Japonya’nın krizden çıkış reçetesini yazdı

Güncelleme Tarihi:

Japonya’nın krizden çıkış reçetesini yazdı
Oluşturulma Tarihi: Mart 19, 2011 09:06

Japonya tarihinin en büyük depreminin ardından Financial Times Başyazarı Martin Wolf, ülkenin yaşadığı zor durumdan çıkışını ve felaketin ekonomik açıdan nasıl fırsata çevrileceğini masaya yatıran bir makale kaleme aldı.

Haberin Devamı

Küresel ekonominin nabzı EKONET'te atıyor     

 

İşte Wolf’ün o makalesi:

 

"Hakkında konuşamayacağınız şeylerde sessiz kalmak daha iyidir" diyen filozof Ludwig Wittgenstein bir anlamda fikir beyan etme sınırımızı da çizmiş bulunuyor. Japonya'da, doğa olaylarının neden olduğu acı ve endişe konusunda yazmayacağım. Ancak, meydana gelenlerin hem Japonya hem dünyanın diğer kısımları için yaratacağı etkinin masaya yatırılması gerekiyor. Bu nedenle, euro bölgesinin reform konusunda attığı son adımları değerlendirme planımı da erteliyorum.

 

“Eğer bu tip trajedilere alışık olan bir medeniyetten bahsedecek olsaydık bu kesinlikle Japonya olurdu. Japonlar bununla baş edecektir. Ama asıl soru, bu trajediden daha pozitif bir şey çıkıp, çıkmayacağı. Japon politikacılar önemli bir testten geçiyor. Acaba, halkın birlik olma duygusunu devam ettirebilecekler mi? Eğer, başarırlarsa da; bunu ülkenin yaklaşık 20 yıldır yaşadığı keyifsiz dönemden çıkış için bir araç olarak kullanabilecekler mi?

 

Haberin Devamı

SİGORTACILIK DARBE YİYECEK

“Öyleyse bu ölçüde bir felaketin ekonomik sonuçları ne ölçüdedir? En basitinden, bu olayın ilk etkisi refah seviyesini zedelemek ve ekonomiye zarar vermek olacaktır. Bu aşamada görülen o ki en çok, nükleer enerjinin küresel çaptaki geleceği tartışılacak. Hem özel hem de devlet eliyle yürütülen sigortacılık faaliyetleri de ilk zararı paylaşacak olanlar arasında yer alacaktır. Daha sonra ise inşaat faaliyetleri hız kazanacak ve harcamalar artacaktır. Harcamaların artması da sonuç olarak ülkenin parasal ve mali açıdan durumunu ve cari dengesini de etkileyecektir.

 

“Nitelik açısından bunu değerlendirmek çok da zor değil. Ancak asıl zor olan nükleer kriz tehlikesinin devam ettiği süreçte nicelik açısından tahmin yapmakta yatıyor. Goldman Sachs, binalar ve üretim tesislerine gelen toplam zararın yaklaşık 198 milyar dolar olduğu tahmini yapıyor. Bu, 1995 yılında meydana gelen Kobe depreminin yarattığı hasarın neredeyse 1.6 katına denk geliyor. Eğer, Goldman'ın tahmini doğru çıkarsa bu miktar Japonya'nın gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 4'üne, ulusal servetinin de yüzde 1'inden daha az orana denk geliyor.

 

Haberin Devamı

ETKİSİ KOBE’DEN BÜYÜK OLACAK

“Bu deprem sonrasında Japon ekonomisinin yaşayacağı kayıp, kısmen elektrik sağlanmasında yaşanan aksaklıklar nedeniyle de 1995'tekine göre daha büyük olacak. Olay tamamen bu sürecin ne kadar süreceğine bağlı. Goldman, eğer süreç Nisan'ın sonuna kadar devam ederse ülkede ikinci çeyrekte görülecek küçülmeyi, üçüncü çeyrekte büyümenin takip edeceğini öngörüyor. Eğer süreç 2011 yılı boyunca devam ederse, ekonominin yıllık bazda daralması bekleniyor.

 

“Yine de depremin Japon ekonomisine etkisinin finansal kriz kadar derin olması beklenmiyor...

 

“Felaketin sigorta şirketlerine maliyetinin büyük olacağı tahmin ediliyor. İlk tahminlere göre bu etki, 10 ile 60 milyar dolar arasında olabilir. Bu tahminler depremden sonraki her gün artırılıyor. Yaşanan, şimdiye kadarki en pahalı felaket olabilir. O nedenle sigortacılar ve en nihayetinde onların arkasındaki hükümetler önemli bir sınav verecek. Bankacılık sektörü de para kaybedecek. Ancak eldeki veriler, bu kaybın baş edilemeyecek kadar büyük olmadığını gösteriyor...

 

Haberin Devamı

JAPONYA’NIN KAPASİTESİ VAR

“Japonya'nın dışından bakanlar, Tokyo hükümetinin ek harcama yapıp, yapamayacağını merak ediyor. Böyle düşünmelerin gerek yok çünkü hiç şüphe yok ki; Japonya kendisine göre çok da büyük olmayan bu bedelleri ödeme kapasitesine sahip. Japon özel sektörünün ellindeki tasarruf fazlası hem hükümetin borcunu kapatacak hem de dışarıya sermaye ihraç etmeye yetecek kadar fazla. Her şey hesaba katıldığında Japonya dünyanın en büyük borç veren ekonomisi konumunda...

 

VERGİ ARTIŞI İÇİN ALAN VAR

“Hükümetin borç yüküne aslında, Japon vatandaşlarını kendi kendilerine borç verme yolu olarak da bakılabilir. Hiç şüphe yok ki, bir noktadan sonra bu hükümetin borcu bir noktadan sonra vergi olarak vatandaşlara geri dönecek. Hali hazırda, toplanan vergilerini toplam GSYİH'nin yüzde 33'üne denk geldiği hesaba katılırsa vergi artışı için hala alan bulunuyor. Hükümetin, hızlı bir mali kriz yaşayacağı görüşü bana pek gerçekleşebilir bir senaryo gibi görünmüyor.

 

Haberin Devamı

“Diğer taraftan Merkez Bankası da likidite sağlayarak üzerine düşeni yapıyor. Japon sermayesi, yurda döndükçe yenin değerinde yükseliş görülüyor. Yapılması gereken ise yenin değerinin yükselmesine engel olmak. Uzun vadede düşüncem, yenin yükselişine hiç bir şekilde izin verilmemeli.

 

“Ayrıca hükümet, tüm halkı bir reform ve kemer sıkma programı çevresinde toplama fırsatı yakaladı... Program çerçevesinde şirketlerin tasarruflarının daha fazla kısmını halka dağıtması da bir seçenek olarak sunulmalı. Eğer bu gerçekleşirse uzun vadede bütçe açığını azaltma planı da işlerlik kazanacaktır.

 

“Bir ülkenin hep birlikte çaba göstermesi zorlu bir süreçtir. Eminim ki, Japonlar bu durumda bu azmi gösterecektir. Burada önemli olan siyasi liderlerin halkın bu azmine yakışır şekilde hareket etmesidir. Eğer bunu gerçekleştirirlerse, Japonya büyük bir krizden yeniden doğmuş olarak çıkacaktır.”

 

Haberin Devamı

* Bu yazı Financial Times'ta, "Japan can meet the earthquake test" başlığıyla yayımlanan makaleden derlenmiştir.

 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!