Güncelleme Tarihi:
BRYAN ADAMS
On A Day Like Today
(PolyGram)
Talihin elinde oyuncak olmak neymiş sonunda anladım. Ruhumuzdaki daralma, neticede yayınladığımız alana da yansıdı. Ama olsun. Madem yerimiz bu kadar, biz de bu kadar yazarız. Vallahi ne yalan söyleyeyim, Bryan Adams'ın tek tuttuğum hareketi ‘‘Reckless’’ albümü olmuştur. Aslında ondan sonra da tek tük iyi şeyler yaptı ama o albümü bir türlü aşamadı. Yazık oldu. ‘‘On A Day Like Today’’, 1990'ları tarz ve düet yapacak orijinal isim (Tina Turner, Luciano Pavarotti, Barbra Streisand, Rod Stewart vs) arayışıyla geçiren sanatçının yeni albümü. Bu albümde de Spice Girls'ten Melanie C ile bir düeti var (When You're Gone). Adams yeni albümünde Metallica'nın meşhur siyah albümünü yapan Bob Rock'la çalışmış. Bence uygun bir ikili değil. Ama onlar öyle uygun görmüşler. Karakteristik sesi dışında kaybedecek hiç bir şeyi kalmadığını düşündüğümüz Adams'a başarılar diliyor, albümünü hayranlarına tavsiye ediyoruz. Gerisi boş...
katkaya@hurriyet.com.tr
DEEP PURPLE
30: Very Best Of
(EMI/Kent)
Albüm değil, hard rock nedir, nasıl bir müzik türüdür başlıklı bir kılavuz sanki. Deep Purple'ın daha önce de best-of tarzı albümleri çıkmıştır muhakkak. Ancak elimizdeki numune, başlı başına bir güzellik. Çocukluktan ilk Celtic Frost albümünü dinleyene kadarki dönem bayağı Deep Purple dinlerdik (kaç kişiyiz, ne oluyor). Celtic Frost'tan sonra uzun bir süre rock namına bir şey, daha doğrusu müzik dinleyemedim. Geçici bir arızaydı, merak edecek bir şey yok. 18 şarkılık bu retrospektifi dinlerken bayağı keyifli anlar yaşadım. ‘‘Hush’’, ‘‘Strange Kind Of Woman’’, ‘‘Demon's Eye’’, ‘‘Smoke On The Water’’, ‘‘Highway Star’’, ‘‘Woman From Tokyo’’, ‘‘Burn’’ ve yakın dönemden ‘‘Perfect Strangers’’ ve ‘‘Ted The Mechanic’’ albümde yer verilen bazı şarkılar. Deep Purple hayranlarının göz ardı etmemeleri gereken bir best of. Takılın...
CHRIS ISAAK
Speak Of The Devil
(Balet)
Kadın dergilerinin bir ara uydurdukları ‘‘köpek bakışlı adam’’ diye bir şey vardı hatırlarsınız. Yani böyle -yani nasıl- elinden oyuncağı alınmış gibi üzgün bakan, hisler aleminden direkt olarak kahpe feleğin kucağına düşmüş, asıl itibariyle çok iyi insanlar kast ediliyor bu tanımla. Chris Isaak de çevremdeki hanımlar (off!) tarafından beğenilen ve böyle baktığı söylenen biri. Yeni albümü ‘‘Speak Of The Devil’’de deneysel (yok olmayacak bu iş böyle) bir takım çalışmalar yapmış Isaak. Yani aslında bildiğiniz Chris Isaak yine ama kaportada değişiklikler var. Dinlerken benim uykum geliyor dersem çok kaba olmaz herhalde. Genelde Isaak için söylenen ‘‘sesi huzur veriyor’’a da katılmıyorum. Huzur filan vermiyor bana. Ama yine de sevgi dünyasından uzanan bu eli tutup, his ırmaklarına karışmak (bak, bak, bak!) isterseniz, ben bir şey diyemem. Neyse olayı toparlayıp son noktayı koyalım (bu da güzeel, bu da güzeel). Isaak, geniş bir kadroyla kaydettiği 14 şarkıyla hayatının en önemli albümü olmasa da tarzına uygun, vasatın üstünde bir albüm yapmış. Meraklıları için elzem...