Güncelleme Tarihi:
Mehmet Şimşek (66) yaptığı açıklamada, İzmir'in Torbalı ilçesine bağlı bir köyde dünyaya geldiğini, 7 yaşına kadar fakir bir yaşam sürdüğünü, babasının ölümü üzerine de bir aile büyüğünün kendisini Bornova'daki çocuk yuvasına yerleştirdiğini belirtti.
Yurtta geçirdiği ilk günlerde mutlu olduğunu, ancak ailesinden uzakta ve yalnız bir hayatın daha sonra sıkıcı gelmeye başladığını anlatan Şimşek, bir süre sonra sabahın erken saatlerinde trene binerek İzmir merkezdeki bir ayakkabıcıda çalışmaya gittiğini söyledi.
18 YAŞINDAN ÖNCE YUVADAN AYRILDI
Akşam yine yurda döndüğünü, ama aradığı “yuva” mutluluğunu bulamadığı için yurttan kaçmaya başladığını söyleyen Şimşek, “Kaçıyordum, polis bulup yine geri getiriyordu beni yurda. Hep kaçtım, 18 yaşını doldurmadan da yuvadan ayrıldım” dedi.
Şimşek, hayatını iyi bir insan olarak sürdürmeye çalıştığını, içki, kumar, sigara gibi alışkanlıklardan uzak durduğunu da ifade ederek, “sıkıcı ve sevgisiz” olarak nitelendirdiği yetiştirme yurdunda yine de kendisine iyi bir eğitim verildiğini dile getirdi.
Yurttan aklında güzel anıların da kaldığını anlatan Şimşek, “Bazen arabalarla zenginler gelirdi, aramızdan bazı arkadaşlarımızı seçer, onları kıyafet almaya götürürlerdi. Bir de bir kamyon üzüm gönderenler olurdu, o günler çok sevinirdik” diye konuştu.
“EŞİMİ ÇOK SEVDİM”
Çocukluğunda ve gençliğinde 3 ağabeyinden de destek alamadığını anlatan Mehmet Şimşek, mutluluğu sadece evlendiği Fatma Hanım'da bulduğunu söyledi.
Yurttan sonra askerliğini yaptığını ve şoförlük yaparak eşiyle kızına baktığını ifade eden Şimşek, şunları anlattı:
“Uzun zaman taksi şoförlüğü yaptım sağda solda. Evlendikten sonra mutlu bir yuvam vardı. Sabah çıkıyordum evden, akşam nasıl erken dönebilirim, evime nasıl yetişirim diye heyecan vardı içimde. Ben biliyorum 100 yıl geçse de öyle bir sevgi, öyle bir kişi bulamam. O kadar sevdim eşimi. Önce belden aşağısı felç oldu. 1.5 yıl baktım ona. Yemeğini pişirdim, bebekler gibi baktım. Geçen yıl da öldü. Şimdi yattığı mezarlığı iki günde bir ziyaret ediyorum. Her aklıma gelişinde de ağlıyorum.”
"HUZUREVİ OLDUĞUNU ÖĞRENDİM"
Eşini kaybettikten sonra bir süre kızının yanında kaldığını, ancak aradığı huzuru, mutluluğu bulamadığını da söyleyen Mehmet Şimşek, birer gün yeğenlerinde kaldığını, sonra da kendine kalacak bir yer aramaya başladığını ifade etti.
Çocukluğunda erkek yetiştirme yurdu olarak kullanılan Bornova'daki binanın 2005 yılından sonra Nevvar Salih İşgören Huzurevi olarak hizmet verdiğini öğrendiğini de söyleyen Mehmet Şimşek, “Eşimin ölümünden önce yeğenim bizi buraya aldırmak istedi, ama eşimin ömrü yetmedi. Ben de kalacak yer bulamayınca araştırmaya başladım, beni buraya yönlendirdiler” diye konuştu.
“ÇOCUKLUĞUMU HATIRLAMAMAK İÇİN BORNOVA'YA GELMEZDİM”
Çocukluğundaki sevgisiz hayatı hatırlamamak için yıllarca yetiştirme yurdunun bulunduğu Bornova ilçesine bile gitmediğini söyleyen Mehmet Şimşek, yaşlılığını da aynı binada geçirmesini “kaderinin iyi olmamasına” bağladığını söyledi.
Yıllarca sigortasız, güvencesiz çalıştığını, ancak her zaman kimsesiz çocuklar için bir yetiştirme yurdu açmayı hayal ettiğini de dile getiren Mehmet Şimşek, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Yalnızlık beni en çok üzen şey. Soranlara Allah devletimize, milletimize zeval vermesin diyorum. Ama yalnızlık da çok üzüyor, bir de istediğim yemekleri yiyemiyorum. Çocukluğum burada geçti, kaçtım ama yine dönmek zorunda kaldım. Kaderim hiç iyi değilmiş. Hayatımda bir hayırlı insanla karşılaştım, onun dışında hiç hayırlı insanla da karşılaşmadım. Allah insanı hayırlı insanlara denk getirsin. Tek istediğim bir yuvaydı. Küçük bir yuvam olsa hemen şimdi gideceğim.”