Özgür CEBE/DİYARBAKIR, (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Mart 20, 2008 13:00
DİYARBAKIR’da 1994 yılında Şerif Avşar’ın gübre satışı yaptığı işyerinden kaçırılıp öldürülmesi olayında azmettirici olduğu iddiasıyla tutuksuz yargılanan eski uzman çavuş Gültekin Sütçü 30 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Şerif Avşar cinayeti Başbakanlık Teftiş Kurulu eski Başkanı Kutlu Savaş’ın hazırladığı Susurluk raporunda da yer almıştı.
14 yıl önce eski uzman çavuş Gültekin Sütçü’nün talimatıyla PKK itirafçıları ve korucular tarafından kaçırıldığı iddia edilen ve 15 gün sonra öldürülmüş bulunan Şerif Avşar cinayetiyle ilgili davaya Diyarbakır 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Katil sanıklarının daha önce yargılandıkları davada çeşitli cezalara çarptırıldığı belirtilirken, firari olduğu için yargılanamayan Gültekin Sütçü iki yıl önce yakalanıp tutuklanmıştı. Sütçü yargılandığı askeri mahkemede verdiği ifadenin ardından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılırken, dava dosyası görevsizlik gerekçesiyle sivil mahkemeye gönderilmişti.
Duruşmaya katılmayan Gültekin Sütçü, mahkemeye gönderdiği dilekçesinde hakkında internet sitelerinde olumsuz yönde
haberler yapılarak hedef gösterildiğini, bu nedenle can güvenliğinin olmadığı için duruşmaya katılamayacağını söylemişti. Mahkeme, sanığın daha önceden savunmasının alınmış olması nedeniyle öldürülen Şerif Avşar’ın yakını olan Abdullah Avşar ile teşhis amacıyla yüzleştirilmesine gerek olmadığına hükmetmişti.
Duruşmada müdahil avukatlar Tahir Elçi ile Sezgin Tanrıkulu hazır bulundu. Avukat Elçi, sanığın, Şerif Avşar’ın kaçırılıp talimat verilmesinde ve öldürülmesinde bizzat olay yerinde bulunduğunu ileri sürerek şunları söyledi:
“Anılan yıllarda bu şekilde gözaltında kaybettirme, olaylarının tipik bir örneği de bu dava dosyasındaki olayın oluş biçimidir. 1990’lı yıllarda yüzlerce masum insan bu şekilde evlerinden işyerlerinden alınmıştır. İtirafçı sanıklar ve korucular jandarmayla çalışarak gözaltında kaybettirme olayları sistematik şekilde devam ediyordu. Bu genel uygulamanın en tipik örneklerinden biridir bu dosya. Verilen eşkaller, alınan ifadeler ve tüm deliller baştan beri olayın failinin Gültekin Sütçü olduğuna işaret ediyordu. Ayrıca açık kimliğini Şerif Avşar’ın yakınlarına göstermek ve yakınlarının da fotoğraf teşhisiyle tereddüt bulunmamaktadır. Yasa dışı örgüt adına suç işlemiş itirafçılar ile korucular, Türkiye’nin büyük bir şehri olan Diyarbakır’da bir esnafı zorla işyerinden kaçırıp öldürmeleri, hukuk devletinde bu manzaranın ne anlam ifade ettiği açıktır. Bu sıradan bir cinayet değil. Hukuk devletine yönelik örgütlü bir suçla karşı karşıyayız. Gültekin Sütçü eylemci birimin başıdır. Arkasında ise farklı güçlerin olduğundan şüphemiz yoktur. Cezalandırılmasını istiyorum.”
Avukat Sezgin Tanrıkulu ise cinayette kişisel bir ilişki ve husumet olmadığını söyledi. Tanrıkulu, “Korucular müdür diye hitap ettikleri kişinin emriyle bu olayı yapmıştır. Devletin verdiği emir ve yetkileri kullanarak verdiği talimatla kaçırılan Şerif Avşar işkenceyle öldürülüyor. Şimdi sanığı hangi örgüt üyesi olarak tanımlayacaksınız. JİTEM adlı gizli örgütün üyesi olduğu sabittir” diye konuştu.
Savcı ise, sanığın kasten adam öldürmeye teşebbüs etmek ve azmettirmek suçundan cezalandırılmasını istedi.
Mahkeme başkanı, Diyarbakır’ın Hazro İlçesi'nde görev yapan korucular Fevzi Gökçen, Yaşar Günbatı, Ömer Güngör, Aziz Elbey ve Zeyat Akçin’in 22 Nisan 1994 günü gözaltına aldıkları 4 kişiyi jandarmaya teslim etmek için Diyarbakır’a geldiklerini, geceyi jandarma misafirhanesinde geçirdiklerini, koruculardan Ömer Güngör’ün bazı akrabalarının geçmişte PKK’lılar tarafından öldürülmesi nedeniyle Şerif Avşar’ın kardeşinin PKK’lı olduğunu ve cezaevinde tutuklu bulunduğunu bildiğini, bu nedenle Avşar’ı kaçırıp konuşturarak öldürülen akrabalarıyla ilgili bilgi sahibi olabilecekleri düşüncesiyle diğer korucularla anlaşma yaptıklarının anlaşıldığını kaydetti.
