Güncelleme Tarihi:
İşte İzmirli CMS Jant bu firmalardan bir tanesi. Bundan 24 yıl önce bir aile şirketi olarak yola çıkan CMS, aynı şekilde devam ediyor. Ancak şimdi önemli bir farkı var. Türkiye'de aliminyum alaşımlı jant pazarının açık ara lideri olan CMS, Avrupa'da da söz sahibi. En büyük dört üretici arasında yer alıyor. İzmirli CMS'nin iki fabrikasında üretilen jantları, Renault'tan Volkswagen'e, Audi'den Bentley'e kadar birçok aracın lastiklerini süslüyor.
Türkiye'deki krizlerden bıkıp bundan 10 yıl önce rotasını ihracata çeviren şirket, şimdi üretiminin yüzde 85'ini yurtdışına satar hale gelmiş. Şirketin bu büyüyen performansı yabancıların da dikkatinden kaçmıyor. Birçok yabancı şirket ortaklık ve hisse satın almak için sıraya girmiş durumda. CMS de bu ortaklıklar için kapıyı açık tutuyor.
CMS'nin potansiyeli son dönemde bir üretim bölgesi kurmaya çalışan Fas'ın da dikkatini çekmiÅŸ. Fas, CMS'nin bir müşterisi aracılığı ile neredeyse kırmızı halı sererek CMS'yi üretim yapması için ülkeye davet etmiÅŸ. Vergi yok, arazi payı yok, işçilik ucuz... Hem de fabrika için belirlenen alan Ä°spanya'ya sadece 15 deniz mili uzaklığında. Minimum maliyetle üret, Ä°spanya'dan da tüm Avrupa'ya sat. 'Yeter ki gel' diyor Fas Krallığı... Â
Peki CMS gidecek mi? Teklif belli ki çok cazip ama şimdilik bir karar verilmemiş. CMS Yönetim Kurulu Başkanı Berat Ösen 'teklifi inceliyoruz' diyor.
Eren GÃœLER YAZIYOR |
CMS Jant Yönetim Kurulu Başkanı Berat Ösen ile hem sektörü hem de şirketi konuştuk...
TÃœRKÄ°YE'DE ÃœRETÄ°P AVRUPA'YA SATIYOR
- Kaç yıldır sektördesiniz?
Sektörde 24 yıldır faaliyet gösteriyoruz. Kurucu başkanımız Tonguç Ösen, benim babam. Aynı zamanda aliminyum jant konusunda Türkiye'nin ilk üreticisiyiz ve Türkiye'de açık ara öndeyiz.
- Kapasiteniz ne kadar?
Yıllık kapasitemiz 4.5 milyon adet. Üretimi İzmir'de Çiğli ve Pınarbaşı olmak üzere iki fabrikada yapıyoruz.
- Kaç kişi çalışıyor?
İki fabrikada yaklaşık 1200 kişi çalışıyor.
- Ne kadar ciro yaptınız 2007'de?
2007'de 180 milyon euro ciro yaptık. Bu yılki ciro hedefi ise 192 milyon euro. Bu sene çok cesur değiliz çünkü global ekonomik krizin Avrupa'ya yansıması ve Türkiye'deki ekonomik ve politik gerginliklerin nereye gideceğini çok fazla kestiremiyoruz.
Â
- İhracatın payı ne kadar?
" Biz 1997'den itibren ihracata başladık ve yüzde 80'lere sadece 10 yıl içerisinde geldik. " |
Fransa ve Almanya başabaş gidiyor genelde. Sonra İtalya ve İngiltere geliyor. Bizim ana pazarımız Avrupa. Ayrıca Romanya ve Çek Cumhuriyeti gibi Doğu Bloku Avrupası'nda da pazar paylarımız var. Rusya'da da faaliyet gösteriyoruz. Japonya'ya da ihracata başladık ama henüz çok ufak.
- Başka pazarlara da açılmayı düşünüyor musunuz?
Â
Biz Avrupa'ya satışlarımızı artırmaya çalışırken, bunu yanında büyüyen pazarlara karşı da çok ilgiliyiz. Bununların başında da Rusya geliyor. Rusya'da bizim küçük orta çapta faaliyet gösteren bir dağıtım ağımız var. Bir de orada koordinasyon ofisi gibi çalışan küçük bir ofisimiz var.
