Japonya’da ‘Kaybeden Türkler Yılı’ olmasın

Güncelleme Tarihi:

Japonya’da ‘Kaybeden Türkler Yılı’ olmasın
Oluşturulma Tarihi: Şubat 14, 2003 00:00

JAPONYA'DA 2003 Türk Yılı fırsatı kaçıyor mu? başlıklı yazım üzerine Japonya'dan mail yağdı desem...‘‘Türk Yılı’’ faaliyetlerini yürütün resmi çevrelerden büyük bir olasılıkla bayram nedeniyle bir ses çıkmazken, Japonya'daki Türklerin büyük yarasına parmak bastığım ortaya çıktı. Gelen mail'ler öylesine içten, öylesine gerçekçi ki... Hepsine yer vermem mümkün değil....Bu yüzden aralarından seçtiğim bazılarını aktarıyorum. Niyaji Suzuki'yi önce Japon zannettim... ‘‘Kaybeden Türkler Yılı’’ başlığı da onun zaten.Kendisi Kuzey Kıbrıslı bir Türk. KKTC pasaportu tanınmadığı, TC pasaportu almak için de binbir zorlukla karşılaştığı için Japon vatandaşı olabilmek için Japon eşinin soyadını almış. Bir, iki gün önce kaybettiğimiz matematikçi Masatoshi Gündüz İkeda'nın nasıl Türk eşinin peşinden buraya gelip, ismine bir türkçe isim eklemişse o da Japonya'ya yerleşip z harfi olmadığı için Niyaji'yi benimsemiş..Yani esas adı Niyazi. Uzun yıllardan beri Japonya'da oturduğu için ülkeyi de, Japonları da iyi tanıyor. İşte bu yüzden Türkiye'nin kaçırdığı fırsatlara içi gidiyor. Mail'inde sayısız örnek var.Bir tanesi Japonya'da satılan Türk malı siyah zeytinler.Kutusu 650 Yen'e yani 5.20 dolara satılan Türk zeytinlerini Japonlara pazarlayanlar İngilizler imiş... Düşünün zeytin ve zeytinyağına ne kadar uzak bir kültürün insanları.Suzuki, ‘‘ Pazarlamayi öğrenseydik Türk üretici Japonlara zeytinleri çok daha ucuza satabilirdi’’ diyor haklı olarak.Japonya'da satılan bir tür Maraş dondurmasının adı ‘‘Turko İzdokurimu’’ yani ‘‘Türk Dondurması’’Televizyon reklamlarında sık sık gösteriliyormuş.‘‘Japonlar Türkiye'nin reklamını Türklerden fazla yapıyor’’ diyen Suzuki'ye göre Japonların bize karşı duydukları sevgi, ilgi bizim onlara ilgimizden fazla.‘‘Keşke Türkiye son yıllarda AB'ye gösterdiği ilginin onda birini Japonya'ya gösterseydi bunun ekonomimize büyük katkısı olurdu’’ diyor.Bir diğer mail 8 yıldan beri Japonya'da bir Amerikan şirketinde proje ve ürün yöneticisi olarak çalışan Mete Yazıcı'dan.‘‘Türk Yılı’’ için planlanmış faaliyetlerin elçilik tarafından tam olarak duyurulmadığını belirtiyor.Yazıcı'nın kendi izlenimlerine göre, Türkiye özellikle turizm alanında Japonya'da son yıllarda moda bir ülke.Televizyonda her hafta ya da iki hafta bir Türkiye ile ilgili bir program yayınlanıyormuş. İRAN SİNEMASI DAHA ÇOK TANINIYORİki önemli şeye dikkat çekiyor Yazıcı. Türk mutfağı ve Türk sineması gerektiği gibi tanınmıyor.İran sineması bile daha iyi bilinirken, yemek kültürümüzün kebap ve baklavadan ibaret olduğu sanılıyor. (Bu yanlış inanç Avrupa'nın pek çok ülkesinde mevcut).Japonya'da genetik okuyan Hikmet Çetin aynı zamanda Türk Orta Asya Kültür Derneği'nde türkçe öğretmenliği yapıyor. Oturduğu Aichi şehrinde 3 binden fazla gurbetçi varmış.