Güncelleme Tarihi:
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Atilla Uluğ, dün akşamdan sabaha kadar Selçuk bölgesinde 15 deprem olduğunu bunun İzmir'de de hissedildiğini belirterek, devam edip etmeyeceğinin bilinmediğini söyledi. Prof.Dr. Uluğ, “Bu faylar birbirlerine uc uca ve paralel olarak durmakta. Bir tanesi enerjisini topladığı zaman kırılmaya başlar ve dönemi geçer. Batı Anadolu'daki birçok deprem olağandır. Olmasaydı biz yerbilimciler olarak daha çok endişelenirdik. Ben bunları endişeli görmüyorum. Deprem etkinliği Küçük Menderes çöküntü havzası ile Büyük Menderes çöküntü havzası arasında bir yerde. Orada pek çok diri fayın olduğunu biliyoruz. Dün akşam başladı etkinlik ve bölgede 15'in üzerinde etkinlik var” dedi.
ÜÇ VAKTE KADAR OLABİLİR DİLEĞİMİZ BUNUN 300 YIL OLMASI
Bölgede tarih içinde büyük depremler yaşandığını hatırlatan Prof.Dr. Uluğ, 1955 yılında Söke- Balat depreminin 6.3- 7.1 arasında olduğunu, Aydın ve Nazilli'de 7 büyüklüğüne eşdeğer 9 şiddetinde depremler meydana geldiğini belirterek, “Bölgenin deprem mazisi temiz değil, sicili kötü. Küçük etkinlikler bize bunun devam ettiğini gösteriyor. Bir büyük depremi ne zaman yapabilir? Enerjisini o sınıra ne zaman getirebilir onu henüz bilemiyoruz ama 3 vakte kadar olabilir. Bu vaktin 300 yıl, 30 yıl olmasını diliyoruz ama 3 saatte bir şey yapamayız, hazırlanamayız” dedi.
Prof. Dr. Uluğ, vatandaşların evlerine girip oturmalarını önererek, şunları söyledi:
“Herkes evinde gitsin otursun. Evlerinde hasar yoksa demek ki bu büyüklükte bir depreme dayanıklı bir ev. Bundan daha büyüğü de gelecek diye bir bulgumuz, kanıtınız yok” dedi. Deprem güvenli kentler oluşturulması gerektiğinin önemine dikkat çeken Prof.Dr. Uluğ, “Bunlar gerçekten çok küçük boyuttaki depremler. Deprem literatüründe ‘deprem’ bile diyemeyiz buna. Çünkü 6'nın altındaki depremler önemli değil. Kişiler korktuğu için evine giremiyor. Doğanın gizemi büyük olduğu için korku da büyük oluyor. Esas korkuları evlerinin başına çökmesi. Devletin deprem politikası yok. Deprem cihazı alınsın demiyorum. Yeteri kadar var zaten, ama kentlere yatırım yapmamız lazım. Yapılan yerler var. İzmir'de Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin çalışmaları var. Yer etütleri yapılmalı, çürük binalar rehabilite edilmeli. En tehlikeli yerler düzlük alanlar. Denizden yeni kazanılmış yerler. Deprem dalgalarının etkisi çok büyük. Dağlarımız sağlamdır ama onlar da tarih içinde çok deprem geçirdiği için heyelan riskleri vardır, düz olan her yer tehlikeli.”
DEPREM LİGİ
Bu arada yüksek mimar-kent bilimci Prof.Dr. Ahmet Vefik Alp son depremlerin ardından yaptığı yazılı açıklamada GeoHazards International (GHI) organizasyonunun Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nın desteğiyle 2001 yılında yaptığı araştırmanın deprem riski açısından hazırlanan ‘Dünya Deprem Ligi’ listesini açıkladı. Prof.Dr. Alp, araştırma 6.0 Richter ölçeğinde bir depremde, kentlerin bina dayanıksızlığı, yer kaymaları, arama kurtarma gücü, yangınla savaşım gücü, can kurtarıcı tıbbi imkanlar dikkate alınarak hazırlanan listedeki ilk 10'u da şöyle açıkladı:
“Katmandu 69 bin ölü, Istanbul 55 bin ölü, Delhi 38 bin ölü, Quito 15 bin ölü, Manila 13 bin ölü, Islamabad 12 bin ölü, Izmir 11 bin ölü, San salvador 11 bin 500 ölü, Mexico City 11 bin 500 ölü, Jakarta 11 bin ölü.”