Kabadırlar, yol vermez ittirir, omuz atarlar ama bağırıp çağıracağına öperler

Güncelleme Tarihi:

Kabadırlar, yol vermez ittirir, omuz atarlar ama bağırıp çağıracağına öperler
Oluşturulma Tarihi: Mart 02, 2003 00:39

Noyan Rona (47), 20 yıldır Çin'de yaşıyor ve Çin'i en iyi tanıyan Türk diyebileceğimiz kadar Çin hakkında bilgili. Hatta Çinliler’den bile iyi tanıyor diyebiliriz. Çünkü Çin'de Merkez Televizyonu'nda yapılan Çin hakkındaki yarışmada 6 bin kişi arasında üçüncü oldu.

Rona, Dışişleri'nde Çin bölge uzmanı olarak çalıştıktan sonra Şanghay Başkonsolosluğu’nu açmak üzere görevlendirilmiş ve orada muavin konsolos olarak çalışmış. Şimdi ise kendi alanının dışında bankacılıkla uğraşıyor. Çin'deki ilk ve tek Türk bankası olan Garanti Bankası'nın Şanghay temsilcisi. Kendisi 4 Mart'ta Hyatt Regency Oteli'nde Çin'le nasıl ticari ilişkiler kurulabileceğini anlatacağı Dış Ticaret Toplantısı için Türkiye'de. Bu vesileyle onu bulduk ve konuştuk. Ama bankacılık alanında değil! Ne hakkında mı? Daha cıss şeyler hakkında: Pirinç rakısı içince bizim gibi dağıtıyorlar mı? Evlendikleri kızlar bakire çıkmayınca olay çıkarıyorlar mı? Burun karıştırmak, omuz atmak serbest mi? Avrupalılar’la sekse meraklılar mı?

Bundan 25 yıl önce Çineloji bölümünde okumaya karar verdiğinizde, ateşinize bakanlar oldu mu?

- Çok gülenler olmuştu tabii. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Çince bölümünü, 1935 yılında bizzat Atatürk'ün kendisi kurmuş. Çünkü Türk tarihini yazanlar aslında Çin tarihçileri. Türk tarihinin geçmişi ile ilgili tüm kaynaklar Çince yazılmış kaynaklardır. Eski Türk tarihini öğrenmek için önce mutlaka Çince bilmek gerekir. Türk tarihini çalışmak için Çince öğrenmek zorundayım. O bölümde 10 kişiydik ve 3 kişi mezun olduk. Devlet bursuyla Çin'e giden aralarında bir tek bendim. Çin Üniversitesi'nden Çinliler gibi master diploması alan ilk ve tek ben oldum şimdiye kadar. Master konum, Çin tarihiydi ve o üniversitenin bir yabancıya verdiği ilk master diploması da benimdi.

Çin hakkında yapılan bir bilgi yarışmasında 6 bin kişinin arasından üçüncü olmuşsunuz. O kadar mı iddialısınız Çin hakkında?

- O yarışma merkez televizyonunda yayınlandığı için 450 milyon kişi izledi. Mesela bir Çin sazı çalıyorlar, bu hangi alet diye soruyorlardı. Ya da bir Çin atasözünün ilk kelimesini söylüyor, sizden devamını istiyorlardı. 18 kişi finale kalmıştık, üçüncü oldum. Ödül olarak beni Konfiçyus'un doğduğu yere bir haftalık tatile gönderdiler.

HUBUBAT SİSTEMİYLE SAYIM

Çince'de her ismin bir anlamı var bildiğim kadarıyla. Çin ne anlama geliyor?

- Çinliler tarıma ilk geçen ülke oldukları için hep kendilerini dünyanın ortası zannetmişler. O yüzden de ülkelerinin adını ortadaki ülke olarak koymuşlar. Yani Çince de Çin ortadaki ülke demektir.

Türkiye'de 70 milyon insanı evlerine kapatarak sayarlarken, Çin'de 1.3 milyar insanı nasıl sayıyorlar?