Bizim hedefimiz Rusya'daki satışlarımız artırmak. Yabancı firmalardan da ortak yatırım yapalım şeklinde teklifler geliyor. Çünkü bizim know how'ımız bizden çok daha büyük firmalarla rekabet edebilir hale geldi.
KENDÄ° TEKNOLOJÄ°SÄ°NÄ° KENDÄ°SÄ° OLUÅžTURDU
Â
" Gururla söyleyebilirm ki, CMS kuruluşundan bu yana teknoloji transferi yapmadan kendi kendi teknolojisini kendisi oluşturdu. " |
Geçen sene Ar-Ge'ye 3.5 milyon euro yatırım yaptık. Otomotiv üreticilerine direk malzeme sağlayan bir firma olarak, otomotiv üreticilerin uyguladıkları bazı regülasyonlar var. Özellikle çevre bilinci Avrupa'da çok yüksek. Ona uygun standartları gerçekleştirmek zorundasınız. Avrupalı üreticiler senin çevre bilinci ile ilgili olarak aldığın tedbirlere çok dikkat ediyor. Ne kadar atık üretiyorsun, ne yapıyorsun... Hepsini inceliyorlar. Biz çevre ile ilgili yatırımlarımızın çoğunu tamamladık.
-Yeni teknoloji geliÅŸtirecek misiniz?
Yeni teknolojilerle ilgili 2002'den beri üzerinde çalıştığımız bir yenilik var. Yine jant üretimi ile ilgili bir teknoloji bu. Onun üzerine çok eğiliyoruz, önemli bir kaynak ayırdık. dünyada henüz çok az uygulayıcısı var. Avrupa'da sadece iki üretici uygulayabiliyor.
- Teknolojiyi ihraç ediyor musunuz?
Â
Birtakım talepler geliyor. 'Gelin ortak yatırım yapalım, sizin teknolojiniz var bizim pazarımız var, bunları birleştirelim' diyorlar.
ORTAKLIK TEKLÄ°FÄ° YAÄžIYOR
Â
-Kimlerden teklif geliyor?
Şu ana kadar bize çok teklif geldi ama uyuşamadık.
- Yeni ortaklık mı hisse mi istiyorlar?
İkisi de. Bazıları ortak yeni yatırım yapma teklifleri ile geliyor, bazıları da hisselerimizi satın almak istiyor.
Â
-Sizin bakış açınız nedir?
Åž
" Önümüzdeki dönem borsaya gelebiliriz. Ayrıca stratejik ortaklıklar da yapabiliriz. " |
Bizim ortaklarımız hep sanayi kültürünün içinden gelmişler. Mesela kurucu başkan olan ve 3 yıl önce vefat eden babam 55 yıl önce bu sektöre girmiş. Böyle bir saik var. Halka arzın akabinde stratejik ortaklık, yeni bir yatırım, yeni bir teknoloji ve kapasite artırımı gibi birtrakım senaryolar üzerinde çalışıyoruz. Çünkü şirket değeri artık önemli bir noktaya geldi.
Â
Önümüzdeki dönem borsaya gelebiliriz. Ayrıca stratejik ortaklıklar da yapabiliriz. Zaten altyapı olarak herşeyimiz hazır.
- Çoğunluk hisseyi satar mısınız?
Yok hayır. Çoğunluk hisseyi satmayı düşünmüyoruz.
- Peki siz başka bir şirketi almayı veya ortaklık yapmayı düşünüyor musunuz?
Â
Otomotiv sanayinde bugün rekabet etmek için ortaklıklar, proje bazlı ortaklıklar ve hisse satın almalar gündeme geliyor. Mesela Toyota ve PSA ortak olarak Rusya'da motor üretiyor. Gerek Toyota gerekse de PSA kasasında bir bakacaksınız aynı motor var. İşte bu tip iş yapış şekilleri, yani proje bazlı ortaklıklar çok doğal bizim sektörde. Mesela biz ağır vasıta için ürettiğimiz jantlarımızın testlerini İtalya'da bir jant üreticisinin laboratuarlarına yaptırdık. Buna bir ortak proje ve Ar-ge çalışması diyebilirsiniz. Bu tip çalışma şekilleri yaşanıyor. Biz de açığız. Ama bir şirket satın alması derseniz çok stratejik konular.
FAS'TAN TEKLÄ°F VAR
Â
"Geçenlerde bir müşterimiz aracılığı ile bize Fas'tan bir teklif geldi. Gelin burada yatırım yapın, jant fabrikası kurun dediler. 6 yıl boyunca da hiç vergi almayacaklar, araziyi de çok düşük bir fiyatla 20 yıl boyunca kiralayacaklar. Enerji desteği de sağlayacaklar.
