Oluşturulma Tarihi: Şubat 29, 2000 00:00
Deniz SİPAHİABD'nin dünya liderliğini ele geçirmesinin ardında, teknoparklarda ortaya çıkan buluşları paraya çevirmesi yatıyor. Standford Üniversitesi bünyesinde 1951 yılında kurulan Silikon Vadisi; bilim adamları ile sanayi kuruluşlarının oluşturduğu sinerjiyle bir ‘‘zenginlik fabrikası'' haline geldi. Dünyanın en zengin adamı Bill Gates, teknoparkta doğdu. Silikon Vadisi'nde bugün 10 bin bilimadamı, 350 bin teknik eleman, 200 teknopark, 10 binin üzerinde şirket bulunuyor. Dünyadaki örneklerine baktığımızda da benzer rakamlarla karşılaşıyoruz. Örneğin Japonya'daki Tsukaba teknoparkı 1960 yılında kuruldu; 1980'de kurulan Kansai teknoparkı ise valilik ile özel sektör işbirliğinin en güzel çalışması olarak kabul ediliyor. Fransa'daki Sophia Antipolis teknoparkı 1974 yılında kuruldu; bugün 3 bin bilimadamı ve 10 bin teknik eleman çalışıyor. İngiltere'deki M - 4 koridoru ve Cambridge teknoparkları da ‘‘buluş ve yaratıcılık fabrikaları'' olarak adlandırılıyor. * TÜRKİYE'nin bugün gerçek anlamda bir teknoparkı bulunmuyor. Teknoparkın ilk adımı sayılan ‘‘teknoloji geliştirme merkezleri''nin sayıları bile son derece yetersiz. 1990'lı yıllarda İTÜ, ODTÜ, Ege Üniversitesi ve TÜBİTAK MAM'da beş teknopark kurulmasına karar verildi ama çalışmalar istenilen hızda gidemedi. İzmir'in ilk teknoparkı olan İzmir Teknopark A.Ş. (İTAŞ) ise 1988'de gündeme geldi. Ancak 1996'da faaliyete geçebildi. Bürokratik işler tam sekiz yıl sürdü. Ege Üniversitesi Kampusu'nde kurulan İTAŞ'ta genç girişimcilere laboratuvarlarda araştırma ve uygulama imkanı sunuluyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Kaynaklar Kampusu'nde 2001 yılı sonunda bitecek İZDET'in de benzer hedefleri bulunuyor. * DÜNYA genelinde yılda 1 milyon yeni patent başvurusu bulunurken; Türkiye'de bu rakam sadece 500. Bunun yüzde 45'i dünya lideri ABD'de yapılıyor. Bu da teknoloji üretiminde daha hangi noktalarda olduğumuzu ortaya koyuyor. İzmir'de gerçek anlamda bir teknoparkın hayata geçebilmesi için yıllardır mücadele veriyoruz. Diğerlerine göre çok daha profesyonelce hareket eden İTAŞ'ın önünün açılması ve desteklenmesi gerekiyor. İTAŞ'ın, Uluslararası Teknoparklar Birliği'ne üye kabul edilmesi de bu farkı ortaya koyuyor. Ayrıca İTAŞ'ın know how temini için İsrail firması olan ISCAR Group - Mr. Stef Wertheimer ile işbirliğine gitmesi de şansını artırıyor. İzmir'in kent kimliğiyle ilgili tartışmalar devam ediyor. Kimileri kongre, turizm merkezi olsun görüşünde; kimileri de sanat, kültür merkezi olsun iddiasında. Bana göre İzmir'in gelecek vizyonuyla ilgili en önemli kazanç; teknolojiye yapılacak yatırımlarla sağlanacaktır. Çünkü... Bu kentin bir ‘‘teknoloji üssü‘‘ olabilmesi için her türlü ortam hazır bulunuyor. İzmir'in diğer rakiplerine göre teknopark konusunda hızlı hareket ettiğini düşünecek olursak; yetkililere düşen sadece bu altyapıyı hazırlamaktır.
button