Arzu ÇETİK/İZMİR, (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Eylül 22, 2006 14:34
İZMİR'de düzenlenen ‘Tehlikeli Atıkların Bertarafı’ panelinde konuşan Çevre ve Orman İzmir İl Müdürü Yrd.Doç.Dr. Osman Tatar, 14 Mart 2005 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Tehlikeli Atık Yönetmeliği kapsamında belediyelerin evlerden kaynaklanan tehlikeli atıklara ilişkin plan hazırlamaları ve bunu il müdürlüğüne teslim etmeleri gerektiğini söyledi.
Üzerinden 1.5 yıl geçmesine rağmen belediyelerin böyle bir planı kendilerine sunmadığını açıklayan Tatar, “Belediyeler ‘Bizde tehlikeli atık yok’ diyor. Sanki mağarada, mum ışığında hayat sürdürüyorlar” dedi.
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO), Türk Alman İşadamları ve Akademisyenleri Derneği, Atık Bertarafı İşletmeciliği Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi (ABİ) işbirliğinde ‘Tehlikeli Atıkların Bertarafı’ konulu panel düzenlendi.
EBSO’da düzenlenen panelde konuşan Çevre ve Orman İl Müdürü Osman Tatar, belediyelere evlerden kaynaklanan tehlikeli atıklara ilişkin plan hazırlayıp, sunmaları konusunda çağrıda bulundu. Resmi Gazete’de 14 Mart 2005 tarihinde yürürlüğe giren Tehlikeli Atık Yönetmeliği’ne göre belediyelerin evlerden kaynaklanan tehlikeli atıklara ilişkin plan hazırlayarak, Çevre ve Orman İl Müdürlüğü’ne teslim etmeleri gerektiğini vurgulayan Yrd.Doç.Dr. Tatar, “Belediyeler bu planı yönetmelik yürürlüğe girdikten 6 ay içinde hazırlamakla yükümlü. Ancak bize henüz böyle bir sunum gelmedi. Bazı ilçeler ‘Bizde tehlikeli atık yok’ diyor. 21'inci yüzyılda her evde tehlikeli atık var. En azından florasan vardır. Sanki mağarada, mum ışığında hayat sürdürüyorlar. Sanki ilçelerde aydınlatma, fabrika tesisi yok. Arkadaşlarımız denetimle tehlikeli atık görürse, atık sahibi, belediye, 3 Milyon YTL cezanın altından nasıl kalkacak? Gelecek nesilleri düşünüyorsak, işimizi ciddiye alacağız” dedi.
ELİM TİTRİYOR
İzmir’in bir numaralı sorununu tehlikeli atık olarak gösteren Yrd.Doç.Dr. Tatar, “Tehlikeli atık kromozomları bozuyor. Sağlık ve çevre düzelmemişse, ne kadar yol, turizm tesisi, havalimanı olursa olsun bir anlam ifade etmez. İzmir’i tehlikeli atık cenneti yapmayacağız dedik, bunu hep birlikte gerçekleştireceğiz” dedi. Çevre Yasası’nda Nisan ayında yapılan düzenlemeyle tehlikeli atıkları bertaraf etmeyen, mevzuata uygun davranmayan kuruluşlara 3 milyon YTL ceza kesme yetkileri bulunduğuna dikkat çeken Yrd.Doç.Dr. Tatar, “Daha önce cezaları kesmekte tereddüt etmiyordum. Hatta yakalayalım, ceza keselim diye fırsat kolluyordum. Daha önce de bu cezaları valilik onaylıyordu.
Yeni düzenlemeyle cezayı imzalama yetkisi de il müdürlüklerine verildi. 3 Milyon YTL ceza kesebiliyoruz. İnanın elim titriyor. Kimse zevk almaz ceza kesmekten. Ama son çare ise, bizim de yapmaktan çekinmeyeceğimizi belirtmek istiyorum. Sanayicimiz dostumuz, herşeyimiz. Elbette bacalar tütsün istiyoruz. Ama çevreye duyarlı olmaları gerekiyor” diye konuştu.
