Oluşturulma Tarihi: Kasım 22, 2001 00:00
Jean Pierre Jeunet Amelie'yi sadece insanları mutlu etmek kalplerini ısıtmak için çektiğini söylüyor. - Alien : Resurrection'dan sonra Amelie From Montmarte gibi bir
film çektiniz. Ä°kisinin tarzı epey farklı. Nasıl bir ruh halindeydiniz de Amelie'yi çekmeye karar verdiniz?- Alien'dan sonra Fransa'ya dönüp bir kaç arkadaşımla birlikte "küçük" film yapmak istediÄŸimi hatırlıyorum. Gerçi Alien, olaÄŸanüstü bir maceraydı ama aynı zamanda taşıması ağır bir yüktü. Aslında, Alien teklifi geldiÄŸinde zaten Amelie üzerinde çalışmaya baÅŸlamıştım. Sahnelerle. durumlarla, karakterlerle ilgili bir çok ÅŸey kafamda oluÅŸmaya baÅŸlamıştı. Zor olan bunları birleÅŸtirecek bir nokta bulmaktı. Sonuç olarak filmin ne hakkında olacağından tam emin deÄŸilim. Alien' bitip de ülkeme döndüğüm zaman Amelie projesine bıraktığım yerden devam ettim. - Amelie'de ilginç ayrıntılar var. Adamın biri sokaklardan, çöpe atılmış vesikalık fotoÄŸrafları toplayıp koleksiyon yapıyor mesela. Betonların üzerindeki ayak izlerini topluyor. Bütün bunlar tamamen kurgusal mı yoksa sizin özyaÅŸamınızdan izler de taşıyor mu?- Her ikisi de. Filmin yapımında zor olan nokta gerçek yaÅŸam anekdotlarıyla tamamen hayal ürünü olan fikirleri biraraya getirmekti. Bunları hikayaye zorla sokmak olmazdı. Karakterlerin kiÅŸilikleriyle baÄŸdaÅŸması gerekiyordu. - Filmin ana karakterinin adı hep Amelie miydi?- Hayır, bu, filmin yapım sürecinde ortaya çıktı. Yazarken kafamda bir aktör ya da aktris olmasından hoÅŸlanırım. Bu yüzden birini arıyordum ve kendi kendime şöyle dedim: " Hey bu Dalgaları AÅŸmak'ta Emily Watson'ın canlandırdığı karakter olabilir. O tarz bir içtenlik ve kararlılık. Önce karaktere Emily adını verdik. Bu arada Emily Watson ile de görüştük, bu rolü oynamayı kabul etti. Deneme çekimleri yapıldı. Ama daha sonra kiÅŸisel nedenler yüzünden filmde yeralamayacağını söyledi. Evini altı ay gibi uzun bir süre terketmek istemiyordu. Tekrar baÅŸa döndük! Ä°sim ise Amelie oldu. Kadroyu Fransa'da aramaya baÅŸladım. - Audrey Tautou'yu nasıl buldunuz?- Bir gün bir posterin önenden geçiyordum ki bir çift kahverengi göz gördüm ve çarpıldım! Bir masumiyet ışıltısı, sıradışı bir ifade. Bu gözler Venus Beaute Institute (Venüs Güzellik Enstitüsü) filmindeki Audrey Tautou'ya aitti. Onunla bir görüşme ayarladım...Ve iÅŸte aranan Amelie bulunmuÅŸtu. - Peki ya 'yakışıklı prens' Mathieu Kassovitz.. Ona da böyle kolayca çarpıldınız mı?- Evet oldukça çabuk Fransa'da çok sayıda romatik oyuncu yok. Mathieu, sadece inanılmaz çekici ve yetenekli bir aktör deÄŸil aynı zamanda müthiÅŸ bir artısı daha vard. Kamera onu seviyor. - Amelie için 'insanı mutlu eden bir film' nitelemesini kullanıyorsunuz. Sizi insanları mutlu etmeye iten nedir?- Bunun kiÅŸisel evrimle bir iliÅŸkisi olabilir. Ä°nsan 47 yaşına geldiÄŸinde bazı ÅŸeylerle yaÅŸamayı öğreniyor. Ä°stekleri geçmiÅŸ zamanlardakinden daha farklı olabiliyor. Kayıp Çocuklar Kenti karanlık bir filmdi mesela. Bizim için ise bir peri masalı gibiydi. Ama bugün izlediÄŸimde ne kadar karanlık bir film olduÄŸunu farkediyorum. Alien'ı yönetme görevini üstlendim ki o da karanlık ve ÅŸiddet içiren bir filmdi. Yani bugüne kadar hiç pozitif film yapmamıştım. Hayatımın ve kariyerimin bu aÅŸamasında kalpleri ısıtan insana mutluluk veren bir film yapmak istedim. O yüzden Amelie'yi çektim.  Â
button