Oluşturulma Tarihi: Ağustos 25, 2002 00:00
YANILMIYORSAM 1991 yılıydı. İletişim Araştırmaları dersinde sınıfta dikkatimi çeken bir öğrenci vardı: Ersan Özer. Ersan, gündemdeki konu ne olursa olsun döndürür dolaştırır sonunda belden aşağı bir yerini bulur, ince espri anlayışıyla da taşı gediğine koyardı.Aslında Ersan'ın yapacak fazla birşeyi yoktu. Kafası, allah vergisi, farklı çalışıyordu. Niye yalan söyleyeyim, fazla belli etmiyordum ama yaptığı ince esprilerdeki ‘‘zeka kırıntıları’’ hoşuma gitmiyor da değildi hani. Farklı düşünen, düşündüğünü cesaretle ifade eden, mizah duygusu olan öğrenciyi hep sevmişimdir.Bir gün Ersan o kadar farklı düşünmüştü ki (!), ister istemez ağzımdan ‘‘oğlum sen sapık mısın?’’ sözcükleri döküldü. Sonra uzun süre benden aldığı diğer derslerde de Ersan'a böyle takıldım. O da ‘‘Yapmayın hocam ya, valla abartıyorsunuz ya’’ dedi durdu. Sonra Ersan mezun oldu, Aktüel'de, Gazete Pazar'da habercilik yaptı. Sonra TV'ye geçti, Şok ve Televizyon Çocuğu programlarına yazarlık, Beyaz Show, Laf Lafı Açıyor programlarına yönetmenlik yaptı, NTV'ye geçti haberin de tozunu yuttu.Ve 1999'un ekiminde insanların itiraflarını yazıp gönderdikleri ‘‘itiraf.com’’ isimli internet sitesini yarattı. O ‘‘bir gecede’’ oldu diyor ama bence Ersan'ın bu siteyi yaratmaması mümkün değildi. Bu siteyi yaratmasa kesin ‘‘gerdekanıları.com’’ ya da ‘‘tatminsizadam.com’’ sitelerinden birini mutlaka yaratır, başarılı da olurdu.Ne olmuş bir internet sitesi yarattıysa diyorsunuz değil mi? Öyle demeyin bugün itiraf.com sitesi farkında olma oranı en yüksek sitelerden biri. Günde ortalama 60 bin ziyaretçisi var. Üstelik ziyaretçilerin % 48'i kadın. Siteyi daha çok 25-35 yaş arasındakiler ziyaret ediyor. Pazarlama yaklaşımı da tamamen Amerikan! Site üzerinden bu zaman kadar satılan itiraf.com t-shirt/sweatshirt sayısı 2 bin 500, mug (kupa) sayısı ise 1200. Böyle olunca da ister istemez itiraf.com reklamverenlerin gözdesi olmuş durumda. Siteye verilen reklamlar da sitenin konseptine uygun, itiraflar şeklinde tasarlanıyor...İşte sitede yayınlanan bir Ballantine viski reklamı: ‘‘Oyunun Kuralı Eğlence, Cinsiyet: Erkek, Yaş: 26, İl: istanbul. Geçenlerde kolejden arkadaşlarla buluşup eski günleri yaad ettik. Geçmişin hatırına herkes geldi. Yoğun iş temposunda birbirimizin yüzünü göremez olmuştuk. Tabii kırk yılda bir buluşmanın ve de Ballantine's'ların etkisiyle coştuk. Gecenin en keyifi anı ise şişe çevirmece oyunu oldu. Ballantine's'in boş şişeleriyle de eğleniliyormuş meğer! Şişeyi çevirdikçe yaratıcılığımız da arttı. Bütün gece kahkahalara boğulduk. Ertesi gün kendimi bir yıllık tatilden dönmüş gibi hissettim.’’Sitede bu konseptte başka reklamlar da var. Eti Form, Turkcell, Ford siteyi keşfedip keyfini çıkaranlardan... Kabul edin, Ersan'ın itiraf.com'u getirdiği nokta müthiş.. Adam olacak çocuk neyinden belli oluyordu? İçinizden ‘‘sapıklığından’’ dediğinizi duyar gibi oluyorum. Yapmayın ya abartmayın ya! Keşke hepimiz Ersan gibi olsak da