JCR: Krize izin verilmeyecek, YTL artık zayıflama sürecine giriyor
Güncelleme Tarihi:
Oluşturulma Tarihi: Ocak 29, 2008 01:00
KREDİ derecelendirme kuruluşu JCR Avrasya, ABD ve diğer gelişmiş ülkeler ülke piyasalarındaki sakinleşme sürecine yönelik çabaların umut verici olduğu görüşünde. JCR Avrasya Reyting Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Ökmen, bu konudaki görüşlerini şöyle aktardı:
Yaşanan küresel sarsıntının negatif etkileri, ilk etapta gelişmiş ekonomiler arasında paylaşılarak kalıcı bir krize dönüşmesine izin verilmeyek. Bunun işaretleri veriliyor. Piyasaların ateşi şimdilik söndürüldü. 2008’in ikinci yarısından itibaren ABD varlıklarının yeniden yatırım yapılabilir cazibeye kavuşacaktır.
Asya ülkelerinin tüketimi öncülüğünde küresel ekonomik büyümenin devam edecek. Mortgage kredi zararı olarak tahmin edilen 400 milyar dolar Asya ülkelerindeki sermaye fazlalığı sayesinde rahatlıkla atlatılabilir.
ABD’dekine benzer bir krizin Türkiye’de olma ihtimali düşük. Türkiye’de 31 milyar YTL civarında olan konut kredilerinde risk görünmüyor. Buna karşılık, faiz riskinin bankaların üzerinde olması ve bunun sigorta edileceği fon havuzlarının henüz Türkiye’de bulunmaması tehlike arz ediyor.
Küresel yatırımcılar geleneksel paradoksal nedenlerle riskten korunmak için yeniden dolara döndü. Bu gelişmen Türkiye açısından negatif sonuçlar doğurabilir. Japon Yeni de değer kazanacak.
Aşırı değerli YTL’nin zayıflama sürecine girdi. Küresel likidite bolluğunun, gelişmekte olan ve reel faizleri yüksek olan ülkelere getirdiği döviz arzı nedeniyle Türkiye’de bir taraftan cari açık artmış, bir taraftan da YTL değerlendi.
Dünya ekonomilerindeki gelişmelere ve Türkiye’deki faizlerin yüksek kalmasına bağlı küresel fonların Türkiye’ye akmaya devam etmesi halinde dahi, YTL’nin bir miktar daha değerlenebilme ihtimali olsa bile, enflasyonun düşürülmesine artık katkı yapamayacak, sadece cari açığın daha da tehlikeli boyutlara çıkmasına sebep olacaktır.
Türkiye kendisine istikrar kazandıran AB ve IMF çapalarına sırtını dönmemeli. Biraz esnek olsa dahi, IMF ile ilişkilerin kredili ya da kredisiz bir şekilde sürdürülmesi, AB ilişkilerinde kararlı olunması Türkiye’nin yararına olacaktır.
Yaşanan küresel sarsıntının negatif etkileri, ilk etapta gelişmiş ekonomiler arasında paylaşılarak kalıcı bir krize dönüşmesine izin verilmeyek. Bunun işaretleri veriliyor. Piyasaların ateşi şimdilik söndürüldü. 2008’in ikinci yarısından itibaren ABD varlıklarının yeniden yatırım yapılabilir cazibeye kavuşacaktır.
Asya ülkelerinin tüketimi öncülüğünde küresel ekonomik büyümenin devam edecek. Mortgage kredi zararı olarak tahmin edilen 400 milyar dolar Asya ülkelerindeki sermaye fazlalığı sayesinde rahatlıkla atlatılabilir.
ABD’dekine benzer bir krizin Türkiye’de olma ihtimali düşük. Türkiye’de 31 milyar YTL civarında olan konut kredilerinde risk görünmüyor. Buna karşılık, faiz riskinin bankaların üzerinde olması ve bunun sigorta edileceği fon havuzlarının henüz Türkiye’de bulunmaması tehlike arz ediyor.
Küresel yatırımcılar geleneksel paradoksal nedenlerle riskten korunmak için yeniden dolara döndü. Bu gelişmen Türkiye açısından negatif sonuçlar doğurabilir. Japon Yeni de değer kazanacak.
Aşırı değerli YTL’nin zayıflama sürecine girdi. Küresel likidite bolluğunun, gelişmekte olan ve reel faizleri yüksek olan ülkelere getirdiği döviz arzı nedeniyle Türkiye’de bir taraftan cari açık artmış, bir taraftan da YTL değerlendi.
Dünya ekonomilerindeki gelişmelere ve Türkiye’deki faizlerin yüksek kalmasına bağlı küresel fonların Türkiye’ye akmaya devam etmesi halinde dahi, YTL’nin bir miktar daha değerlenebilme ihtimali olsa bile, enflasyonun düşürülmesine artık katkı yapamayacak, sadece cari açığın daha da tehlikeli boyutlara çıkmasına sebep olacaktır.
Türkiye kendisine istikrar kazandıran AB ve IMF çapalarına sırtını dönmemeli. Biraz esnek olsa dahi, IMF ile ilişkilerin kredili ya da kredisiz bir şekilde sürdürülmesi, AB ilişkilerinde kararlı olunması Türkiye’nin yararına olacaktır.