İzmir'den yabancı devlere rakip ulusal tedarik zinciri doğuyor

Güncelleme Tarihi:

İzmirden yabancı devlere rakip ulusal tedarik zinciri doğuyor
OluÅŸturulma Tarihi: Haziran 11, 2007 11:00

CHP'den dördüncü sırada adayı olan İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Mehmet Ali Susam, seçilirse ilk iş hipermarket yasasını gündeme getirecek. Haksız rekabet yarattığını söylediği hipermarketlere karşı bir grup esnafla kurduğu Besaş ise ulusal bir tedarik zinciri olma yolunda. Tempo mağazaları Diyarbakır, Adana ve İstanbul'da açılıyor.

Haberin Devamı

Liderlik, kalite, inovasyon, mükemmellik, teknoloji, müşteri hizmeti ve prestij. Küreselleşme rüzgarlarının estiği bugünlerde tüm dünya ekonomilerini değişime zorlayan bu kelimeler artık İzmirli esnafın da gündeminde. Çünkü bu kriterlere göre yapılan 93 ülkenin katıldığı Uluslararası Kalite Zirvesi'nde altın ödüle layık görüldüler. 200 bine yakın esnafın üye olduğu İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği adına bu ödülü de Başkan Mehmet Ali Susam ABD'de geçen hafta aldı. Ödül dünyadaki küreselleşme rüzgarıyla yaşanan değişimin artık Türk esnafına kadar ulaştığının açık bir göstergesi aslında.

Mehmet Ali Susam, meslektaşlarına bu değişimi anlatmayı görev edinmiş bir başkan. 22 Temmuz seçimlerinde ise esnafı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde temsil etmeye hazırlanıyor. CHP'den dördüncü sırada aday gösterilen Susam, partisi iktidar olursa kurulacak olan KOBİ ve Esnaf Bakanlığı'nın da en kuvvetli bakan adayı.

Haberin Devamı

Hipermarketlere karşı küçük işletmelerin rekabet gücünü arttırmak amacıyla bir grup arkadaşıyla kurduğu tedarik zinciri Besaş'la yeni bir çığır açan, tekel bayileriyle kurdukları TÜSTAB'la Tekel alkollü içkiler özelleştirmesini alan Susam, şimdi ulusal bir tedarik zinciri yaratıyor. Toptan satış yapan Tempo mağazalarının sayısı dörde çıkıyor. Susam, bakan olursa ise ilk yapacağı iş hipermarket yasasını çıkarmak olacak. O hipermarketlere karşı değil ama haksız rekabetin önleneceği adil bir sistem istiyor. Susam'la değişimi konuştuk...

Dünyada bir küreselleşme rüzgarı yaşanıyor ve ekonomi ciddi bir değişim geçiriyor. Esnaf ve sanatkar açısından neler oluyor? Nasıl bir değişim var?

Türkiye'de tanımlar yeniden gözden geçirilmek zorunda. Küçük ve orta ölçekli işletme (KOBİ) tanımının değişmesi gerekiyor. KOBİ tanımı sanayi dönemi tanımları içinde kaldı. Bugünkü sistem de bu nedenle sadece sanayi işlevinde olan insanların desteklenebileceği bir sistem haline geldi. Aslında artık dünyada bilgi çağı yaşanıyor. Üretim teknolojiler sayesinde kolay, önemli olan pazarlama. İşyerinde bir bilgisayarla dünya pazarlarını izleyip iş yapan kişi de girişimcidir. Desteklenmek zorundadır. Bu nedenle tanım yeniden belirlenmeli.

Haberin Devamı

KOBİ ile esnaf kavramlarının örtüştüğünü mü düşünüyorsunuz?

Elbette... Yeni dönemde bu iki tanımın birbiriyle örtüştüğüne inanıyoruz. Büyük oranda esnafa ve topluma mesaj veriyoruz. Esnafa siz kendinizi bu kavram içerisinde görün ve deÄŸiÅŸimi gerçekleÅŸtirin, diyoruz. KOBÄ° sahibi bir giriÅŸimcidir ve bu çerçevede biz de KOBÄ°'yiz. KOBÄ°, eÄŸitimde ileri gitmiÅŸ yaptığı iÅŸin en mükemmelini yapmaya çalışırken, dünyada geliÅŸen bilgi teknolojilerinden de yararlanarak iÅŸletmelerini dönüştüren ÅŸirketlerdir. Biz buna ahilik geçmiÅŸimizi de katıyoruz. Ahilik kültüründen gelen iyi ahlaka, tüketici haklarına dayalı bir anlayışı yerleÅŸtirip müşteri memnuniyetini öne çıkaran bir anlayışla iÅŸ yapılması gerektiÄŸini anlatıyoruz.Â
Esnaf bu değişimi algılıyor mu?

