Güncelleme Tarihi:
‘İDAM gelsin’ tartışmalarına karşı kampanya başlatan Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun Başkanı Canan Güllü, mevcut yasaların uygulanmasının kadın cinayetlerini önleyeceği görüşünde. Canan Güllü, şunarı söyledi:
YASALAR UYGULANIRSA CİNAYETLER OLMAZ
“Münevver Karabulut, Ayşe Paşalı cinayetlerinden ve çocuk istismarı vakalarından bu yana her vahşi olayda toplumsal bir yükseliş oluyor. Toplumda kimi kesimlerden ‘İdam isteriz’ çağrıları yükseliyor. Bu olaylar insan ruhunda derin yaralar açıyor, hepimizi dumura uğratıyor ve toplum elbette bu insanların cezalanmasını istiyor. Ancak idamın amacının ne olduğunu sorgulamak gerekiyor. Son 6-7 ses getiren olayın ardından hükümet, ‘Biz önümüze bu yasa gelirse imzalarız’ tarzı cümlelerle topu taca atıyor. İdam cezasının Meclis’e gelmesi Türkiye’nin çağdaşlıktan geri adım atmasıdır. Bize göre MHP koalisyonu döneminde kaldırılmış olan idamın geri gelmesini kimse istemiyor. Ben buna ‘sahanın gazını almak’ diyorum. Oysa biz bu insanlara neden idama gerek olmadığını anlatmak için bu kampanyayı başlattık. Türk Ceza Kanunu’nda kadın cinayetlerinin önüne geçebilecek pek çok yasa var. Bizler 6284 sayılı yasanın varlığını, İstanbul Sözleşmesi’nin içerdiği önleyici maddeleri hatırlatıyoruz. Bu yasalar uygulanırsa kadın cinayetleri olmaz diyoruz.”
‘ZİHİNSEL DÖNÜŞÜME İHTİYACIMIZ VAR’
Mevcut yasaların uygulanması konusunda büyük bir koordinasyon krizi olduğuna dikkat çeken Güllü sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu yasalar kolluk güçlerinde uygulansa yargıda uygulanmıyor. Yüksek mahkemelerden bile indirim kararları geldiğini görüyoruz. Bir zihinsel dönüşüme ihtiyacımız var. Kadınlar ev içinde yaşadıkları şiddetten bunaldıkları için boşanma yoluna gidiyorlar ve sokaklarda öldürülüyorlar. Bilinçlenen kadınlara karşı vahşete perde açan bir erkeklikle karşı karşıyayız. Kadın bedenini aşağılayan, kendinden altta gören, kadını ailenin asli unsuru değil de tamamlayıcısı olarak gören bir anlayış var. “
ÖNLEYİCİ HERHANGİ BİR İŞLEVİ YOK
İdama bir insan hakkı ihlali oluşu ve önleyici herhangi bir işlevi olmayışı sebebiyle karşı olduklarını belirten Güllü, “Bu yasanın çıkması ülkenin şu an içinde bulunduğu çağdaşlık seviyesini indirir. Ben bu düşüncenin tartışılmasından bile hicap duyuyorum. Biz, idama gerek yok var olan yasalarımız uygulansın cinayetleri hep birlikte önleyelim diyoruz” diye konuşuyor.”
Kadın hakları savunucusu Berfu Şeker ise ‘idam çözüm değil’ kampanyasıyla birlikte alternatif çözümleri tartışmaya açtıklarını ifade etti. ‘Çözüm kadın cinayetlerini önlemek için acil merkezi müdahale birimleri’, ‘Kadın cinayetlerini idam cezası değil erkek şiddetini önleyici devlet politikaları engeller’ gibi kartlar hazırlandığını anlatan Şeker, “Kadın cinayetlerinin ancak bu önlemler alınarak biteceğine inanıyoruz” dedi.
‘KADINA ŞİDDETTEN İDAM EDİLMİŞ KİMSE YOK’
KADIN hakları savunucularından avukat Hülya Gülbahar ise çocuk istismarı, cinayet, tecavüz gibi suçlara idam cezası getiren ülkelerde bu suçların son bulmadığına ve idam cezasının caydırıcı olmadığına dikkat çekti: “Türkiye’de idamın olduğu yıllara dönüp baktığımızda kadına şiddet yüzünden idam edilmiş tek bir örnek gösteremezler. İdam gibi cezalar işsizlere, sahipsiz gençlere, mültecilere uygulanır ayrıcalıklı kesimler her zaman kendini kurtarır. Ayrıca cinsiyetçi yargı pratikleri değişmediği sürece bu tür cezalar ağırlıklı olarak kadınlar aleyhine uygulanacaktır. Tarihe baktığımızda ‘sevgilisi ile birlikte kocasını öldürdü’ tarzı suçlarda genellikle kadınların idam edildiklerini suçu işleyen erkeklerin uydurulmuş gerekçelerle hapis cezasına çarptırıldıklarını görüyoruz.”
‘KADINLARA SİSTEMATİK ŞİDDET UYGULANIYOR’
“Türkiye’de kadınlara karşı sistematik şiddet uygulanmaktadır. Sistematik şiddet bir işkencedir. İşkence insanlık suçudur” diyen Gülbahar, TCK’da kadına karşı şiddeti düzenleyen eziyet başlıklı bir madde olduğunu belirtti. Gülbahar, binlerce kadının ve erkeğin hayatını kurtaracak TCK 96’ncı maddenin derhal uygulanması gerektiğini söyledi. Avukat Gülbahar, idam, hadım gibi çağdışı cezaları tartışmanın şiddete bir çözüm değil şiddeti artıran bir eylem olduğunu savundu.