Güncelleme Tarihi:
İzmir'de pazartesi gecesi başlayan sağanak yağış, hayatı olumsuz etkiledi. Yoğun yağış ile kentin birçok noktasında dere ve logarlar taştı, cadde ve sokaklar dereye döndü. Yağışta, birçok ev ve iş yerini su basarken, çok sayıda araç da sular altında kaldı. Geçen yılki yağışın yüzde 18'i bir günde düştü. Gün içinde metrekareye 126 kilogram yağışın düştüğü İzmir'de, barajlardaki doluluk oranları da 36 saat sonrasında arttı. İzmir'in içme suyunun büyük bir kısmını sağlayan Tahtalı Barajı'nda su seviyesi bir gün içinde yüzde 46,18'den 53,19'a, Balçova Barajı'nın su seviyesi yüzde 70,86'dan 82,68'e, Güzelhisar Barajı'nın su seviyesi yüzde 64,89'dan 74,13'e, Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı'nın seu seviyesi ise yüzde 55,54'ten 69,32'ye çıktı. Son dönemde barajlarda düşen doluluk oranlarına can suyu olan bu son yağışı yorumlayan Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, "Bu yağmur yağışı son 100 yılda en çok yağış aldığımız ilk 5 yıla girer" dedi.
'KÜRESEL ISINMA DÖNEMLERİNDE EKSTREM OLAYLAR ARTAR'
İzmir'in daha önce yaşadığı sel felaketlerinden örnekler veren Prof. Dr. Yaşar, "İzmir'in yaşadığı en büyük sel felaketi 1930 yılındadır. O yıl, 24- 25 ve 26 Ekim'de 3 gün boyunca durmaksızın yağmur yağmış ve yarım tonluk blokları dahi sürükleyip, yolun ortasına bırakmıştır. 1995'te de çok büyük bir sel oldu. O dönem bir günde metrekareye 110 kilogram yağdı. 2006 yılında ise bir günde metrekareye 144 kilogram yağmur düştü. İzmir rekoru budur. Küresel ısınma çok yağış demektir. Küresel ısınma küresel kuraklık getirmez. Küresel ısınma dönemlerinde ekstrem olaylar artar. Hortumlar, kasırgalar artar. Biz her zaman için ya küresel ısınmada ya da küresel soğumada olacağız. Dünyada hiçbir şey alıp başını gidemez. Müthiş bir sistem var. Isıtıcı gazlar kadar soğutucu gazlar da var" diye konuştu.
'KANALİZASYONDAN AYRILAN YAĞMUR SULARI BARAJLARDA TOPLANMALI'
Mega kentlere mega projelerin yakışacağını söyleyen Prof. Dr. Yaşar, logar kapakları altında biriken yağmur sularının barajlara aktarılması gerektiğini belirtip, "Yağmur suları borularla gitmiyor. Devasa kanallar açmamız lazım. Bu sistemler çok pahalı ama her geçen gün bu daha pahalı gelecek bize. Önünde sonunda yapılması lazım. Alsancak, Bayraklı, Karşıyaka'dan alınan yağmur sularının Çiğli Arıtma Tesisi'ne kadar götürülmesi gerekir. Yurt dışında bu borularda kamyonlar gezer, bizdeki 2,5 metrelik borular artık yetersiz geliyor. Kanalizasyonla yağmur suları 2- 3 yıldır da ayrılıyor. Ama yağmur sularının denize değil, barajlara basılması lazım. Geçen günkü yağışta Balçova ve Ürkmez barajları bir anda doldu. O barajlar Tahtalı'nın 20'de biri kadar ama bir anda doldu. Biz bu küçük barajları Tahtalı'ya çevirebilirsek, çok büyük bir kazanç elde etmiş olacağız. Bir an önce belediye bunun planını yapmalı. Deniz suyunu arıtma planları yapıyorlar. Deniz suyu arıtmak pahalıdır ve doğal su değildir. Yağmur doğanın anne sütüdür, dünyanın en güzel sütüdür, içinde her türlü besin olur. Arıtmaya da gerek kalmaz. Yağmur ve kanalizasyon sularını ayırdıktan sonra doğrudan baraja basılacak. Bu, deniz suyundan arıtılacak sudan 10 kat daha ucuz. Çok da kalitelidir, deniz suyu içilmez. Deniz suyu tarımda kullanılır. Son yağışlar bir örnek oldu. Yağmur sularını barajlara gönderebilirsek, kuraklıktan korkmamıza gerek kalmaz. 2022, 2023 ve 2024'te son bin yılın en kurak dönemini bekliyoruz. Yağmur yüzde 40 eksik yağacak. Geçen sene yüzde 15 eksik yağdı ve bir anda dağıldık. Gelin yağmur sularını barajlara aktaralım ve bu dertten kurtulalım" diye konuştu.