Haberin Devamı

Türkiye'de esnaf yüksek enflasyon döneminde ticaret yapmaya alıştı. Bunun rantını, onun rahatlığını yaşadı. Ama artık yüksek enflasyondan, düşük enflasyon dönemine geçiliyor. Stok yapmak enflasyon dönemlerinde kazançtı. Olay artık çok farklı. Stok bir maliyet ve yönetmek gerekiyor. Bu değişimi esnafın doğru algılayıp değerlendirmesi gerekiyor. Algılıyor ve zorunda zaten.

İki kavram arasındaki fark destekler açısından nasıl bir sorun yaratıyor?

Küçük ve orta ölçekli işletmeleri destekleyen kurum KOSGEB. Bu kurum destek verirken veri tabanı oluşturdu. Bu veri tabanına girebilmek ise getirilen stantardlara bakıldığında esnafın girmesi neredeyse imkansız. Girebilecek işletme sayısı çok az. Büyük engeller var. Böyle bir yapıda bu kadar zorluk varken bunun yeniden tanımlanması gerekir. Kapsam üretimle sınırlı olmayan, ama üretimi de içinde barındıran, bilgi çağını dikkate alan bir şekilde genişletilmelidir. Biz bu nedenle iki yıldır KOBİ Fuarı yapıyoruz, Fuar ne üzerine? Bilgi alışverişi üzerine. Lojistik destek sağlayanlar, bilgi sağlayan firmalar, bankalar katılıyor.

Haberin Devamı

Esnafın ciddi sorunlarından biri de hipermarket yasası. Bu yasanın çıkarılması için mücadele veriyorsunuz. Ne aşamada?

Türkiye'de haksız bir rekabet yaÅŸanıyor. Küçük ÅŸirketlerin ciddi bir sıkıntısı var. Bugün hipermarketler sermayelerinden gelen güçle bankalarla özel anlaÅŸmalar yapabiliyor, ekmeÄŸi bile 12 taksitle verebiliyorlar. Kentin en iÅŸlek yerlerine hiçbir kural tanımadan maÄŸaza açabiliyorlar. Ä°stedikleri yerlere servis koyup araba taşımacılığı yapabiliyorlar. Bir Avrupa ülkesinde bunu yapamazsınız. O zaman buna bir düzenleme gerekiyor. Biz de bunu istedik. Sanayi Bakanı Ali CoÅŸkun sıkıntıyı gördü ama BaÅŸbakan ikna olmadım, dedi.Â

Küreselleşmeye siz de dikkat çekiyorsunuz. Organize perakende dünyanın bir gerçeği. Yapılması gereken düzenlemenin kapsamı ne? Hükümet acaba büyük yatırımlarla gelen bu zincirleri ürkütmekten mi korkuyor?

Haberin Devamı

Konuda öncelikle niyet önemli. Ben el atacağım çözeceğim demek, önemli. Tabii ki onlar da bir gerçektir, ticari hayatın objektif bir gerçeği. Hatta piyasanın kendini düzenlemesi ve tüketicinin kazançlı çıkacağı bir rekabetin oluşması için katkıları da vardır. Biz küçükleri yok edici bir noktaya gelmemesi, o bölgedeki ticari potansiyeli yok etmemesi, satın alma güçleriyle üretici firmaları baskı oluşturmaması için düzenleme istiyoruz. Haksız rekabeti ortadan kaldırıcı bir düzenlemenin yapılmasını istiyoruz. 

Ancak dünyadaki sistem sermayesi yetersiz, verimli çalışamayan işletmeleri öğüten bir hale geldi. Aslında küçüklerin yaşadıkları biraz kaçınılmaz değil mi? Bu süreçte üyelerinize ne öneriyorsunuz?

Önerdiğimiz şu. Küçükleri değişen koşullara ayak uydurabilmeleri için kendilerini bir danışmanlık vasıtasıyla yönlendirmek. Eğer bakkalsa ürün gruplarını değiştirecek. Şarküterici olacak. Stokunu müşteri talebine göre belirleyecek ve küçük mekanını kendisinin para kazanabileceği bir noktaya dönüştürecek işletmeler haline gelecek. Tuhafiyeciyse, inşaat malzemesi satıcısıysa bir dalda yoğunlaşacak. Kendi aralarında birleşip tedarik şirketleri kuracak. Onlar adına uygun fiyatla mal alabilecek yapılar oluşturacak. Bankacılarla görüşüp onlara bazı öneriler yapıyoruz. Örneğin artık "veresiye veremem arkasından gidemem" diyemeyecek esnaf. Kredi kartı kullanmak mecburiyetinde. Biz de yük getirmeden pos cihazları kullanmayı öğretiyoruz. Raf, vitrin düzenlemesi, otomasyona yönelmesi konusunda eğitim katkısı veriyoruz. Koşulların getirdiği değişimi algılayıp ona uygun hareket etmek var. Bize düşen taraf bu.

Tedarik konusunda siz ciddi bir örnek yarattınız. Besaş'ı nasıl kurdunuz?

