'K. Irak yönetimi gerekeni yapmadı'

Güncelleme Tarihi:

K. Irak yönetimi gerekeni yapmadı
Oluşturulma Tarihi: Mart 28, 2008 11:14

Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Türkiye'nin Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimle farklı bir ilişkiye girebilmesi için, bölgesel yönetimin terör örgütü PKK ile ilgili tutumunda sadece söylem değil, eylemle de kendisini göstermesi gerektiğini belirtti.

Haberin Devamı

Babacan, Fortune dergisine verdiği demeçte, Türkiye'nin son dönemdeki dış politikası ve dış politikadaki gelişmeler hakkındaki soruları yanıtladı. ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney'nin, "bölgesel yönetimin başkanı Mesud Barzani'nin Irak ile ABD arasında yeni bir stratejik ilişki kurulmasına yardım edeceğine güvendikleri" yolundaki bir açıklamasını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, Cheney'nin 2008 yılı içinde yapmaları gereken işlerden bahsettiğini kaydeden Babacan şunları söyledi:


"Mesela Amerikalıların şu anda Iraklılarla üzerinde çalıştığı federalizm yasası var. Yetkiler merkezin ne kadar dışına çıkacak, yetki dağılımı paylaşımı ne olacak, şu anda yoğun tartışılan konular. Hidrokarbon yasası var mesela. Irak petrol gelirlerinin ne kadarı merkezi hükümette ne kadarı merkezi hükümet dışındaki unsurlarda olacak, petrol hangi bölgeden çıkarsa gelir dağılımı nasıl yapılacak, halen görüşülüyor."

Haberin Devamı

ABD Dışişleri Bakanı Condolezza Rice'ın kendisine, "haziran ayına kadar bu işi bitirebileceklerini ümit ettiklerini söylediğine" işaret eden Babacan, Cheney'nin kuzeyi ziyaretinin sebebiyle ilgili olarak, "Kuzeyin de işin içinde olması gerekiyor" dedi.

Babacan, Irak'ta beşli bir konsey olduğunu, konseyde Irak Devlet Başkanı Celal Talabani ve iki yardımcısıyla birlikte Başbakan Nuri El Maliki ve Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin başkanı Mesud Barzani'nin bulunduğunu söyledi. Babacan, "Beş kişinin bir arada tutulabilmesi, Amerikalıların çok önemli gördüğü bir konu. Anlaşmalar olacaksa, yasalar çıkacaksa bu konseyle çıkacak. Bunun için kuzey yönetiminin de işin içinde olması gerekli" ifadesini kullandı.

"IRAK'LA İLGİLİ GİZLİ GÜNDEMİMİZ YOK"

Dışişleri Bakanı Babacan, "ABD bir şekilde Barzani yönetimini tanıyor, destekliyor. Türkiye'nin ise resmi olarak tanımasa bile belli kanallardan iletişiminin mevcut olduğunu ifade ettiniz. Bu kanallar resmi boyuta geçebilir mi ya da hangi şartlar altında geçebilir" şeklinde bir soruya da "Bu durum tamamen kendi tutumlarına bağlı" yanıtını verdi ve şunları kaydetti:

Haberin Devamı


"Bizim son 4-5 yıldır gördüğümüz, izlediğimiz, açıklamalarla -son dönemi ayrı tutmak lazım- sürekli olarak terör örgütüne zımni destek, bir sempati ya da terör örgütü diyememe gibi durumlarla karşı karşıyaydık. 'Türkiye'nin amacı terörle mücadele değil, tam tersine kuzey Irak'la ilgili niyetleri var; aslında Türkiye buraları işgal etmek istiyor' şeklinde bir algılama oldu. Ya bu gerçek bir algılamaydı ya da propaganda için bunları söylediler. Biz ise önce hava operasyonlarıyla, sonra kara operasyonlarıyla gösterdik ki, biz ne diyorsak onu yapıyoruz; özümüz sözümüz bir. Irak'la ilgili gizli bir gündemimiz, niyetimiz yok."

"BİR BAKIMA PKK TERÖR ÖRGÜTÜ TECRİT EDİLDİ"

"Arap ülkelerinin, önceki sınır ötesi operasyonlara tepki gösterirken, bu sefer Türkiye safında yer almasının nedeninin" sorulması üzerine ise Babacan, yeni hükümetin kurulması ve tezkereyle beraber Orta Doğu ülkelerini ziyaret etmelerinin amacının biraz bu olduğunu ve ilk önce en yakın coğrafyadan başladıklarını belirtti.

Haberin Devamı


Babacan, bir Arap dayanışmasının bulunduğunu ve Irak'ın bir Arap ülkesi olduğunu hatırlatarak, "Operasyonların bu sebeple, bir Arap ülkesine yapılmış bir harekat olarak düşünülmesi mümkündü eğer iyi anlatmasaydık" dedi.

