Güncelleme Tarihi:
Olay, 10 Kasım'da Kırat Mahallesi Koca Osman Sokak'ta meydana geldi. Yoldan geçenler, yandaki ormanda yanmış cesedi fark edip ihbarda bulundu. İhbar üzerine bölgeye jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Benzin dökülerek yakıldığı belirlenen ceset, otopsi için Atatürk Devlet Hastanesi'nin morguna kaldırıldı. Cesedin, kaçak olarak işletilen maden ocağında çalışan 3 çocuk babası Afganistan uyruklu Vezir Mohammad Nourtani'ye ait olduğunu belirlendi. Otopside Nourtani'nin 9 Kasım'da öldüğü tespit edilirken, ailesinin 10 Kasım sabahı kayıp başvurusunda bulunduğu öğrenildi. Nourtani, 11 Kasım'da toprağa verildi.
3 KİŞİ TUTUKLANDI
Olayla ilgili jandarmanın soruşturmasında Nourtani'nin çalıştığı kaçak maden ocağı sahipleri Hakan Körnöş ve Enver Gideroğlu ile Körnöş'ün kuzeni Ahmet Aydın, maden ocağı çalışanları S.K. (27), E.D. (21) ve kömür ticareti yapan A.Ç. (45) gözaltına alındı. Nourtani'nin kaçak ocakta fenalaştıktan sonra hareketsiz haldeki bedeninin battaniyeye sarılıp götürüldüğü ormanda Hakan Körnöş, Enver Gideroğlu ve Ahmet Aydın tarafından benzinle yakıldığı ortaya çıktı. Jandarmadaki işlemleri tamamlanan 6 şüpheli adliyeye sevk edildi. Savcılık sorgularının ardından Sulh Ceza Hakimliği'ne çıkarılan Hakan Körnöş, Enver Gideroğlu ve Ahmet Aydın tutuklandı, S.K., E.D. ve A.Ç. ise haftada bir imza ve yurt dışı çıkış yasağı tedbirleriyle serbest bırakıldı. Nourtani'nin yakıldığı sırada ölü olup olmadığı, Adli Tıp Kurumu'ndan alınacak raporla belirlenecek.
'SUÇLAMALAR ÜZERİME KALIR DİYE KORKUP 112'YE HABER VERMEDİM'
Şüphelilerin Sulh Ceza Hakimliği'ndeki ifadeleri ortaya çıktı. Şüpheliler Nourtani'nin ocakta vagon ittiği sırada fenalaşarak yere yığıldığını öne sürdü. Ocağa, kamyonuna kömür yükletmek için gittiğini söyleyen A.Ç., "Çalışanlardan S.K., 'Biri fenalaştı' diyerek beni çağırdı. İçeri vardığımda yüz üstü yatıyordu. Bir anda yere yığıldığı söylendi bana. Kalp masajı yaptım. Bir kere nefes aldı. Hava alsın diye dışarı çıkarttık. Dışarıda nefes almadığını gördüm. Kaçak ocak suçlaması ve olası suçlamalar üzerime kalır diye korkup 112'ye haber vermedim. Ocak sahiplerinden önce Enver sonra Hakan geldi. Nefes almadığını gördüm. 'Hastaneye götüreceğiz' dediler ve battaniyeye sarıp arabaya yükledik. Enver bana 'Atalım' dedi. Ben de 'Saçmalamayın, hastaneye götürelim' dedim. Yolda indim" diye konuştu.
Şüphelilerden E.D. ise Enver Gideroğlu'nun talimatıyla S.K. ile birlikte Nourtani'nin kıyafetlerini yaktıklarını söyleyerek, "Enver beni telefonla arayıp çağırdı. Hakan, 'Bunu buraya bıraksak, biri hastaneye götürse' dedi. Kabul etmeyince kazma kürek istedi. İstediğini getirmeyip dönünce benzin almamı istedi. Onu da kabul etmedim" dedi.
ATEŞE VERDİĞİNİ İTİRAF ETTİ
Nourtani'yi çakmak çakarak ateşe verdiğini itiraf eden Ahmet Aydın, "Nefes aldığını görmedim. A.Ç., 'Polise haber verelim' dedi ama Hakan kabul etmedi. Hakan, 'Benim infazım var. Ocak ve işçiler kaçak. Burada çalıştığı öğrenilecek başımız ağrır. Yapacak bir şey yok, biz bunu yok edelim' dedi. Ben de ‘Olur mu öyle şey’ dedim. Hakan ile petrole gidip 5 litre benzin aldık. Hakan, Enver ve ben, bilmediğim bir yere gittik. Bagajdaki ölüyü indirdik. Hakan benden benzini istedi, Afgan'ın üzerine döktü. Bana da 'Çakmağı çak' dedi, ben de talimatıyla ateşi yaktım" ifadelerini kullandı.