1995 yılında bakkalların satın almadaki dezavantajını ortadan kaldırmak için, onların adına toplu satın almayı yapabilecek ve elde edilen avantajları bakkala yansıtabilecek bir organizasyon kurduk. Bir grup esnafla başlattığımız bu çalışma bugün artık ses getirir hale geldi. Zincirler oluşturmaya başladık. Bölgesel ve yerel olarak başlattığımız çalışmalar bundan sonra ulusal çapta tedarik zinciri operasyonu halinde yürüyor. Bu girişim ben Buca Esnaf Odası başkanıyken başladı. Esnafa hizmet yapıyorsunuz ama onlar daha somut sıkıntılar içinde yaşadığı için sizin teorik olarak verdiğiniz şeylerden çok tatmin olmuyor. Somut bir şey görmek istiyor.

Neler yapıyorsunuz?

Profesyoneller tarafından yürütülen, satın almacılarımızın olduğu bir şirketimiz var. 500'ün üzerinde ortağa sahibiz. SPK'ya kayıtlıyız. Besaş'la başlattığımız çalışmaları şimdi Tempo mağazalar zinciri olarak yaygınlaştıracağız.  En son Diyarbakır'da bir mağaza açtık 16'sında Adana'da, gelecek ay ise İstanbul Güngören'de büyük bir mağaza açacağız. Aynı uluslararası tedarik zincirleri gibi çalışıyoruz. Ayrıca sosyal boyutumuz var. Tüketiciye hiç mal satmıyoruz. Mağazalarımız şarküteri ve esnafın alışveriş yaptığı yerler. Kartları vardır. 600 milyon dolarlık ciro yaptık, bu yıl 800 milyon doların üzerinde olur diye düşünüyoruz. Sadece toptan satıyoruz.

Tekel'in Alkollü İçkiler Grubu'nun özelleştirilmesinde, 292 milyon dolarla en yüksek teklifi veren grubun içinde TÜTSAB Ortak Girişimi olarak siz de vardınız. Bu girişim hakkında biraz bilgi verir misiniz?

Besaş ortakları olarak TÜTSAB, Tekel ihalesi için kuruldu. TÜTSAB, sekiz yıldır Türkiye'de il, ilçe, belde olarak 911 yerde ve 285 bin noktada alkol ve sigaranın dağıtımını yapan şirketler tarafından kurulan bu organizasyonu oluşturanlar Edirne'den Kars'a 3 bin 500 araçlık filo ile her gün Tekel ürünü dağıtıyor. Tekel'in nerelerde zaafiyeti olduğunu, üretimdeki aksamaların pazarlamaya nasıl yansıdığını yaşayarak biliyoruz. Konsorsiyumla tekelin alkol bölümünü aldık. Distrübüsyon işini sürdürdük hem de iyi bir işletmeci olarak tekeli götürmeye çalıştık. 

İyi bir fiyata da ABD'li yatırım grubuna sattınız.

Şimdi buradan elde ettiğimiz kazançlarla gıdada tedarik şirketi olarak büyümeye çalışacağız. Ulusal çapta tedarik şirketi olup Türkiye'nin birçok yerinde küçük işletmelerin ihtiyaçlarını karşılayacak bir noktaya geliyoruz. İzmir'de çok başarılıyız. İyi takip ediliyoruz. Bakkalın tedarik şirketi olduk. 

Aslında esnafın geleneğinde genellikle sağa destek vardır. Siz CHP'den aday oldunuz. Neden?

4,5 yıl içinde özellikle esnaf sanatkar kesiminin ve reel sektörün sorunlarıyla ilgili olarak AK Parti hükümeti çözüm üretemedi, geri kalındı görmezden gelindi. Sorduğumuz zaman esnafa kredi verdik deniyor. Bu gerçek değil. Dünyada sıcak paranın pazar arayışıyla krediler çoğaldı. Ayrıca özel bankaların verdiği kredi daha fazla oldu. Özel program yapılmadı. Bu süreci en iyi değerlendiren ise CHP. Yasal düzenlemelerde esnafın uğradığı haksızlıklara karşı tavır aldı.
 

ESNAFIN ÜZERİNDE YÜZDE 35'E KADAR VERGİ YÜKÜ VAR

Vergi konusunda her zaman esnaf suçlanır. Kayıtdışının suçlusu da esnaf olarak gösterilir. Size göre esnaf vergi ödemiyor mu?

Bu yıl Ä°zmir'de esnafın beyan ettiÄŸi vergi yüzde 50 arttı. Tüm ekonomik güçlüklere raÄŸmen yine de esnaf vergisini ödüyor. Esnafın üzerinde yüzde 35'e kadar vergi yükü var. Esnafın vergi ödemesi için son noktaya deÄŸil ilk üreticiye gideceksiniz. Ãœretici faturalı satsa esnaf bunu faturasız satabilir mi? Sistemi başından düzenlemeniz lazım. Ayrıca esnaf arasında kayıtdışının yoÄŸun olması kendileri için de haksız rekabet yaratıyor. Yani kayıtdışılık bizim de karşı çıktığımız bir konu. Ayrıca adil bir vergi düzeni getirilmeli.Â

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!