Kadıköy duvarlarına Nuran Teyze fırçası

Erden, “Köylere gidip dokunuşlar yapmak istiyorum, soruyorlar nereye gideceksin diye, Türkiye’yi boyayacağım diyorum” dedi.

Kadıköy’deki bazı bina cephelerinin tümüyle boyandığı renkli festivale yurt içi ve dışından katılan sanatçılar arasında bu yıl İzmir’in Çeşme ilçesine bağlı Germiyan köyünde yaşayan 55 yaşındaki Nuran Erden de vardı. Festivale davet edilmekle onore olduğunu söyleyen Erden, “Benim yaptıklarım yalnızca desen, insan dışında bir şeyin değeri yok. ” dedi.19 Mayıs Mahallesinde bulunan Kuşluk Parkı’nın duvarlarını çiçek ve baykuş resimleriyle süsleyen Erden, “İnsanlar boş duvarlar yerine çiçeklere, resimlere bakmalı. Önemli olan tek şey bu, bir hoşluk, bir tebessüm bırakmak.”

“BURADA KALABALIKLARDA YALNIZLIK VAR”

İlk defa İstanbul’da bir duvara çizim yapan Erden, Kadıköy’ün yeşilliğini çok beğendiğini belirtiyor ve ekliyor: “İnsanlar merak etmiyorlar, görmüyorlar. Hızlı yaşıyoruz, hele şehirlerde. İnsanın doğasında yok bu kadar kalabalık arasında olmak. Ben köyüme tutkunum, her gördüğüne bir selam vermek bile çok kıymetli. Burada insanlar kalabalık ama yalnız yaşıyor. İnsanlar olduklarından farklı davrandıkları için mutsuzlar.”

Sosyal medyadaki ününün hayatını değiştirmediğini söyleyen Erden, “Ben doğada yaşarım. ünlenince ne oldu, boyum uzamadı. İnsanın karakterinden uzaklaşmasına karşıyım. Ben bundan sonra ben olmayacaksam yaptığım şeyin ne anlamı var?” diyor.

Kuşluk Parkı’na yaptığı çizimlerle ilgili, “Hayat derdine düşmüş halk maalesef bunlarla ilgilenemiyor. Bir ev hanımı, bir park bekçisi, ahmet mehmet, gidip de resim sergisini gezmiyor. Ben istedim ki gezerken görsünler, merak artsın, ne güzel bir şeymiş bu desinler. Onlara köyden demet demet çiçek getirdim” diyen Nuran Erden, parktaki çizimlerin bir kısmını çocuklarla beraber yapmış. Festivaldeki diğer sanatçıların resimlerini de gezdiğini söyleyen Erden, “onlarınki resim, benimki yalnızca desenler, çizdirikler” diyor.

“İNSAN ÖZÜNDEN KOPMAMALI”

Köyünün duvarlarına yaptığı çizimlerin sosyal medyada hızla yayılması üzerine dikkatleri Germiyan’a çekmeyi başaran Nuran Erden, daha önce Türkiye’nin tek slow-food köyü olarak nitelendirilen köyü ile ilgili “Benim tek aşkım, tutkum, köyüm. İnsanın toprağı insanın özgürlüğüdür” diyor. “Buradan geçenler burayı bilmezlerdi. Çizimlerimle güzel köyümü tanıtmak istedim. Bu merakı uyandırmak istedim” diyor.

Trakya Üniversitesi Halıcılık Bölümü mezunu olan Erden, resme ve doğaya ilgisini de şöyle anlatıyor: “Klasik Türk bezeme sanatına ilgi duyuyor, eskiyle yeni arasında bağ kurmak istiyorum, çünkü bence insan özünden kopmamalı. Çiçek sevmeyen insan olur mu? Benim en büyük hedefim köyümün bilinmesini sağlamaktı. Resimle başardım, kafaya koyacaksın, azıcık da deli olacaksın.”

KÖY KÖY GEZECEK

İstanbul’dan sonra Trakya’da bir köyün duvarlarını boyayacağını belirten Nuran Erden, Türkiye’de kendini ifade etmek, göstermek isteyen köylere de gideceğini belirtiyor. “Ben sosyal medyanın azizliğine uğradım, benim gibi sayısız insan var. Çiçeklerin birebir kopyasını iğne oyasıyla, dantelle yapabilen kadınlar var. Ben o köylere de dokunacağım. Türkiye’nin köylerini boyayacağım. İnsanları cesaretlendirmek istiyorum.”