‘‘Kültür faaliyetleri için biçilmiş kaftan ama kültür derneği olarak planladığımız faaliyetlere , mesela Mehter takımınını Japonya'nın en geniş caddesinde yürütmek gibi, gerekli desteği sağlayamıyoruz’’ diye yazmış. ‘‘Türk Yılı gibi bir fırsat iyi kullanılsaydı Türkiye'ye gelen turist sayısı üçe katlanırdı’’ diye ilave etmiş.Yine Japonya'dan yazan başka bir okurum, İtalya Yılı, Fransa Yılı'nin yanında Türk Yılı'nın çok zayıf kalacağından ötürü biraz üzgün, biraz öfkeli...‘‘Bilenler Türkler yine işi yüzlerine gözlerine bulaştırdı diyecek. Sıradan Japonlar Türk Yılı mı. O da ne diyecekler.’’Aynı okurum Japonya'da yıllık bütçeye girmeyen hiçbir şeye için kaynak ayrılmadığını, bu yüzden Japonların sponsorluğu için artık çok geç kalındığını söylüyor. ‘‘Türk Yılı'nın ne bir katalogu, ne bir web sitesi var. 17 Şubat günü gala gecesi ve açılış töreni yapılacak Türk Yılı'nı tanıtmak için 11 Kasım 2002 tarihinde Tokyo'da yaptığımız seminer için dia bile elde edememiştik’’ diyor.Bir dianın bile bulunamaması ne kadar vahim! Yine Tokyo'dan yazan Yeşim Derviş Fadıllıoğlu'na göre, Türkiye'den fazla bir destek gelmemesine rağmen elçilik görevlileri ve Japonya'dan yaşayan Türkler her türlü çabayı göstermiş. Geçen yazımda ‘‘keşke bu kez şeytanın bacağını kırsak’’ demiştim. Ama Japonya'dan gelen mail'lerden sonra büyük bir fırsatın heba olduğu ortada.Hiç olmazsa bin nazar boncuğu, bin Türk bayrağı projesine sahip çıkınJAPONYA'DAN yazanlar umutsuz görünüyor.Türkiye'den yazanlarda bazı umut kırıntıları kalmış gibi...İstanbul'dan mail gönderen Caner Gürellier arkeolog ve Japonca tur rehberi.Belli ki mail'ine yazdığı şeylere yürekten inanıyor.THY'nin 1993 yılı Tokyo'ya, 1997 yılında ise Osaka başlattığı seferlerden sonra Japonya'dan gelen turist sayısında her yıl artış olduğuna dikkat çekiyor.Artıyor ama her yıl yurtdışına çıkan 15 milyon Japon turistten Türkiye'nin payına düşen ancak binde 8.Ganer Gürellier ‘‘2003 Türk Yılı’’ için gönüllü bir turizm elçisi olarak bir proje geliştirmiş: ‘‘Güneş İmparatorluğuna güneyden kuzeye bin nazar boncuğu, bin Türk bayrağı.’’Bakın projesini nasıl anlatıyor.‘‘ Japonya'yı güneyden kuzeye bisikletle katedip, yanımdaki bin Türk bayrağı ve bin nazar boncuğu güzergah boyunca dağıtacağım. Onlara kendi dillerinde Türkiye'yi, Türk insanını, mutfağımızı, geleneklerimizi anlatacağım.’’Zaten Türk geleneklerine yakın olan Japonların, tarihe, çoğrafyaya, folklora duydukları ilgi nedeniyle kendisini can kulağıyla dinleyeceklerinden emin.‘‘Türk Yılı’’ için hala birşeyler yapılabileceğine inanan Caner Gürellier'in projesi için gerekli parayı hesaplamış. Mail'inde ayrıntılı dökümü var: 6 bin dolar.Japonlarla iş yapan bir Türk şirketinin kolaylıkla verebileceği bir para bu.İlgilenen olabilir umuduyla Caner Gürellier'ın telefonlarını veriyorum.212 216 36 31 ve 0533 440 35 55Ayrıca referans olarak Türkiye Turist Rehberleri Birliği Başkanı Şerif Yenen'in numarasını vermiş: 212 292 05 20Kendisi Transbalkan Turizm ve Seyahat Acentasına bağlı çalışıyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!