- Tabii ki kapatmadan sayıyorlar. Orada herkes bir yerlere ait, herkes kurumunda sayılıyor. Çin'de hane sistemi var, yani bir zamanlar bizdeki karne sistemi gibi bir şey. Her insan için belli bir hububat hesabı var ve o yüzden de insanlar sayılmak zorunda ki kendilerine hububat tahsis edilebilsin.

Çin'de sadece bir çocuk yapmaya izin veriyorlar. Buna itiraz eden olmuyor mu?

- Artık belli bir para cezası karşılığı ikinci doğuma izin veriyorlar. Birinci evliliğinizden çocuğunuz var diyelim, boşandınız ve çocuğu olmayan biriyle evlendiniz. O zaman bir çocuk yapma hakkınız daha var.

SİZİNLE İÇİYORSA GÜVENİYOR

Çinliler kolay ilişki kurabilirler mi?

- Çinliler her zaman temkinli insanlar oldukları için dostluklarını kazanmak da uzun sürer. İçlerini kolay kolay dökmezler.

İçki masasında pirinç rakısı içirip, sarhoş etsek de, dökmezler mi içini? Türk usulü yani...

- İçki masasında Türkler'e benzerler. Pirinç rakısı 65 derece ağır bir içkidir. Likör kadehiyle içilir ve fondip yapılır. Ve mutlaka ana yemekle içilir.

Sarhoş olup, naralar atarlar mı?

- Onlar hisli insanlardır, bağırıp çağıracaklarına sarılır öperler sizi. Çinliler bir insanla sarhoş olmayı göze alıyorsa ona zaten güveniyor demektir.

Bizde anaya bacıya küfretmek cinayet sebebi sayılıyor ya, onları ne zıvanadan çıkarır?

- Eh, orada da anne bacıya küfrederseniz sonuçları pek iyi olmaz. Ama onlar çok küfretmezler zaten.

GECEYARISI ÖĞÜNÜ YERLER

Nasıl eğlenirler, eğlencede mazbut mu, azgınlar mı?

- Klasik Çinlilerin çok sade hayatları vardır. İşine gider, saat 9 ya da 10'da yatarlar. Ama gençler öyle değil, dışarda yemek adeti yaygınlaşıyor. Mesela Şanghay'da gece 03'e 04'e kadar açıktır restoranlar. Akşam yemeğini saat 6'da yedikleri için, geceye kadar tekrar acıkıyorlar. O yüzden saat 12'de tekrar yemek yerler. Gece berber bile açıktır. Klasik Çinliler karaoke barlarında eğlenirler.

Düğünlerine önem verirler mi? Bizde olduğu gibi ritüelleri var mıdır?

- Düğünler çok önemlidir. Onların düğünleri de bizimkiler gibi ekonomik yıkım getirir aileye. Tek çocuğa izin verilen bir ülke olduğu için, herkes o tek çocuğunu en iyi şekilde evlendirmek ister. Bütün servetlerini harcarlar düğün için neredeyse. Bir düğün 5-10 bin dolara malolur. Düğün birkaç gün sürer. Nikah ve düğün farklıdır. Evlenme belgenizi alırsınız ama düğün olmadan kimse sizi evli saymaz.

Evlendikleri kız bakire değilse, kıyamet kopar mı?

- Köylerde hálá çok önemli. Büyük şehirlerde eskisi kadar tutuculuk yok.

ÊAvrupalıların Uzakdoğulularla seks merakı var, Uzakdoğulular'da böyle bir merak var mı?

- Genç neslin yabancılara karşı bir ilgisi var ama klasik Çinli sadece kendi ırkına bakar.

PARANIZ, PULUNUZ ÇALINMAZ

Çin'de yaşamanın zorlukları neler? Bize ters gelen hangi davranışları, adetleri var?

