Oluşturulma Tarihi: Aralık 23, 2003 00:00
KKTC seçimleri sonrasında çıkan tablo arabulucuların bile aklını karıştırdı. Ortada kesin bir iktidar bloğu yok. UBP-DP parlamentoda 25 milletvekili ile temsil edilirken, CTP- BDH da aynı sayıya sahip. Önceden verilmiş sözler, yapılmış vaatler dikkate alındığında Mehmet Ali Talat’ın kilit parti haline gelen Serdar Denktaş’ın DP’si ile ittifaka girmemesi gerekiyor.  Ama daha
seçim akÅŸamı hem Serdar DenktaÅŸ, hem de Mehmet Ali Talat esneklik göstermeye baÅŸladı, her türlü iÅŸbirliÄŸine açık oldukları mesajını verdi. Hala daha da vermeye devam ediyor. Dahası DP bazı çekincelerle Annan Planını kabul etmeye yatkın. Yani aralarında temel konularda bir çatışma olma olasılığı düşük. Serdar DenktaÅŸ da zaten oldum olası Mehmet Ali Talat’a kiÅŸilik olarak çok yakın. DenktaÅŸ, EroÄŸlu ile olan zoraki birlikteliÄŸinin sonlanmasına herhalde pek üzülmez. Mustafa Akıncı’nın ne düşündüğünün ise Meclisin yeni yapılanması açısından bakıldığında çok da önemi yok. Görünürdeki tek sorun Talat’ın seçim taahhüdü olarak ortaya koyduÄŸu CumhurbaÅŸkanı Denktaş’ın müzakerecilikten alınacağına iliÅŸkin sözleri. Talat’ın bu konuda da geri adım atması gerekiyor. OÄŸlu Denktaş’ın baba Denktaş’ın konumunun zayıflatıldığı bir koalisyon içinde yer almasını beklemek gerçekçi olmaz.  Zaten Talat’ın da böyle bir ÅŸey yapmaya niyeti hiç olmadı. Niyeti olsaydı CTP planı doÄŸru dürüst analiz edecek bir ekip kurar, Ankara ile iÅŸbirliÄŸine giderdi. Denktaş’ın müzakerecilikten alınması fikri sadece 10 Mart sonrasında ortaya çıkan infialden siyasi olarak yararlanma mantığına dayanıyordu. Önce DenktaÅŸ, sonra da Gül tarafından ortaya atılan milli mutabakat hükümeti projesinin pek ÅŸansı yok. Evet, böylesi bir hükümetin kurulması müzakere sürecinde Türk tarafının elini son derece rahatlatır. Muhataplar karşılarında yekpare bir blok görür.  Ancak bu kadar kısa bir süre içinde, bu kadar keskin bir dönüşü EroÄŸlu bile yapamaz. Üç gün öncesine kadar Annan Planının ölüm fermanı olduÄŸunu söyleyen UBP’yi seçmeni hiç affetmez. Ãœstelik affetse dahi yapılan demokrasi ile baÄŸdaÅŸmaz. Ayrıca UBP ile diÄŸer partiler planın revizyonu ve adı konusunda da anlaÅŸamaz. Aslında KKTC’de hükümet nasıl kurulursa kurulsun anahtar Ankara’da. Seçimler sadece 1 Mayıs 2004 öncesinde çözüm öngören hükümeti rahatlattı. Çözüm yanlısı iradeyi temsil eden yeni KKTC meclisi ve hükümeti Ankara’daki direniÅŸin kırılmasına, pazarlık süreci sonunda uzlaÅŸmaya varılabilmesine yardımcı olacaÄŸa benzer.  Ancak görünen o ki herkes gibi Ankara’nın da kafası karışık ya da her kafadan ayrı ses çıkıyor. Bir yanda uzlaÅŸma çaÄŸrısı lafları dolaşırken, diÄŸer yanda Ankara planından söz ediliyor.  EÄŸer Annan Planının yerine yeni bir plan olarak Ankara planı hedefliyorsa, daha doÄŸrusu Türk tarafının yıllardır kabul ettiremediÄŸi taleplerini yeniden gündeme getiriyorsa, seçimlerin hiçbir anlamı kalmaz. Yakalanan ivme de, Türkiye’nin AB üyeliÄŸi de heba olup gider...Â
button