır. Bununla birlikte bu kişilerin de, diğer bireyler için öngörülen sınırlamalarda olduğu gibi, asgari güvence ölçütlerinden istifade etmeleri gerekir (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Özpınar/Türkiye, B. No. 20999/04, 19/10/2010). Özellikle bireyin temel haklarından biri olan özel yaşamın gizliliği hakkı ile kamu hizmetinin yukarıda belirtilen temellere uygun yürütülmesini gözetmek konusundaki meşru menfaat arasında adil bir dengenin kurulup kurulmadığının göz önünde bulundurulması zorunludur, Başvuruya konu disiplin işleminin yukarıda belirtilen meşru temellere dayandığı açık olmakla birlikte, başvurucunun özel hayatına bir müdahale teşkil ettiği anlaşılan sınırlamanın, belirtilen hakkın özüne dokunarak, onu anlamsız kılacak ölçüde olmaması gerekmektedir.
ÖZEL HAYATINA İLİŞKİN İDDİALARA YANIT VERMEK ZORUNDA KALDI
Başvurucu, devlet memurluğundan çıkarma cezası ile sonuçlanan disiplin soruşturması sürecinde, yalnızca meslekî hayatını değil, özel hayatını da ilgilendiren iddialara yanıt vermek zorunda kalmıştır. Bu kapsamda başvurucuya yöneltilen iddiaların yalnızca görevinin ifasıyla değil, daha çok mahremiyet alanında gerçekleşen özel yaşam eylemleri ile ilgili olduğu görülmektedir. Dolayısıyla ihtilaf konusu soruşturmanın kapsamı meslekî hayatın sınırlarını aşmaktadır. Bu bağlamda, idarenin ve yargısal makamların karar gerekçelerinde, özellikle başvurucunun özel yaşamına dikkat etmediği, genel ahlak değerlerini zedeleyici tutum ve davranışlarda bulunduğu, özel yaşamıyla ilgili olumsuz duyumlar alındığı ve cinsel içerikli eylemlerine ait görüntülerin çekilmesine izin vermek suretiyle işlediği fiilin memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketler kapsamında olduğu tespitlerine yer verildiği ve karar sonuçlarının bu gerekçelere dayandırıldığı, sonuç olarak başvuruya konu disiplin işlemi ile yargısal sürece konu edilen davranışların esasen meslekî faaliyet ile ilgisi olmayan, mahremiyet alanına dâhil özel yaşam eylemleri olduğu anlaşılmaktadır.
ADİL DENGE SAĞLANAMAMIŞ
Belirtilen disiplin süreci idari ve adli makamların karar gerekçeleri göz önünde bulundurulduğunda, başvurucuya verilen disiplin cezası kapsamında, sınırlandırma ile ulaşılabilecek genel yarar ile temel hak ve özgürlüğü sınırlandırılan bireyin kaybı arasında adil bir dengenin sağlanmadığı anlaşılmakla, başvurucunun Anayasa’nm 20. maddesinde güvence altına alman özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
İŞTE KARAR
Kararın sonuç bölümünde aynen şöyle denildi:
Başvurucunun, Anayasa’nm 20. maddesinin ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nm 20. maddesinde güvence altına alman özel hayatın gizliliği hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilgili Mahkemesine gönderilmesine,
D. Başvurucunun manevi tazminat talebinin reddine,
E. Başvurucu tarafından yapılan 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Hâzinesine başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,