Güncelleme Tarihi:
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 30 Kasım 2009’da İHD Diyarbakır Şubesi’nde basın toplantısı düzenleyen ve Abdullah Öcalan’ın cezaevi koşullarına dikkat çeken Kandil Dağı ile Mahmur Mahmur Kampı’ndan gelen 15 PKK’lı hakkında soruşturma açtı. Kandil Dağı'ndan gelen ve basın toplantısına katılan Gülbahar Çiçekçi, M. Şerif Gençdağ, Hamiyet Dinçer, Elif Uludağ, Mustafa Ayhan, Lütfü Taş, Hüseyin İpek ve Vilayet Yakut ile Mahmur Kampı'ndan gelen Nizar Buldan, Bülent Aka, Nurettin Turgut, Fatma İzer, Zehra Tunç, Sosin Yaman ve Ayşe Kara hakkında, ‘Örgüt propagandası yapmak’, ‘Suç ve suçluyu övdükleri’ gerekçesiyle soruşturma açıldı. Böylece Kandil'den gelen 4'ü kadın 8 PKK'lının tamamı hakkında soruşturma açılmış oldu.
Soruşturma kapsamında bazı PKK’lılar Diyarbakır Adliyesi’ne giderek Cumhuriyet Savcısına ifade verdi. PKK’lıların ifadelerinde açıklamanın bir suç unsuru taşımadığını ve çabalarının barış için olduklarını söyledikleri belirtildi.
BASIN TOPLANTISINDA NE DEMİŞLERDİ?
İHD Diyarbakır Şubesi’nde 30 Kasım’da ilk kez basın toplantısı düzenleyen PKK’lılar adına konuşan Gülbahar Çiçekçi, sorunun çözümünde devletin tutumunun baştan beri inkar ve imha olduğunu, PKK’nın ise daima barışçıl ve demokratik bir çözüm için çaba gösterdiğini belirterek, “Yine bilinmektedir ki, bu çabanın sahibi bizzat sayın Abdullah Öcalan’dır. Sayın Öcalan, bu sistem içerisinde dahi 11 yıldır sorunun barışçıl çözümü için çabalarını sürdürmüştür. Bu bağlamda son adım olarak, Türkiye’de tıkanmış olan siyasal sürecin önünün açılması için demokratik çözüm ve barış gruplarının gelişini ikinci defa önermiştir. Bizler de Sayın Öcalan’ın bu çağrısı üzerine her şeyi göze alarak barışa ve demokratik çözüm sürecinin gelişmesine katkı sunmak için, Kandil ve Mahmur’dan iki grup şeklinde 19 Ekim 2009 tarihinde Türkiye’ye geldik. Sayın Öcalan’ın özgürlüğü demokrasi ve barışın sağlanmasının olmazsa olmaz koşuludur. Onurlu ve kalıcı bir barışın inşası ancak bu koşula bağlıdır. Oysa mevcut imha konseptiyle sayın Öcalan’ın yaşam hakkı ciddi bir tehdit altına girmiştir” demişti.