Güncelleme Tarihi:
Bilim adamları, ekonomistler ve bürokratları biraraya getirerek çalışma toplantıları gerçekleştiren ve bunların sonuçlarını raporlaştıran İTO, önerilerini Uzlaşma Komisyonuna sundu.
Yeni anayasanın, “bireyin ekonomik hak ve özgürlüklerini esas alan, bireyi devlet karşısında koruyan temel bir felsefeden hareket etmesi” gerektiği vurgulanan İTO önerisinde, yeni anayasanın, geleceğe bakması ve toplumun gelişmesinin önünü açması gerektiğini ifade edildi.
İTO'nun raporunda, Türk Anayasa geleneğinde, ekonomik hayata ilişkin düzenlemelerin anayasa yapıcıları tarafından hak ettiği ilgiyi görmediği, bu nedenle dünyadaki gelişmelerden uzak düzenlemelerin ortaya çıktığı, Anayasa Mahkemesinin de bu doğrultuda kararlar verdiği belirtildi.
Raporda, anayasa kurallarının, “basit, anlaşılabilir, kısa, belirsizlikleri en aza indirecek nitelikte, hukuk kurallarının bireylerin ekonomik faaliyetlerini kolaylaştırması, girişimciliği teşvik etmesi” gerektiği vurgulandı.
Yeni anayasada, kamu yararı yerine toplum yararı ifadesinin kullanılması, bunun da ne olduğunun açık şekilde tanımlanması gerektiği belirtildi.
Yeni anayasada, hesap verebilirlik, şeffaflık, kamuoyu denetiminde açıklık, zaman uyumsuzluğunun neden olduğu sorunların çözümü açısından anayasa değişikliklerinin yasalaşmasında hem zor hem de uzun bir süreç tercihi konularında emredici düzenlemelere daha çok yer verilmesi gerektiği belirtildi.
Anayasanın ekonomik hayata ilişkin düzenlemelerinin, bir ekonomik anayasa anlayışı şeklinde olmaması gerektiği ifade edilen raporda, yeni anayasanın ekonomik anayasa mantığıyla düzenlenmemesi talep edildi. Yeni anayasa hazırlanırken, ekonomik hükümlerin temel amaçlarının ekonomik gelişmişlik, ekonomik istikrar ve sürdürülebilirlik, bireylerin insani gelişmişliğinin de göz önünde bulundurulması istendi.
Raporda, devletin, yeni anayasada toplumda ekonomik olarak mağdur olan, yoksul ve kırılgan koşullarda yaşayan yurttaşları, barınma, sağlık, gıda, eğitim ve su kullanma gibi temel haklara kavuşturmakla yükümlü olması gerektiği kaydedildi.
Anayasada pozitif ayrımcılığın dışındaki belli kesimlere tanınan ayrıcalıkların kaldırılması gerektiği belirtilen raporda, “Pozitif ayrımcılığın olması gereken yerlerde, sosyal nedenlerle pozitif ayrımcılığın olduğu gruplar ekonomik grup tanımlamalarının dışında tutulmalıdır” denildi.
“Kamulaştırma tanımlanmalı”
Yeni anayasada, mülkiyet hakkı ve bu hak üzerindeki sınırlamalar arasındaki çelişkilerin giderilmesi, sözleşme özgürlüğüne getirilen kısıtlamaların azaltılması, mülkiyet hakları ve sözleşme özgürlüğünü temel hak olarak güçlü bir şekilde tanımlaması, girişim özgürlüğünü, rekabeti açık şekilde koruması, haksız rekabet yaratan kayıt dışılık dahil her türlü uygulamayı engellemesi istendi.
İTO, yeni anayasadan beklentilerini ise şöyle sıraladı:
-Gerek Merkez Bankasının bağımsızlığı, gerekse son dönemlerde oluşturulan tüm bağımsız, düzenleyici ve denetleyici kurul, kurumların yasama, yürütme ve yargı erklerinin içeriği dikkate alınarak bağımsızlıklarından ne anlaşıldığının anayasal çerçevede tanımlamaları yapılmalı, sınırları çizilmeli.
-Yeni anayasada, devletin piyasalar üzerindeki kontrolünü, piyasalara giriş serbestisinin ve rekabetin sağlanması ile sınırlandırılmalı. Piyasalara müdahalenin şartları da açık şekilde belirtilmeli. Ancak olağanüstü haller ve iktisadi krizler nedeniyle kamu düzenin bozulması gibi nedenlere bağlı olarak devlet piyasalara müdahale edebilmeli.
-Yeni anayasanın bütçeye ilişkin hükümleri, öncelikle devletin bu konuda fırsatçı davranmasının önüne geçecek nitelikte olmalı, toplayacağı vergiler konusunda halen 1982 Anayasası'nda yer alan düzenlemeler aynen korunmalı.
-Ekonomik özgürlükleri koruyan bir anayasa bir adım daha öteye gitmeli, devlet müdahalelerinin toplumda bir gruptan kamu da olsa diğerine zımni servet transferinin aracı olmadığı kabul edilmeli.
-Kamulaştırma daha net tanımlanmalı.
-Anayasada asgari ücret ile ilgili düzenleme yer almamalı.
-Devletin kayıt dışı istihdamı engellemesini sağlayacak uygulamalara öncelik verecek bir yapıya sahip olmalı.