Güncelleme Tarihi:
Bugün 63 yaşında olan ve gençliğinde Batı destekli askeri diktaya karşı direniş hareketine katılan, hatta işkence gören Rousseff, Brezilya’nın yeni Devlet Başkanı olmaya hazırlanıyor. Eğer beklenen olursa, 200 milyon nüfuslu Brezilya’nın petrol zenginliğinin başına geçecek olan Rousseff, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve Almanya Başbakanı Angela Merkel’den bile güçlü olan tek kadın lider olacak.
Rousseff’in beklendiği gibi seçimlerden galip çıkması, ABD ve Avrupa’daki muhafazakar hükümetlerin bir zamanlar demokrasi ve reformları kısıtlamak için en iyi hile olarak gördükleri “ulusal güvenlik devletinin” son yıkımı olacak. Eski Brezilya Latin Amerika’da milyonların yoksulluk içinde yaşadığı, sadece Batı’nın zengin dostlarının refaha sahip olduğu bir statükoya sahipti.
Brezilya’ya göç eden bir Bulgar göçmeninin ve onun okul öğretmeni eşinin kızı olan Rousseff, Brezilya’nın en sevilen politikacısı Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva’nın başbakanı olmasıyla çok şey kazandı. Anketler, Rousseff’in oyu yüzde 30 civarında olan en yakın rakibine karşı yüzde 50’inin üzerinde oy oranına sahip olduğunu gösteriyor.
Rousseff'in çocukluğuna ait bir aile fotoğrafı. |
GEÇMİŞİNE GURURLA BAKIYOR
Komşu Uruguay’ın devlet başkanı Jose Mujica gibi, Rousseff gerilla olarak çatışmalara katıldığı ve politik tutuklu olarak hapse girdiği geçmişinden utanç duymuyor. Belo Horizonte kentinde büyüyen Rousseff, küçüklüğünde balerin, itfaiyeci ve trapezci olmayı hayal etti. Bir okul gezisinde götürüldükleri yoksul bir semtte orta sınıf ile yoksul sınıf arasındaki farka tanık olan Rousseff, bir gün kapılarına gelen bir dilenciye elindeki değersiz zannettiği kağıt paranın yarısını yırtıp verdiğini hiç unutmamış.
Babasını 14 yaşında kaybeden Dilma, Zola ve Dostoyevski’nin yapıtlarını okuyarak büyüdü. 16 yaşında, Rousseff geleneksel Brezilya Komünist Partisi’nin dışında kalan POLOP grubuna katılarak sosyalizmle tanıştı.
Ordunun başındaki generaller 1964 yılında yönetimi ele geçirerek “ulusal güvenlik” olarak savundukları terör hükümdarlığını başlattı. Rousseff, bu dönemde gizli radikal gruplara katılarak askeri rejime karşı silahlı direnişe katılmayı yanlış bir şey olarak görmedi. Zenginleri şımartan generaller, sendikaları ve yoksul sınıfı parçaladı, basına sansür getirdi.
Rousseff, VAR-Palmares silahlı devrimci güçlerine katıldı. 1960 ve 70’li yıllarda bu tür örgütler yabancı diplomatları fidye için kaçırıyordu. Ayrıca, generallerin ölüm timlerini eğitmek için gönderilen yabancı işkence uzmanlarını öldürdüler. Rousseff, her ne kadar silah kullanmadığını belirtse de, Brezilya’nın Ebu Garip’i olan Sao Paulo’daki Tiradentes hapishanesinde işkence gördü. Rejimi yıkmaya yönelik suçlardan 25 ay hapis alan Rousseff, üç yıl sonra serbest bırakıldı. Bugün, Rousseff o günlerde “dünyayı değiştirmek istediğini” açıkça ifade ediyor.
LULA İLE YENİ DÖNEM
Brezilya’nın güneyindeki Rio Grande do Sul eyaletine yerleşen Rousseff, burada tekrar üniversiteye başladı ve 1975’te devlet için çalışmaya başladı. Dört yıllık politik tutukluluk döneminin ardından serbest kalan ikinci kocası Carlos Araujo ile Paula adını verdikleri bebekleri dünyaya geldi.
Eyaletin başkenti Porto Alegre’nin finans bakanı olduğu 1986 yılında, Rousseff politik kariyerinde basamakları hızla çıkmaya başladı. 1993’te enerji bakanı olmasıyla kariyerinin en zorlu günlerine giren Rousseff, enerji sektörünü yoksul halkın elektrik ihtiyacını karşılayacak yatırımlar başlattı. İnşa ettirdiği bin kilometrelik elektrik hatları ve elektrik santralleri politik imajının güçlenmesinde büyük rol oynadı. 1994’te eşinden ayrılan Rousseff, 1998’e doktorasını veremedi ve akademik kariyeri sona erdi.
Rousseff, 2000 yılında İşçi Partisi’nde Lula da Silva ile bir araya geldi. İkili en kısa zamanda ekonomik kalkınma başlattı ve Rouseff 2003’de Lula’nın enerji bakanı oldu. 2005’te ise Lula’nın özel kalem müdürü olan Rousseff, Batı dünyasının solcu ‘yıkıcı’ olarak tanımladığı Lula ile ülkesinin yeni keşfedilen petrol zenginliğini değerlendirerek 24 milyon insanı yoksulluktan kurtardı.
Geçtiğimiz yıl Nisan ayında lenf kanseri teşhisi konulan Rousseff, Lula’nın da desteğiyle bir sene için hastalığını önemli ölçüde yenmeyi başardı. Kısa süre önce hakkında çıkan yolsuzluk iddiaları ise itibarını zedelemedi. Rousseff’in başkan olması halinde, göreve başlama töreninde Batı’nın acımasız yıpratma kampanyalarına maruz kalan diğer Güney Amerika liderlerinin bulunması bekleniyor. Rousseff’in zaferi, politik ahlakın ve kadınların da bir zaferi olacak.
"Former guerrilla Dilma Rousseff set to be the world's most powerful woman" başlıklı makaleden derlenmiştir.
Planet'i Facebook'ta takip etmek için:
http://www.facebook.com/#!/HurriyetPlanet
Planet'i Twitter'da takip etmek için:
http://twitter.com/HurriyetPlanet