Sedat Ergin
Oluşturulma Tarihi: Aralık 08, 2002 01:55
DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, Ankara Temsilcimiz Sedat Ergin'in sorularını yanıtladı. Kuzey Irak ve ABD operasyonuyla ilgili konuşan Ecevit'e soru ve yanıtlar özetle şöyle:
Irak'la ilgili gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Irak konusunu hálá anlayamadım. Saddam yönetimi her koşulu kabul etmişe benziyor. Ona rağmen askeri harekát hazırlığı da bütün hızıyla devam ediyor ve Amerika'nın istekleri kolay kolay hazmedebilecek, yerine getirebilecek istekler değil. Yani Türkiye'deki bütün limanlar, havaalanları Amerikalılara açılacak. Çok sayıda asker yerleştirmeyi düşünüyorlar. 100 bin gibi laflar telaffuz ediliyor. Ayrıca, Türkiye bu kadar yığınak yaparsa, Türkiye'den de (Irak'a) asker çıkacak. Bunlar tabii Türkiye'de çok ciddi sorunlar yaratır. Amerika'nın, Irak'a karşı Türkiye'nin ileri ölçüde katkısı olmaksızın bir harekátı göze alabileceğini zannetmiyorum. Çünkü Türkiye'nin yerini doldurabilcek başka bir devlet yok jeopolitik konumu bakımından. Onun için aslında Türkiye bu konuda kararlı davranırsa tehlikeli gelişmeleri önleyebilir diye umuyorum. Aslında Türkiye çok güç durumda. Ama istenirse Amerika'yı daha ılımlı davranmaya teşvik edebilir. Türkiye'ye büyük görev düşüyor. Türkiye'nin dış ve güvenlik politikası çok yaşamsal önem taşıyor.
CAYDIRMAK İSTEDİK
Hükümetiniz döneminde siz nasıl bir rol oynamıştınız ABD karşısında?
Biz harekát olmasın istiyorduk. Bir yandan ABD'yi askeri harekáttan caydırmak için elimizden gelen çabayı gösterirken, bir yandan da Saddam rejimini çok daha dikkatli ve uyumlu davranmaya ısrarla teşvik ettik. Bir denge kurmaya çalıştık. Ve zannederim bir etkimiz de oldu. Saddam Hüseyin'in bizden başka güveneceği bir hükümet yok. Amerika açısından da Türkiye çok önemli.
Bu politika bugün sürdürülebiliyor mu sizce?
İstenirse sürdürülebilir. Ama sürdürebilecek durumdalar mı, ona teşhis koyamıyorum.
İNSANİ HAREKAT
Başbakanlığınızın son günlerinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kuzey Irak'ta bir güvenlik koridoru oluşturması yönünde bir talimata imza attınız mı?
Güvenlik koridoru değil de, harekát bir göç dalgasına yol açacak olursa yeniden Türkiye içinde yoğun bir yerleşim olmasın, sınır ötesinde iskán edilsinler, ihtiyaçları orada karşılansın, gerekli önlemler oralarda alınsın diye düşündük. Bu kapsamda bir karar aldık. Bu da çok insani nedenlerle alındı. Sağlık sorunları nasıl karşılanır, güvenlik sorunları nasıl karşılanır gelecek olanların diye yaklaştık. Bunlar Türkiye'ye sızmadan bu ihtiyaçlar nasıl sağlanabilir diye bir karar aldık. Bu durumda Türk Silahlı Kuvvetleri, Kuzey Irak'a girecek ama bir harekát niyetiyle değil güvenlik, sağlık ve insani amaçlarla girecek. Bu talimatı başbakanlığımın son haftalarında imzaladım.
İstanbul’daki entelektüeller haritaya bile bakmıyorlar
Kıbrıs konusunda çok kaygılıyım. O rapor korkunç tuzaklarla dolu. Orada Türk varlığı diye bir şey kalmayacak. Öyle ayrı bir Türk yönetimi gibi bir şey söz konusu değil. Çok büyük ölçüde Rum resmen kuzeye gelecek, hem de Kuzey Kıbrıs’ın her tarafına yayılabilecek. Türkler eskisinden daha olumsuz bir duruma gelecek. Türkiye zaten Batı'dan çevrili, bir de güneyden çevrilmiş olacak Yunanistan tarafından. Bu, hem Kuzey Kıbrıs'ın, hem Türkiye'nin güvenliği açısından çok sakıncalı. İstanbul'daki bazı entelektüeller galiba Doğu Akdeniz haritasına bakmıyorlar. Haritaya bakıldığı vakit, Türkiye'nin güvenliği açısından Kuzey Kıbrıs'ın ne kadar önemli olduğu görülür. Bakü-Ceyhan boru hattı işlemeye başladıktan sonra bu daha da belirgin hale gelecek. Bütün Doğu Akdeniz'in güvenliği bakımından Türkiye'nin önemi çok daha artacak. Herhalde o bölgenin güvenliğini Kıbrıs sağlayamaz, Yunanistan da sağlayamaz, ancak Türkiye sağlayabilir. Ama bunun müttefiklerimiz farkında değil gibiler. Hem de Türkiye'de belli çevreler farkında değiller. Bir kere o raporun gönderiliş, veriliş şekli de çok çirkin. Denktaş'ın orada lider durumunda olduğu, en etkili lider durumunda olduğu belli. O hastayken heyetler geliyor, gidiyor. Olacak şey değil.
ABD istek bildirdi ama müzakere etmedik
ABD yönetimi başbakanlığınız döneminde Irak'la ilgili olarak size somut talepler getirdi mi, üslerin kullanılması gibi?
Talep getirmedi de, Irak'la ilgili olarak Türkiye'de duyabileceği ihtiyaçları belirtti. Limanlar, uçakların havaalanlarından yararlanmaları gibi konularda... Bunlar kaçınılmaz olarak Türkiye'de asker yığınağını gündeme getiriyordu. Bu konularda bir müzakere yapmadık.
Bu ihtiyaçlarını ne zaman bildirdiler?
Son iki üç ay içinde. Son aylarda diyelim.
Dışişleri Bakanınız Şükrü Gürel'in eylül ayında ABD'ye yaptığı gezi sonrasında mı?
Ondan daha evvel geldi.
Bu ihtiyaçları getirdiklerinde siz nasıl bir karşılık verdiniz?
Biz inceleme aşamasındaydık. Bunlar ne ölçüde karşılanabilir, ne ölçüde karşılanamaz gibi... Ne gibi tedbirler alınabilir, bunların incelenmesi, araştırılması aşamasındaydık. Oturup müzakere etmedik.