Â
Fabrika için gösterdikleri yer Tanca diye bir bölge ve İspanya'ya sadece 15 deniz mili uzaklığında. Fas bize 'burada üretin ve bütün kıta Avrupası'na buradan satın' diyor. Çılgın bir teklif...
Â
Orası sonuçta bir krallık ama kral oturmuş ve koymuş kafasına. 'Ben 10 sene sonra ne yapacağım?' diyor. 'Benim buraya birşeyler çekmem lazım' diyor ve bir çaba gösteriyor. Ben Türkiye bunu kıyas alsın demiyorum ama bunun gibi örnekleri dikkate alsın. Bir teşvik veriyorsun ama bu ne fayda sağlayacak diye bakmak lazım. Misal, "geçen sene 1 teşvik verdim bu sene ikiye çektim" demiş ama kendi alanında rekabet eden komşu ülkelerin konu ile uygulamalarına bakmamış ki...
Yabancı yatırımcıyı çekmek için diğer ülkelerle kıyas yapılması lazım. Mesela Romanya ne tür avantajlar sağlıyor, Bulgaristan'daki teşvikler neler, Rusya neler yapıyor? İşte bunlara dikkat edilmeli...
Â
- Peki ne dediniz Fas'tan gelen bu teklife?
Ãœzerinde bir fizibilite çalışması yapacağız ve göreceÄŸiz ne çıkacağını. Henüz çok taze bir teklif. Aslında bizim odaklandığımız nokta otomotiv üretiminin ağırlıklı olduÄŸu coÄŸrafyalara yönelmek. Fas'ta üretim filan yok ama Avrupa'ya çok yakın. Otomotivi gemiye bindirin yarım saatte Ä°spanya'da. Oradan da karayolu ile tüm Avrupa'ya dağıtabilirsin.Â
-Sizde iç pazarın payı niye bu kadar düşük?
Kapasitemiz sınırlı. Ful kapasite çalışıyoruz ama içeriye yetmiyor. Kapasitemizi geliştirdiğimiz takdirde Türkiye pazarına yeniden ağırlık vereceğiz. Zaten ihracata yönelmeden önce içerideki pazar payımız yüzde 80'di.
- Neden ihracat yöneldiniz?
" Çelik jant diye bir tabir yok. Çelik jant denilen, aliminyum alaşımlı, yani bizim ürettiğimiz jantlar. " |
- Peki içeride iyi bir potansiyel var mı?
Â
Kesinlikle var. Biz iç pazar talebini maalesef yeterince karşılayamıyoruz.
Bir de şöyle bir durum var. Türkiye otomotiv sanayinin buradaki büyümeyi kaydeden projelerinin başında ticari araçlar geliyor. Bunlar otomotiv sanayini ateşlemiş, çok başarılı projeler. Ama o projelerde araçlar saç jant kullanıyor. Daha ucuz ve daha basit bir teknoloji olduğu için genelde onlar tercih ediliyor.
ÇELİK JANT DİYE BİRŞEY YOK
-Halbuki siz çelik jant üretiyorsunuz...
Â
- Alüminyum jantlarla saç jantlar arasındaki farklar neler?
Birincisi alüminyum jantın ömrü 30-35 yıldır, saç jantın ise ömrü çok daha kısadır. Saç jant kırılır, aliminyum jant kırılmaz.
Â
İkincisi alüminyum jant çok daha güvenlidir. Burada en önemli husus hafiflik. Aracın tonajına göre tekerlek üzerindeki baskıyı 3'e 2'ye varan oranlarda hafifletiyor. Tekerlek yükleri hafiflediği için de yol tutma kabiliyeti artıyor.
Üçüncüsü hafiflediği için yakıt ekonomisine fayda sağlıyor. Araç başına 10-12 kg ağırlık avantajı sağlıyor. Bugün günümüzde gramların kıyaslandığı bir otomotiv sektörünü konuşuyoruz. Son 4 yıldır üreticiler ve yan sanayiciler kiloların değil gramların hesabını yaptırıyorlar bize. 12 kiloluk jantı 10 kilograma, 9 kilograma çekmemiz için hedef veriyorlar. Biz de oturuyoruz, aynı mukavemette, aynı dayanıkılıkta, aynı kalitedeki ürünü daha hafif üretmeye çalışıyoruz.