- İnsani ilişkilerde kabadırlar. Bir kapıdan geçerken kadın olsun erkek olsun kimseye yol vermezler, ittirirler. Birine sürtünmek, omuz atmak, ayıp bir şey değil. Kimse dönüp bakmaz niye çarpıyorsun diye. Yerlere tükürürler, sinemada, tiyatroda tükürürler. Gırtlak temizleme olarak bakıyorlar. Karşınızda otururken burunlarını karıştırırlar.

Çin'deki açılımın bütün safhalarını bizzat yaşadınız. Bir ülkenin kabuk değişimine şahit olmak nasıldı?

- Bundan 20 yıl önce sabah kapıdan adım atmanız problemdi. Mesela, taksiye bineceksiniz kapının önünden binemezsiniz. Yabancı olduğunuz için otele gideceksiniz, orada sizi kaydedecekler, kimsin nesin kaç kişisin diye soracaklar. Yarım saat bekleyecek ve nihayet taksiye bineceksiniz. Feci zor bir dönemdi. Sonra 1985 yılında, Çin'in bir bölgesinde, elini kaldırınca taksi duracak diye pilot bir uygulama başlattılar. Kimse böyle bir şeyin nasıl olabileceğini kavrayamadı. Sonra baktılar ki tuttu. Bir lokantada makarna yiyecekseniz, karneniz varsa bir fiyat, yoksa başka bir fiyat, hele hele yabancıysanız başka bir fiyat uygulanırdı. Hiçbir lokantada İngilizce mönü göremezdiniz. Lokantalar 5'te açılır 6'da kapanırdı. 6'yı bir dakika geçirseniz aç kalırdınız.

Çin'de ne tür suçlar işleniyor?

- Yıllar bazında suç oranı artıyor ama genel olarak çok sakin ve güvenli bir ülke. Özellikle Şanghay 16 milyon nüfuslu olmasına rağmen gecenin üçünde, yalnız bir kadın tek başına sokakta yürüyebilir. Kimse yolunuzu çevirip paranızı pulunuzu çalmaz çünkü cezalar çok yüksektir. 80'lere 90'lara kadar herkesin gelir düzeyi aynı olduğu için suçu oluşturacak ortam da oluşmamıştı. Adi suçların çoğunu yabancılar tarafından işlenir.

ÇİN'E GİDERSENİZ KULAĞINIZA KÜPE OLSUN

Tıpkı Türkiye'deki gibi pazarlık edeceksiniz

Çok gururlu insanlar olduklarını unutmayıp ona göre konuşmanıza ve davranışlarınıza dikkat edeceksiniz.

Onlardan bizim anladığımız anlamda kibarlık beklemeyeceksiniz. Sizle konuşurken tırnaklarını kesmeye başlayabilir, burnunu karıştırabilir. Bunu size kabalık olsun diye yapmaz, kültürleri öyledir.

Yağmur altında taksi beklerken sıranız geldiğinde ağırdan alırsanız, arkadan biri pat diye taksiye binebilir.

Bilmediğiniz bir lokantaya girdiğinizde çubukları yıkasınız iyi olur. Bardağı tabağı da silebilirsiniz.

Bahşiş adeti olmadığından bahşiş bırakmayın. Bazen bahşişi geri veriyorlar, bazen de teşekkür edip alıyorlar.

10 BERBER SAÇLARIMA KONSÜLTASYON YAPTI

20 yıl önce çok fazla yabancı yoktu Çin'de. İlk kez saçlarımı kestirmek için berbere gittiğimde, 10 kadar berber geldi saçımı inceledi. Kesmeden önce aralarında yarım saat saçı nasıl keseceklerinin konsültasyonunu yaptılar. Sonra berberin bir tanesi geldi ve dedi ki: Saçı anladık, peki kaşları da kesecek miyiz?

Çünkü onlarda bu kadar kalın kaş olmadığı için sorma ihtiyacı hissettiler. Saçım da dalgalı olduğu için bilemediler nasıl keseceklerini.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!