Kahire'de Arap Birliğinin merkezinde Genel Sekreter Amr Musa ile konuştuğunu, bütün durumu anlattıklarını hatırlatan Babacan, Arap Birliğiyle siyasi istişare, işbirliği anlaşması yaptıklarını belirtti.

Bu anlaşmayı Irak'a komşu ülkeler toplantısının marjında imzaladıklarını belirten Babacan, "Tabii o çok gürültülü ortamda pek basına yansımadı" dedi. Babacan, bunu da operasyonların başlamasından önce yaptıklarını vurgulayarak, aynı gün Arap dünyasının en kalabalık ülkesi Mısır'la aynı anlaşmayı imzaladıklarını hatırlattı.

Haberin Devamı

Babacan, yanıtında şunları kaydetti:
"Düşünün; biz tezkereyi çıkarmışız, operasyona hazırlanıyoruz, bu arada anlaşmaları yapıyoruz. Operasyonlar başlamadan önce Arap Ligini (Arap Birliğini) olağanüstü bir toplantıya davet ettiler ve Arap Ligi (Arap Birliği), Türkiye'nin terörle mücadelesine her türlü desteği vereceğini açıkladı. Bunlar çok önemli. Ardından Bağdat'a giderek, Irak merkezi hükümetini terör örgütünden uzaklaştırmış olduk. Buradaki temel amaç, terör örgütünü izole etmekti.
O günlerde AB bakanlar toplantısı vardı, oraya gittim, 27 ülkeye durumu anlattım. Operasyonun başladığı gün, -o dönem AB dönem başkanı Portekiz'di- Portekizli bakanı aradım. AB zirvesinden hemen önce, bakanlar toplantısında benim ona anlattıklarımla bir sunuş yaptı. Dedi ki: 'Biraz önce Türkiye Cumhuriyeti Bakanı ile görüştüm. Operasyonlarla ilgili bana şunları şunları söyledi...' Bir bakıma PKK terör örgütü tecrit edildi."

"IRAK'IN KUZEYİNDEKİ YÖNETİM MAALESEF GEREKENLERİ YAPMADI"

Gazetecinin, "Bu durumda geriye sadece Irak'ın kuzeyindeki yönetim kalmış oluyor" yorumu üzerine de Babacan, "Irak'ın kuzeyindeki yönetim maalesef gerekenleri yapmadı" dedi.

Haberin Devamı


Irak'ın kuzeyindeki yönetimin operasyonlardan sonra verdiği mesajlarda ciddi bir farklılaşma olduğunun altını çizen Babacan, "Irak'ın kuzeyindeki yönetim de PKK'yla kendisi arasındaki mesafeyi koymayı becerip, PKK'nın ortadan kalkması gereken bir unsur olduğu kanaatine ulaşır ve biz de bunu fiiliyatta görürsek, kuşkusuz onlarla olan ilişkilerimizin şekli mutlaka değişecektir. Bizim onlarla farklı bir ilişkiye girebilmemiz için, PKK tutumunda sadece söylem değil, eylemle kendilerini göstermeleri gerekir" ifadesini kullandı.

Babacan, "Barzani 'PKK terör örgütüdür' derse, Türkiye Erbil'e konsolosluk açar mı" sorusuna gülerek, "Ekonomi bakanıyken de ağzımdan zor laf çıkardı; ama bu işlere şimdi daha da dikkat etmem gerekiyor. Çünkü diplomaside, uluslararası ilişkilerde kelimeyi bir yana koyun, nerede kullanıldığının bile anlamı oluyor, öyle okunuyor" yanıtını verdi.

Babacan, "söylemin önemli olduğunu, ama ne yaptıklarının da önemli olduğunu" vurgulayarak, "Ne yapacaklar, ne yapıyorlar bu konularda bizim tatmin olmamız gerekiyor" diye konuştu.

Son dönemde bölgesel yönetim yetkilisi Neçirvan Barzani'den gelen açıklamalara dikkati çeken Babacan, "Bakıyorsunuz, onlarda da gerçeklerle yüz yüze gelme durumu var" dedi. Babacan, son operasyonların Irak'ın kuzeyindeki yönetimi aslında merkezi yönetime yakınlaştırdığını vurgulayarak, "bu operasyonların önemli yan etkilerinden birinin de Irak'ın siyasi bütünlüğüne faydası olduğunu" söyledi.

Babacan, "Onların altı ay önce söyledikleri ile operasyonlardan sonra söyledikleri arasında ciddi farklar var. Bizim ciddiyetimizi bütün dünya anlıyor, onlar da anlıyor" diye konuştu.