ELİNİ CEBE KOYACAKSIN YATIRIM YAPACAKSIN
Üretim planlamasıyla birlikte atık planmasının da yapılması gerektiğine işaret eden Yrd.Doç.Dr. Tatar, “Eğer 25 yıl önce atığın yönetimini düşünseydik, Ar-Ge oluşumlarını sağlayabilseydik bugünkü manzara olmayacaktı veya az olacaktı. Sanayici, halk ve basının, çevre bilincine hep birlikte sahip olması gerekiyor. Yoksa yasalar bir anlam ifade etmez. Biz tehlikeli atığı bela olarak görüyoruz. Oysa birçok gelişmiş ülkede bir başka ürünün hammaddesi olarak görülüyor. Eğer geri kazanılması mümkün değilse, bertaraf veya imha edilmesi esastır. Sanayi kuruluşları da çevre birimi oluştursun yoksa planlama yapamaz. İzmir’de bunların planlamasına dahi geçmemişsek ciddi ciddi düşünmeliyiz. Soyunma odasını tehlikeli atık deposu olarak kullananlar gördük. Elini cebine koyacaksın yatırım yapacaksın. Bunu yok edeceksin. Nasıl yok edeceksen, edeceksin” dedi. Yrd.Doç.Dr. Tatar, sanayicilerin tehlikeli atıkları daha ucuza bertaraf etmek düşüncesiyle köylülere gübre olarak kullanmaları için verdiklerini iddia ederek, “Köylüyer de bunu ağaçlara gübre olarak veriyorsa cinayet işliyoruz demekttir. Şark kurnazlığı yapılmasın” diye konuştu.
KAPASİTE YETMİYOR
EBSO Başkanı Tamer Taşkın da, çevre problemlerinin acil çözülmesi gereken uluslararası sorunlar olduğunu belirterek, “Kapasitenin yetmediği malum. İzmit Atık Yakma ve Depolama Şirketi (İZAYDAŞ) gibi firmaların Türkiye’de sayılarının artması lazım. Böylece sanayicilerin nakliye sorunu da ortadan kalkar. Bu yatırımlar Türkiye’de arttıkça nakliye fiyatları düşecektir. Böylece atığı maliyet olarak değil, görevimiz olarak göreceğiz” dedi. Vali Yardımcısı Fethi Özdemir, İzmir’de 2005 yılında 300 bin ton tehlikeli atık ortaya çıktığını kaydetti. İZAYDAŞ’ın 2006 sonuna kadar tehlikeli atık kabul edemeyeceğini duyurduğunu hatırlatan Vali Yardımcısı Özdemir, “Bu nedenle atıkların depolanmasında sıkıntı doğmuştur” diyerek bu duruma dikkat çekti.
EGE VE AKDENİZ’DE 11 TESİS PLANLANIYOR
İzmir Büyükşehir Belediyesi Katı Atık İşletmeler Müdürü Sibel Çoban, Çevre ve Orman Bakanlığı ile Alman Yatırım Bankası işbirliğinde Güney Ege ve Batık Akdeniz’de 11 tane arıtma tesisinin kurulmasının planlandığını açıkladı. Çoban, tehlikeli atık kontrolü yönetmeliği kapsamında belediyelerden istenen projeyi hazırladıklarını, ancak bu projeyi, planlamasının yapılmaması nedeniyle İzmir Valiliği’ne sunmadıklarını kaydetti. 5216 sayılı Belediye Yasası’yla kent sınırlarının büyüdüğünü ve Aliağa’daki cüruf dağlarından sorumlu hale geldiklerini kaydeden Çoban, bölgede atık depolama tesisi kurulma çalışmalarının sürdüğüne dikkat çekti. İlçe belediyelerde çevre biriminin bulunmaması nedeniyle bölgelerde atıkların kontrol edilemediğini anlatan Çoban, bu konuda sanayicilere yönelik bilgilendirme çalışmalarına ağırlık vereceklerini söyledi. Harmandalı Düzenli Atık Depolama Tesisi’ne tehlikesiz ve evsel atıkların kabul edildiğini belirten Çoban, arıtma çamurlarının büyük bölümünün tehlikeli atık sınıfına girdiğini 2006 yılında 432 işletmeden tehlikesiz atık ve arıtma çamuru alındığı ifade etti.