Derleyen: Banu Tuna
Oluşturulma Tarihi: Kasım 25, 2001 01:46
1 Aralık Dünya AIDS Günü. Dünya Sağlık Örgütü'nün 2000 Aralık verilerine göre dünyada toplam 36.1 milyon kişi HIV virüsü taşıyor. 10 yıl öncesinin en büyük basketbolcularından Earvin Johnson da bunlardan biri. Takım arkadaşlarını ve hayranlarını şoke eden basın toplantısında tüm dünyaya HIV virüsü taşıdığını duyurmuştu. Aradan geçen zamana rağmen hálá hastalığın belirtileri yok. Hatta sağlıklı görüntüsüyle gençlere kötü örnek olduğu bile söyleniyor.
Magic Johnson'ın zorunlu emekliliğinin üzerinde 10 yıl geçti. O hálá yarı yaşındaki basketbolcuların karşısında sahaya çıkıyor. Bu arada
sinema salonları, cafeler ve restoranlardan oluşan küçük bir imparatorluğu yönetiyor. Reklamlara konu olan gülümsemesi her zamankinden daha kocaman. Efsanevi basketbolcu kendisini harika hissetiğini söylüyor. Oysa son 10 yıldır kanında HIV virüsü ile yaşıyor. ‘‘Herşey yolunda gidiyor. Her gün benim için bayram ve her günü yaşıyorum.’’
Oysa 7 Kasım 1991'de pekçok kişi basketbolun en büyük oyuncularından birinin ölüm cezasına çarptırıldığını düşünmüştü. Johnson, Los Angeles Lakers'la kazandığı pek çok zaferin izlerini taşıyan salonda kürsüye çıkmış ve basına 32 yaşında emekliye ayrılmaya karar verdiğini açıklamıştı. Çünkü AIDS'e yol açan HIV virüsünü taşıyordu.
Johnson sadece bir basketbolcu değildi. En iyilerden biriydi. Aynı zamanda tüm dünyada AIDS'in yüzünü değiştirdi. Arkadaşı ve 1987-98 yılları arasında menajeri olan Lon Rosen, ‘‘Hastalığını insanları eğitmek için bir yol olarak kullandı’’ diyor.
Johnson ilk açıklamasını yaptığında pek çok kişi HIV ile AIDS arasındaki farkı bile bilmiyordu. Johnson'ın 25 yıllık arkadaşı Ken Turner da onlardan biri: ‘‘Ben de herkes gibi bir noktadan sonra bedenin zayıf düşeceğini, kendisinin bir gölgesine dönüşeceğini sanıyordum.’’
Johnson şimdi 42 yaşında meşgul bir adam. Zamanının çoğunu işinde geçiriyor. Johnson Gelişim Şirketi sinema, cafe ve TGI Friday's restoranları açıyor. Daha geçen hafta imparatorluğuna bir de Fatburger restoranlar zincirini ekledi.
Johnson virüsü nasıl kaptığından hálá emin değil. Ama çok büyük ihtimalle korunmadan birlikte olduğu bir kadından kaptığını söylüyor. Hergün egzersiz yapıyor ve basketbol oynuyor. Takımı eski NBA oyuncularından oluşuyor. Lakers'da da başkan yardımcılığı görevini yürütüyor. Takıma koçluk yapmanın yanısıra geçtiğimiz 10 yıl içinde birkaç kez kısa sürelerle oynadı.
Los Angeles'taki Afro-Amerikan AIDS Politikası ve Eğitim Enstitüsü'nün kurucusu Phil Wilson, Johnson'ın yaptığı açıklamanın özellikle Afrikalı Amerikalılar için sarsıcı olduğunu söylüyor: ‘‘Açıklamayı yaptığı gün o kadar çok insan aradı ki, telesekreterim kilitlendi. Onun açıklaması AIDS'in sadece beyaz veya eşcinsel hastalığı olmadığını gösteriyordu. Bu endişe vericiydi. Bir insan, bir Afro-Amerikalı ve HIV ile yaşayan biri olarak dikkat çekici bir modeldi. ’’
Johnson'ın bir de ailesi var. Yapılan testlerde karısı Cookie'de ve 3 çocuğunda virüse rastlanmadı. Elizabetn Taylor gibi önde gelen AIDS eylemcilerinden olmamasına rağmen hastalık için enerji ve zaman harcıyor. Geçen Eylül ayında da yıllardır yaptığı gibi AIDS'le savaşım vakıfları tarafından düzenlenen törenlere katıldı.
Washington'daki AIDS hareketinin başkanları Wilson ve Hattie Babbitt, Johnson'dan övgüyle bahsediyor, ancak gelecekte ortaya çıkabilecek bir tehlikeden bahsediyorlar. Wilson birkaç ay önce Ebony dergisinde, Johnson'ın tamamen iyileştiği yönünde çıkan bir habere dikkat çekiyor: ‘‘Johnson'ın o kadar sağlıklı bir görüntüsü var ki, insanlarda ilaçların tedavi ettiğine dair bir izlenim yaratıyor. Tedavisi dünya üzerindeki herhangi bir AIDS hastası kadar iyi yapılıyor. Ancak pekçok AIDS'li de bu tip imkanlara ulaşmakta güçlük çekiyor. Johnson tedavide çok büyük yol katetti. Ama aslında ilaçlar tamamen tedavi etmiyor. Etkileri gün geçtikçe azalıyor. Üstelik yan etkileri de var. Johnson'ın sağlıklı görüntüsü genç insanlara virüsü kapsalar bile tedavi olabilecekleri yolunda yalnış fikirler verebilir.’’
Ne olursa olsun Johnson hayatını sağlıklı bir şekilde sürdürmeye devam ediyor. Annesi Christine oğluyla her zaman gurur duyduğunu söylüyor. ‘‘Sadece dua ettim. İşi Tanrı'ya bıraktım. Tanrı'dan çocuklarının büyümesini görmesine izin vermesini diledim. Sanırım bunu başaracak da.’’
İLAÇ, TANRI VE BEN ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPTIKJohnson AIDS'le savaşmak için bir kokteyl alıyor. Kokteyl pekçok ilacın karışımından oluşuyor ve kişinin AIDS geliştirmeden sadece HIV virüsü ile yaşamasını sağlıyor. Johnson böylece hayatta kalmayı başarıyor üstelik işine de konsantre olabiliyor. ‘‘İlaç üzerine düşeni yaptı, ben de öyle. Ve sanırım Tanrı da üzerine düşeni yaptı. Hálá buradayım’’.
DOKTORU KETUMJohnson'ın 20 yıllık doktoru Michael Mellman tedavisi hakkında şu bilgiyi veriyor: ‘‘Deneme aşamasında olan veya yüksek teknoloji ürünü bir şey kullanmıyoruz. Sağlık yardımı alabilen herkes kadar ilaç kullanıyor. Göründüğü kadar da sağlıklı.’’ Mellman, diğer hastalar ilaçlarını bırakıp, Johnson'ın tedavisini kopya eder diye daha fazla detay vermiyor. Peki vücudundaki virüs ne durumda? Bir gün AIDS olabilir mi? Mellman ‘‘Hastalık henüz çok yeni’’ diyor. ‘‘Hiç bir şey bilmiyoruz. Ne olacağını tahmin edemiyoruz.’’