Güncelleme Tarihi:
300 yıl önce tarihe karışan İznik Çiniciliği vakıf sayesinde canlandı.
AŞKAABAT CAMİİ'NDE
İznik Eğitim ve Öğretim Vakfı'nın ürettiği çiniler, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nı, Türkiye Ekonomi Bankası Merkez Binası'nı, Adana Sabancı Merkez Camii'ni süslüyor. Aşağıda görülen çini ise şimdi Türkmenistan Aşkaabat Türkiye Camii'nde. Vakfın Kuruçeşme'deki yönetim binasında yer alan showroom'da İznik çinilerini yakından inceleme ve satın alma olanağı var.
HİÇ BELGE YOK
Bundan yaklaşık 300 yıl önce tarihe karışan İznik Çiniciliği, 1993 yılında kurulan İznik Eğitim ve Öğretim Vakfı ile birlikte yeniden gün ışığına çıktı. İznik Çinileri'nin üretim teknolojisine ilişkin geriye en ufak bir belge kalmadığı için Vakıf, ancak uzun süren bir araştırma döneminden sonra üretime geçebildi. Eski yöntemlerle ve orijinaline uygun olarak tamamı elle üretilen çinilerin yapımı için 30 kişilik bir ekip çalışıyor.
METROPOLLERİN ORTASINDA
İznik, 1331 yılında Osmanlı tarafından fethedildikten hemen sonra önemli bir eğitim-öğretim merkezi oldu, ‘‘ulema kenti’’ unvanını aldı. İstanbul, Bursa, İzmit gibi üç büyük metropole yakınlığı ile İznik, ideal bir üniversite/kültür merkezi adayı olarak görülüyor.
İZNİK'E YERLEŞTİLER
İznik Çinileri, kimi alaylı, kimi okullu sanatçı, usta ve çıraklar tarafından yapılıyor. Ağırlıklı olarak vakfın İznik'teki birimlerinde çalışan bu insanlar, kendilerini bir sanatın yeniden doğuşunun heyecanına o kadar kaptırmışlar ki, İstanbul'daki evlerini bırakıp İznik'e yerleşmişler.
NUH’UN GEMİSİ
İznik Çinisi deyince akla gelen klasik desenler vardır. Vakıf işte bu desenlerin dışında da üretim yapıyor. Bunlardan bir tanesi Nuh'un Gemisi'ni anlatan minyatür. İznik Çinisi üzerine işlenmiş Manhattan minyatürü, Manhattan Belediyesi tarafından satın alınmış bile. Minyatürler, minyatür ustası Mimar Nusret Çolpan'ın elinden çıkıyor.
HEDEF ÜNİVERSİTE
İznik Vakfı üç bölümden oluşuyor: İstanbul'da bulunan İznik Eğitim ve Öğretim Vakfı, İznik'te bulunan İznik Çini Seramik Araştırma Merkezi ve İznik Çini İşletmesi. İznik Çinileri'nin, orijinaline uygun biçimde üretildiği ve pazarlandığı vakfın nihai amacı, İznik Üniversitesi'ni kurmak ve Güzel Sanatlar bölümüyle İznik Çini sanatına katkıda bulunmak. Vakıf Başkanı, İstanbul Üniversitesi'nde Ekonomi Profesörü olan Dr. Işıl Akbaygil.
İznik Çinisi'nin yeniden doğuşu
İnsanı ne heyecanlandırır? Bazen güzel bir kadın/erkek, açsa leziz bir yemek, yeni doğmuş bir bebek... Ya da 300 yıl toprağın altında kaldıktan sonra gün ışığına, renklerinden hiç birşey kaybetmemiş olarak çıkan bir İznik Çinisi... İznik Eğitim ve Öğretim Vakfı, 1993 yılında işte bu heyecanla kuruldu. Vakfın kuruluş fikri ise daha eskiye dayanıyor.