içimizdeki dahiyi korkusuzca uyandırıp, engin denizlerde pupa yelken gidebilsek..Teşekkürler Ersan. Seninle öğünüyorum. Düşmez kalkmaz bir pantolonKÜÇÜK Himini Görkem'in poposuna uygun bir pantolon sonunda bulduk, çok mutluyuz. Bu da iş mi demeyin, sağda solda gördüğünüz erkek çocuklarına bir bakın bakalım, hangisinin pantolonu poposunun üstünde duruyor. Erkek çocukların çoğunluğu, annelerinin ''ne bulursan ağzına tık sendromuna'' rağmen, Birleşmiş Milletler yardımıyla yaşıyan Afrikalılar gibi.. Bir deri bir kemik, pantolonu üstünde tutabilirsen tut. Ama Marks & Spenser işi çözmüş. Belden lastikli, düğmeli pantolon yapmış. Lastiği bele göre gerip, düğmeyi de iliklediniz mi, Himini adama dönüyor, orasını burasını toplamak için de dansöz gibi kıvırmasına gerek kalmıyor.Pantolonun etiketinde ‘‘Made In Morocco’’ yazıyor. Üretim yeri Fas yani. Ama sen sorunu çözene, tüketiciyi dinleyen bak. Helal olsun Marks&Spenser'e.Yerli çocuk giyim üreticileri! Size sesleniyorum. Çok mu zor ne istediğimizi anlamak allahaşkına. Bir ne istediğimizi anlasanız ‘‘pazarlama’’ işi hallolacak ama.. Aslına ne istediğimizi çok iyi biliyorsunuz da, bu kadar ayrıntılarla uğraşmak işinize gelmiyor değil mi? Yığın malı satacaksın, voliyi vuracaksın. Biraz daha böyle iş yaparsınız ama gelecekte işiniz zor.Bakın geçen hafta, kadınlar arasındaki rastgele bir konuşmayı aktarıp Uno'ya ‘‘pasta tabanın küçük bulunuyor’’ diye mesaj gönderdim hemen Uno Pazarlama Müdürü'nden şu mesaj geldi: ‘‘Haklısınız, ama biz ilk günden bu yana aynı boyuttayız. Kısa süre önce boyut büyütme işini yatırım programına aldık! Siz yazınca hayret ettik.’’Bazı gereksinimleri görmek için öyle koca koca araştırmalar yapmak gerekmiyor. Çevrenizi gözleyin yeter. Örneğin son bir aydır gözlüyorum Ecmel önüne gelene Ülker tereyağı tavsiye edip, Pınar tereyağı yerin dibine batırıyor. Üstelik, anımsarsanız Ülker'in adı AKP'nin kuruluşunda Tayyip'in sponsorları arasında geçtiğinde bizim evde ‘‘2'inci Ülker Meydan Muharebesi’’ yaşanmıştı. İyi ürün tüketiciyi deliğinden çıkarıyor. Süt uzmanı Pınar'a duyurulur.Şişmanlar Eti Formu zaplayın!TAM ben niye McCann-Erickson Worldwide Türkiye'de halkla ilişkiler (PR) işine soyunmaz derken, geçen hafta McCann Erickson halkla ilişkilere getirdiği ‘‘stratejik planlama’’ yaklaşımıyla tanınan Bersay İletişim ile stratejik işbirliği anlaşması imzaladı. Yani bir bakıma reklamcıların duayenlerinden Pınar Kılıç ile halkla ilişkilerin yeni duayenlerinden Ali Saydam halkla ilişkiler alanında güçlerini birleştirdiler. Bu güçbirliği halkla ilişkiler alanına yeni soluk getirecek.ETİ Form reklamı deyince aklıma Kanat Atkaya'nın geçen Cumartesi yazdığı yazı geldi. Kanat, Eti Form reklamlarının ‘‘kilolu’’ insanları aşağıladığını düşünüyor. Hafif siklet boks şampiyonasına katılabilmek için bile üç ay ciddi bir ‘‘besi diyeti’’ uygulanması gereken Kanat'ın aklına böyle birşey nereden geldi bilmiyorum ama dediği şey doğru. Eğer bir kişinin kiloları ile sorunu yoksa Eti Form reklamı bu kişinin ruhunu incitebilir. Ancak burada ana hedef ‘‘her şişman kadın’’ gördüğünde ‘‘Ay ben de mi böyleyim?’’ diye suçluluk duygusu hisseden ve hemen önlem almaya çalışan kadınlardır. Reklam, istenen etkiyi haddinden fazla başarıyla yarattığı için, kurunun yanında yaş da yanmaktadır. Eğer çok rahatsızlık veriyorsa, reklam zaplanır olur, biter.LEVENT Kırca yeni kuracağı televizyon kanalı için eleman ilanı vermiş. Reklamın metni aynen şöyle: ‘‘Konservatuvar veya Güzel Sanatlar Akademisi mezunu ya da piyasadan her dalda, her konuda yeteneği olan yazar, çizer, oyuncu, spiker, tiyatrocu, şarkıcı, besteci, ressam, dekoratör heykeltıraş, taklit yeteneği olan, cambaz hokkabaz daha bizim sayamadığımız sizin aklınıza gelen her konuda yetenekli insanlara özellikle gençlere ihtiyacımız var.’’ Süper değil mi? Eğer çevrenizde yazar çizer varsa Kırca'ya
haber verin. Cambaz ve hokkabazı bana bırakın. Halen ekranlarda boy gösteren birkaç cambaz ve hokkabaz tanıyorum. Onların isimlerini ben bildiririm!Made in Tam Turkey TAM anımsamıyorum ama bundan dört-beş ay önceydi. Arçelik'in reklam ajansı seçmek için 11 reklam ajansını konkura (yarışmaya) davet ettiğini yazmıştım. Bir ay içinde bu konkur sonuçlandı ve iş Serdar Erener'in ajansı Y&R/Reklamevi'nde kaldı. Her büyük konkur sonrasında olduğu gibi Y&R'nin de konkuru hangi konseptle aldığı merak konusuydu ve kulaktan kulağa yayılan söylentiye göre ‘‘Made in Arçelik’’ konsepti Y&R/Reklamevine başarıyı getiren konsept olmuştu.Herkes gibi ben de merakla Arçelik kampanyasını beklemeye başladım. Günler, günleri kovaladı, aylar ayları, ne gelen vardı ne giden. Arçelik yeni ajansın sadece ‘‘Moral Haber’’ başlıklı kampanya reklamlarını yayınladı. Tam Arçelik aklımdan çıkmıştı ki, 14 Ağustos 2002 gecesi ‘‘Moral Bozucu Bir Haberle’’ sarsıldım.Repro Ajans tarafından üretilen Dizayn Boru reklamı aynen şöyleydi: Bir iş makinesı gelip teker teker boruların üzerinden geçiyor. Dayanım gücü ve esnekliği fazla olduğu için sağlam kalan tek atık su borusu da Dizayn Boru oluyordu. Hem de bu deneyi Yıldız Teknik Üniversitesi onaylıyordu. Buraya kadar, bir takım çekim kabalıkları dışında hiçbir sorun yoktu. Hatta üç yıldızlık eli yüzü düzgün bir reklam bile diyebilirdim. Ta ki pack shot görünene kadar: Made in Turkey, Made in Dizayn! ‘‘Allaaah diye düşündüm’’ içimden ‘‘Arçelikçiler kitle halinde kalpten gitmişlerdir.’’Ama hatanın büyüğü de kendilerinde, yaratıcı bir iş de bu kadar da bekletilmez ki! Şimdi ne olacak? Bence Arçelik'e çok da yakışacak olan ‘‘Made in Arçelik’’ kampanyasını hayatta yapamazlar. Yeniden çalışmaları gerek. Gelelim ‘‘Made in Dizayn’’a.. Eşzamanlı düşünce tabii ki olabilir ama ‘‘Made in Turkey, Made in Dizayn’’ sloganı reklamın konseptiyle o kadar kelalaka ki, insan ister istemez kuşkulanıyor ve ‘‘vallahi bu da Made in Tam Turkey’’ demeden edemiyor.ÇekirgelikProfesyonel sporun iki nedeni vardır. İlki para kazandırmasıdır. İkincisi yine para kazandırmasıdır (Melvin Helitzer)
button