Kabil Konferansı endişelere çözüm olmadı

Güncelleme Tarihi:

Kabil Konferansı endişelere çözüm olmadı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 22, 2010 17:22

Afganistan topraklarında yabancı hükümetlerin düzenlediği ilk kapsamlı konferans dün Kabil’de yapıldı. Konferansın amacı Batı’nın Afganistan’da istikrarı sağlayıp ülkeden çekilmesi için zemin hazırlanmasıydı. Ancak bu mesaj ABD’nin ve NATO güçlerinin ülkeden çekilme stratejileriyle ilgili şüphelerin önüne geçemedi.

Haberin Devamı

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın da katıldığı yarım günlük konferansta, bildik sözler yenilendi: Afgan güvenlik güçleri kontrolü ele alacak ve NATO güçlerinin ülkelerine dönmelerine izin verecek, Afgan hükümeti yolsuzlukla mücadele için daha çok çaba sarf edecek ve iyi bir yönetim sergileyecek.

 

Konferansta yeni bir takvim de belirlendi: Karzai Afgan güvenlik güçlerinin 2014’te ülkenin kontrolünü ele alacağı umudunu dile getirdi. Konferansa katılanlar aynı zamanda doğrudan Afgan hükümetine akan yabancı yardımların oranının yüzde 20’den yüzde 50’ye çıkartılması sözünü verdi. Ancak bu teklif bazı Batılı diplomatların yolsuzluk endişelerini güçlendirdi.

 

Haberin Devamı

Ancak ülkede artmakta olan tehlikeler konferansın Afganistan’daki savaşın kazanılabileceğinden şüphe duyan Batılıları ikna etme çabalarını baltalıyor. Bazı Afgan eyaletlerinde güvenlik kontrolünün bu yılın sonunda Batılı güçlerden Afgan askerlerine aktarılma planları, Salı günü yapılan zirvede yerel güçlerin hazır olmadığı endişesiyle sessiz sedasız bir kenara bırakıldı.

 

Taliban, NATO güçlerinin savaşın bitirilmesi için baskı altında olduğunu biliyor ve Obama Yönetimi’nin çekilmeye kararlı olduğu yönündeki açıklamalarını savaşın kazanılamayacağı inancının işareti olarak görüyor. NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, Salı günü yayımlanan makalesinde, “Belki de isyancılar yeterince beklerlerse bizim sıkılıp gideceğimizi düşünüyorlardır ama biz işimizi bitirene kadar burada kalıyoruz” dedi.

 

Ancak Rasmussen’in belirttiği “iş” Taliban’ın yenilmesi değil, Afgan ordusunun Taliban’a karşı durabilecek kadar güçlendirilmesi. Rasmussen makalesinde, “Programımızın ilerleyen safhalarında Afgan askerlerinin ve polis gücünün eğitilmesi var. Önümüzdeki yıl toplam 300 bin kişilik bir Afgan güvenlik gücü oluşturulmuş olacak” dedi.

 

Haberin Devamı

Ancak on binlerce askerin eğitilmesi, bu askerlerin Taliban’a karşı Batılı askerlerin yapabildiği şeyleri yapması anlamına gelmiyor. NATO’nun Afgan Ulusal Ordusu’nu 134 bin kişiye çıkarma hedeflerinin ilerisinde olmasına rağmen, ABD yetkililerinin yaptığı nispeten iyimser tahminler bile bunların sadece yüzde 30’unun etkili olacağı yönünde. Şu an etkili olduğu belirtilen polis gücünün oranı ise bunun yarısı.

 

Fakir Afganları maaş, üniforma ve silah karşılığında kayıt olmaya ikna etmek kolay olabilir ancak bu kişileri savaşa katılmaya ve hükümet için ölmeye ikna etmek o kadar kolay değil. Afganistan’daki Batılı orduların, özellikle de güneydeki Peştun bölgesindekilerin yerine, 2014’te Taliban’la savaşmaya hazır Afgan askerleri getirilmesi planlanıyor ancak henüz bu fikri destekleyecek işaretler ortaya çıkmadı.

 

Haberin Devamı

Aslına bakılırsa önemli oyuncuların büyük bir çoğunluğu savaşın taraflardan birinin mağlubiyetiyle değil, isyancılarla kurulacak siyasi bir diyalogla sona ereceğini düşünüyor. Taliban’la diyalog meselesine dün Kabil’de kabul edilen sonuç bildirgesinde çok fazla odaklanılmadı. Ancak bu durum, bu fikrin ölmesi olarak değil de Afgan hükümetiyle ve müttefikleri arasında Taliban’la müzakereler konusunda anlaşma sağlanamadığı olarak algılandı.

 

Ne de olsa siyasi bir çözüm aransa da bunun nasıl yapılacağı konusunda elde bir strateji yok. Afgan hükümeti, ABD’nin koyduğu Taliban’ın silahlarını bırakıp, El Kaide’yi tanımaması ve Afganistan anayasasını kabul etmesi kaydıyla masayla oturma şartını kabul ediyor. Ancak ABD’li yetkililer sürekli olarak Taliban’ın lider kadrolarına taviz verilmesine karşı uyarılarda bulunsa da, Karzai hükümetinin aynı isimlerle doğrudan masaya oturmak için çaba sarf ettiği biliniyor.

 

Haberin Devamı

Şimdiye kadar Taliban masaya oturma konusunda çok hevesli davranmadı. Bunda şaşılacak bir şey yok; bölgedeki bir çok gözlemcinin belirttiği gibi, Taliban’ın savaşı kazandığına inandığı bir dönemde sırf müzakerelere başlaması için silah bırakmasının bir anlamı yok.

 

Ancak müzakerelerin önündeki tek engel Taliban’ın tavrı değil. ABD’nin karşı karşıya olduğu açık zorluğun yanı sıra, Afganistan’ın içinde de anlaşmaya karşı ciddi bir muhalefet var.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!