Mahkeme başkanı, korucuların Şerif Avşar’ın işyerine gidip gözaltına almak istediklerini, Avşar’ın resmi kıyafetli polis gelmeden gitmeyeceğini söylemesi üzerine sanıklardan Fevzi Gökçen’in polis çağırmak için dükkandan çıktığı sırada uzman çavuş Gültekin Sütçü ve PKK itirafçısı Mesut Mehmetoğlu ile karşılaştığını, durumu anlatması üzerine Gültekin Sütçü’nün Avşar ve yakınlarını ikna etmek amacıyla üzerinde taşıdığı askeri kimliğini gösterdiğini, korucuların da kendisine müdürüm diye hitap etmesinden sonra Şerif Avşar’ı otomobile bindirip Lice yolu üzerindeki harabe bir binaya götürdüklerini, Gültekin Sütçü ile korucu Ömer Güngör’ün Avşar’ı sorguladıklarını, daha sonra korucu Ömer Güngör’ün Şerif Avşar’ın başına 2 el ateş ederek öldürdüğünü, sanık Gültekin Sütçü’nün seri iştiraki olmadan korucu Ömer Güngör’ün böyle bir cinayeti gerçekleştirmesinin mümkün olamayacağı gerekçesiyle ‘kasten adam öldürmek’ suçundan sanığın 30 yıl hapisle cezalandırılmasına karar verdi.
Mahkeme, olayın vehameti nedeniyle hiçbir indirim uygulanmamasına ve diğer indirimlere de yer olmadığına hükmetti.
Sanığın cezasının kamuoyunda ‘Rahşan affı’ bilinen 4616 sayılı şartla salıverme ve cezaların ertelenmesi yasası kapsamında 10 yıl indirileceği, geri kalan kısmını ise cezaevinde yatacağı bildirildi.
Müdahil avukat Sezgin Tanrıkulu, 15 yıl sonra da olsa bir JİTEM üyesinin bu cezaya çarptırılmış olmasının bölgede işlenen birçok fali meçhul cinayet bakımından aydınlatıcı olacağını söyledi.
Olayın geçmişi
ŞERİF Avşar’ı kaçıran korucular Ömer Güngör, Yaşar Günbaltı, Fevzi Gökçen, Aziz Erbey, Zeyyat Akçil ve PKK itirafçısı Mesut Mehmetoğlu, 1998 yılında 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmış, Ömer Güngör 24 yıl, diğer sanıklar 6’şar yıl 8 ay hapisle cezalandırılmıştı. Gültekin Sütçü ise o tarihte yakalanamadığı için yargılanamamıştı. Gültekin Sütçü’nün Bulgaristan’da olduğunun tespit edilmesi üzerine hakkında yakalama kararı çıkarılmış, Bulgaristan’dan yurda giriş yaparken 2006 yılının Aralık ayında yakalanmıştı. AİHM ise Gültekin Sütçü’nün yakalanmamış olması ve soruşturmanın etkili yapılmamış olması nedeniyle Türkiye’yi 2001 yılında 148 bin YTL tazminat ödemeye mahkum etmişti. 24 yıl hapis cezasına çarptırılan Avşar’ın katili korucu Ömer Güngür, cezaevindeyken cinayetle ilgili TBMM İnsan Hakları Komisyonu eski üyesi Sema Pişkinsüt’e verdiği ifadesinde şöyle demişti:
“Jandarma, korucu ve itirafçılarla Şerif Avşar’ı kaçırıp uzman çavuşun emriyle öldürdük. Diyarbakır’a askeri hastaneye geliyordum. Dediler ki, asker emir vermiş. Bu adamları toplayıp jandarmaya teslim edin. Gittik, adamları aldık, teslim ettik. Bir kişi kalmıştı (Şerif Avşar) o adamı da almaya gittik. Yakınları ‘polisi çağırın’ dedi. Polis çağırmaya gittiğimizde iki kişiye rastladım itirafçı ve uzman çavuş. Gelip adamı dükkandan aldılar, ‘jandarmaya götürün’ dediler. Adamı sorgu bahanesiyle aldık, sözde sorguya götürüyorduk, Diyarbakır’ın dışında harabe bir binaya götürüldü. Uzman çavuşla itirafçı götürüp konuştular. Sonra beni çağırıp ‘bu adamı vuracaksın’ dediler. ‘Niye vurayım’ dedim. ‘Ya vuracaksın, ya da seni öldürürüz’ dediler. Ben de ölmemek için adamı vurdum. İtirafçı ve uzman çavuş bunlardan 1993’te fidye almış. Tekrar gidip istediklerinde Avşar’lar parayı vermeyince bu adamı öldürdüler.”