1989 yılı ‘‘İznik Yılı’’ ilan edilmişti. Bu sayede İznik Çinileri yeniden gündeme geldi. Prof. Dr. Işıl Akbaygil'in girişimi ve Türk Ekonomi Bankası'nın desteği ile gerçekleştirilen etkinlikler arasında bir sempozyum, dünyanın çeşitli ülkelerinden ender İznik Çini ve seramiklerinin oluşturduğu bir sergi ve iki kitap da vardı. İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Oktay Aslanapa ve Prof. Ara Altun'un imzalarını taşıyan ‘‘2. Dönem İznik Çini Fırınları Kazısı’’ bu etkinliklerin bilimsel temelini oluşturdu.
İznik Çini ürünleri, 15. ve 16. yüzyıllarda Osmanlı Türk Medeniyet ve Sanatı'nın zirvelerinden biriydi. Bu çinilerin, camilerimizde, saraylarımızda, Türk ve dünya müzelerinde mevcut örnekleri hala hayranlıkla izleniyor. Ancak bu üretim çeşitli sebeplerle, 17. yüzyıldan itibaren geride üretimleriyle ilgili bilgi ve belge bırakılmadan yok oldu. İznik Çinileri'nin tekrar üretilmesi için kurulan Vakfın Başkanı Işıl Akbaygil, çıktıkları yolu meşakkatli bir yol olarak tanımlıyor: ‘‘İstanbul ve Mimar Sinan Üniversiteleri ve TÜBİTAK'ın yanısıra yabancı uzmanlarla da çalışarak üretim formüllerini araştırdık. Üretime geçtikten sonra bir buçuk yıl boyunca yaptığımız her çiniyi atmak zorunda kaldık. Deneme yanılma yoluyla, el yordamıyla ve İznik Çinileri'ne olan tutkumuz sayesinde vakfı bugüne getirebildik.’’
Çinilerin özellikleri
İznik Çinileri’nin gizem ve hayranlık uyandırmalarının bir çok sebebi var:
Bu çinilerin üretimlerine 300 yıl ara verilmiş ve teknolojilerine ilişkin en küçük bir belge bulunamamış.
Temiz beyaz astarları, sert sırları, sıraltı tekniğindeki bezemeleri ile başarılması çok güç bir seramik tekniği söz konusu.
Çini plaka ve evanilerde kullanılan bazı renkler, özellikle de mercan kırmızısı, elde edilmesi ve uygulanışı son derece güç karışımlar. Bu konuda yerli ve yabancı uzmanların araştırmaları yıllardır devam ediyor.
Seramik doku bütünlüğüne ters düşmesine karşın, çini plakaların hamurlarının içindeki gözenek ve porların bir ağ oluşturması, sıcak-soğuk ve don olaylarında hem bu plakaların genleşme ve büzülmesini (dilatasyon), hem de tatbik edildikleri duvarların solumasını sağlıyor.
Çiniler, form tasarımı açısından diğer mimari elemanlarla, evaniler olarak da sofra ve mutfak fonksiyonlarıyla bütünleşiyor.
Kullanılan renkler yarı değerli taşların renklerinden etkilenmiş. Örneğin; mercanın kırmızısı, malakitin veya firuzenin yeşili, lapis lazuninin koyu mavisi gibi.
Astardaki beyazlık ara madde kullanılmadan, özellikle mineral olarak elde edilen bir beyazlık.
Sırların hafif matlığı gözleri yormayan, ışığı çok yansıtmayan bir özelliğe sahip.
Çini ve evanilerin desen tasarımları allegorik ve sembolik değerler yanında Türkiye'nin flora ve faunasını yansıtıyor.
Çinilerdeki geometrik örgülü düzenlemeler ise gökyüzü, yani semavi kurallarla fert arasındaki ilişkinin, yani kozmolojik düşüncenin yansıması.
Mimari yapılarda çini bezemeler diğer özelliklerle bütünleşmiş olarak, ancak aşırılıktan uzak, çok güzel ama mütevazi ölçülerde tutulmuş.