'BANA YAKMAKTAN HİÇ BAHSEDİLMEDİ'
Şüphelilerden Enver Gideroğlu da kendi aracıyla Nourtani'yi hastaneye götürmeyi reddettiğini söyledi. Bunun üzerine A.Ç., Körnüş ve Aydın'ın içki içmeye başladığını anlatan Gideroğlu, "Hakan ile Ahmet ceset olan araçla gittiler. Kafası güzel olduğu için A.Ç.'yi bıraktım. Tekrar buluştuk. Hakan benzin almış ama bana bir şey söylemedi. Bana yakmaktan hiç bahsedilmedi. Araçta benzin olduğunu bilmiyordum. Boş bir araziye girince ‘Ne yapıyorsun’ diye sordum. Araçtan indiler. Cesedi Ahmet ve Hakan taşıdı ama benden de yardım istediler. Yanlarına gittim. Onlardan uzaklaşıp arabaya kafamı koyup ‘Ne yapacağız’ diye düşünürken Ahmet kapıyı açarak 'Ben yapacağımı biliyorum' dedi. 10 saniye sonra bir alev gördüm. Benzini kimin döktüğünü görmedim" diyerek kendini savundu.
VİCDAN AZABIYLA KOLLUK KUVVETLERİNE ANLATMAK İSTEMİŞ
Hakan Körmüş ise ifadesinde, olayla ilgili pişmanlık duyduğunu söyleyerek, "Ocaktan hastaneye doğru hareket ettik. Alkollüydüm, polise yakalanmamak için ara yollardan giderken idrar yapmak için durdum. Bu sırada Enver ve Ahmet arabadan inmişti. Daha sonra baktığımda ateş yandığını gördüm. Müdahale etmek istedim ancak edemedim. Öncesinde ben evde kullanmak için benzin almıştım. Benzini kim döktü görmedim. Ahmet de çakmağı kendisinin yaktığını söylemişti. Ben vardığımda Enver de ateşin yanındaydı. Ertesi sabah A.Ç.'nin yanına giderek vicdan azabı çektiğimi kolluk kuvvetlerine anlatmak istediğimi söyledim" dedi.
'KAÇAK MADENE GİTTİĞİNDEN HABERİM YOKTU'
Zonguldak'ta ormanda yanmış cesedi bulunan Afganistan uyruklu Vezir Mohammad Nourtani'nin eşi Kamergul Maliki (37), oğulları yürüme engelli Sayid Mohammad (20), Pir Mohammad (15), işitme engelli Ali Rıza (12), Said Riza Nourtani (2) ve gelini Şaziye Mohammadi (18) ile birlikte 2 odası olan sobalı evde yaşadıklarını belirtti.
Kamergul Maliki, Türkiye'deki oturum izni başvurularının 3 kez reddedildiğini belirterek, “Büyük oğlumun bacağı sakat. Trafik kazası nedeniyle kesildi. Bir oğlum 15 yaşında, diğeri işitme engelli. O yüzden sadece babaları çalışıyordu. Benim kaçak madene gittiğinden haberim yoktu. Bir Afgan arkadaşı bu işi bulmuş. Başka iş bulamamış. 3 haftadır orada çalışıyordu" dedi.
Tutuklanan şüphelilerin serbest kalmasından endişe ettiğini ifade eden Maliki, "Cezasını çekmesini istiyorum. O kadar ani yaşandı ki ne yapacağımı düşünmedim. Ne olacağını Allah bilir, sadece eşim için üzülüyorum" diye konuştu.
Şüpheli yakınlarının kendilerine zarar vermesinden korktuğunu anlatan Maliki, "Polisler 'Korkarsanız bize gelin söyleyin' dediler. Eşimi öldürenler şu an hapisteler ama onların akrabaları gelip bize zarar verirler diye çok korkuyoruz" ifadelerini kullandı.
Ailenin tek çalışanı olan Nourtani'nin İran'da trafik kazasında bakımsızlıktan bacağını kaybeden büyük oğlu Sayid Mohammad Nourtani ise "Babamın gidişiyle geleceğimizin de gittiğini düşünüyorum" dedi.