AMERİKAN POLİTİKASINDAKİ DEĞİŞİKLİK

"ABD kısa bir süre öncesine kadar hiçbir şekilde sınır ötesi askeri harekata taraftar olmadığını söylüyordu. Ne değişti, Amerikan politikası nasıl dönüştü" sorusu üzerine, Irak'taki Amerikan varlığının beşinci yılının birkaç gün önce dolduğuna dikkati çeken Babacan şunları kaydetti:


"Hem Amerikan yönetimi içinde, hem düşünce kuruluşları arasında 'Nasıl bir Irak olacak' konusunda da çok farklı fikirler ortaya atıldı, tartışıldı. Örneğin bir ara 'Sovyetler Birliği dağıldı da, fena mı oldu, Yugoslavya, Çekoslovakya dağıldı da kötü mü oldu' denildi. Bu fikirler ciddi ciddi tartışılıyordu. Acaba böyle bir Irak daha iyi mi olacaktı? Oysa komşuların hiçbiri Irak'ın bölünmesini kesinlikle istemiyordu ve 'Bölünmüş bir Irak, bölge ülkeleri açısından yeni felaketler getirebilecek' düşüncesi hakimdi."

Babacan, kendileri bu görüşü komşu ülkelerle ortak bir deklarasyon haline getirince, G8'in de, BM Güvenlik Konseyi üyelerinin de katılımını istediklerini söyleyerek, "Amerikalılar önce bu işe olumlu bakmıyordu, ama baktılar, akıllıca sonuçlar çıkıyor. Onlar da bize yaklaştı. Böylece bir bakıma Amerika da Irak'ın bütünlüğü fikrini politika olarak net biçimde ortaya koydu."

AFGANİSTAN'A MUHARİP GÜÇ

Babacan, NATO'nun Afganistan'a ilave muharip Türk askeri gönderilmesi talebine ilişkin bir soru üzerine de, Afgan halkının Türk askerine bakışının çok başka olduğuna dikkat çekti.


Türk askerinin sayısının, ne yaptığının önemli olduğunu, ancak varlığının tek başına önemli bir unsur olduğunu belirten Babacan, "Önemli olan, Afgan halkının oradaki kuvvetleri işgal gücü olarak algılamaması. Maalesef şu anda pek böyle değil. Afgan halkı, yabancı unsurlara karşı rahat değil" dedi.
Ülkede güvenlikle ilgili işlerin de pek iyi gitmediğini, son 1-1,5 yıldır olayların, ölenlerin sayısının arttığını ve ciddi sıkıntı olduğunu kaydeden Babacan, "Biz kuşkusuz Afganistan ile ilgili desteğimizi sürdüreceğiz, askeri desteğimizi de sürdüreceğiz. Bütün bu unsurların; yaptığımız yardımın ve desteğin artmasını da istiyoruz" diye konuştu.

Babacan, askeri unsurun da artıp artmayacağı yönündeki soruyu da şöyle yanıtladı:
"Ben, 19 Marttaki basın toplantısında kelimeleri seçerek kullandım. Dedim ki; 'Biz Afganistan'la her alandaki işbirliğimizi artırmayı istiyoruz.' Cümle bu... Bir de dedim ki, 'Spesifik olarak askeri konularla ilgili kararlarımızı önümüzdeki günlerde vereceğiz.' Dediğim bundan ibaret. Hükümet bunu, Genelkurmay bunu dedi diye çelişen bir şey yok."

301. MADDE

TCK'nın 301. maddesinin ne zaman değişeceğinin sorulması üzerine de Babacan, bu konuda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın defalarca açıklama yaptığını hatırlatarak, "301, artık bizim üzerinde değişiklik yapmaya karar verdiğimiz ve sadece zamanlamanın sorulabileceği bir konu" dedi.


Babacan, "Sizin anılarınızı ne zaman yazacağız" şeklindeki bir soru üzerine, Dışişleri Bakanlığının yaptığı çalışmaların yüzde 90'ının, hiçbir zaman anlatamayacakları işler olduğunu, içine girince bunu daha iyi gördüğünü söyleyerek, "Bunlar bizimle mezara kadar gidecek konular" ifadesini kullandı.
Dışarıdan baktığında kendisinin de bu kadarını bilmediğini, güvenlikle, istihbaratla ilgili, Dışişleri Bakanlığının ne kadar kilit rol oynadığını bilmediğini söyleyen Babacan, "Ama işin içine girince gördüm ki, bizim anlatabileceklerimiz aysberg gibi işin yüzde 10'luk kısmı. Ekonomi Bakanlığında da yapılan çalışmalar belli bir aşamaya gelmeden tartışılsın istemezdik, kararlar alınınca açıklardık" diye konuştu.

Babacan şöyle devam etti:
"Günlük filan da tutmuyorum. Yaşadıklarımı hatırlar mıyım, onu da bilmiyorum, hatırlamak ister miyim, bilmem, hatırlamam doğru olur mu, onu da bilmem. Bazı devlet meselelerinin belki de hiç yazılmaması lazım. Yükselen pazar ülkeleri arasında jeostratejik bakımdan Türkiye ile mukayese edilebilecek bir başka ülke yok. Türkiye'nin ekonomik gücü tamam; ama dünyada ve bölgemizdeki yeri çok farklı."

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!