Â
Dördüncüsü alüminyumun alaşımından kaynaklanan bir özelliği de var. Isı alışverişini çok daha hızlı yapıyor. Sürtünmeden doğan ısınmayı üzerinde tutmuyor, çok daha çabuk soğutuyor. Böylece araçların fren kabiliyeti de artıyor.
Â
Son olarak da estetik ve dizayn. Saç jantlarda yapabilecekleriniz çok sınırlı. Alüminyum jantlarda ise çok farklı alternatileriniz var ve çeşitli varyasyonlar yaratabilirsiniz.
TÃœRKÄ°YE'YE OTOMOTÄ°V STRATEJÄ°SÄ° GEREKÄ°YOR
Â
" Otomotiv yatırımlarını çekmek için öncelikle bir otomotiv stratejisi geliştirilmesi gerekiyor. " |
Ancak burada önemli bir konu var. Otomotiv yatırımlarını çekmek için öncelikle bir otomotiv stratejisi geliştirilmesi gerekiyor. Bence çok önemli bir konu.
Türkiye'nin geçmişine bakarsanız, inşaat, tarım, tekstil, turizm gibi sektörler şöyle bir parladı, ondan sonra ilgili dönem hükümetleri şöyle strateji yapacağız, böyle birşey yapacağız' filan dediler ama bir sonuç çıkmadı. Türkiye'de son 5-6 yıldır bu strateji hükümetin gündeminde. Kötü bir örnek vereceğim, tarım stratejisi 20 yıldır hükümetlerin gündeminde. Ama biz bugün buğday ithal eder hale geldik.
Â
İsterseniz Ford gelsin, isterseniz Mercedes gelsin. Onlar geliriz derler ve gelirler, çünkü zaten dünyanın heryerine gidiyorlar. Önemli olan geldikleri zaman ne ile karşışacakları. Daha doğrusu bizim onları getirtebiliyor olmamız. Burada da Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok, yapılması gerekenler belli. 5-6 yıldır bir otomotiv stratejisi yazılmadı. Benim kaygım bu. Yoksa gelirler...
Hangi sektörü ana rekabet gücü olarak seçtiysen onun üzerine bütün kaynaklarını koyup bir strateji yaparsın. Bunun yapmadığın zaman, diyoruz ki, Hyundai gitti... Hayır, biz kaçırdık. Bizim sektör seçip ona göre strateji geliştirmemiz lazım. Her sektörde çok güçlü olamayız.
Bu stratejinin orta vadede çıkabileceği kanatindeyim. Çünkü çok büyük bir potansiyel var. Yeter ki birazcık elinden tutun, o kadar çok potansiyel yaratabilecek şirket ve konuya hakim insan var ki... Küçük veya orta ölçek önemli değil, potansiyel çok yüksek...
Â
- Emtia fiyatlarındaki yükseliş sizi nasıl etkiliyor?
Â
Demir çelik borsa malı deÄŸil, serbest piyasaya baÄŸlı. Zaten Arcelor ile Mittal birleÅŸtiÄŸinden beri demir çelik fiyatlarının, patlayan enerjiyi göz önüne alırsanız, bu kadar çok çıkması sürpriz deÄŸil. Kötü mü derseniz, evet kötü. Ama sürpriz deÄŸil.Â
Â
" Ben ekonominin bugün geldiği ortamın çok parlak olduğunu düşünmüyorum. " |
Ben ekonominin bugün geldiği ortamın çok parlak olduğunu düşünmüyorum. Maalesef düşünmüyorum. İç piyasadaki bu daralmaya, esnafın kepenk kapatmaya başlamasına rağmen herhangi bir tedbir alınmıyor olması da cabası.
Â
Hatalarımızdan öğrenmemiz lazım. Biz işletme biliminde şuna dikkat ederiz: Hata yapın. Hata yapmak demek risk almak demektir, girişimcilik demektir. İşletme bilimi bu girişimi teşvik eder. Ama hatayı tekrar etmeyin. Ederseniz problem var demektir.
Â
Türkiye çok çok büyük bir potansiyeli olan ülke. Hak ettiğimiz nokta bunun çok ötesinde. Ama bazı şeyleri görünce yıkılıyorsunuz. 'Yeter artık' diyorsunuz. Üstelik yapılan hatalardan fazla birşey de öğrenmiyoruz. Devamlı patinaj çekiyoruz. Patinaj çeke çeke lastikler erir gider yok olur... Fazla patinaj iyi değildir...