Oluşturulma Tarihi: Ağustos 15, 2003 00:00
EYVAH ki eyvah... Bu kez daha başlıkta ele verdik fikrimizi.Ama, ulusal tarım düşmanı sıfatını peşinen göze almamız da boşuna değil.Zaten çay fidanı deyip geçmeyin, her yaprağından ayrı sorun sallanıyor... Mesela 200 bin üretici az kazanıyor, bazen ürün bedelinin tamamı batıyor. Fabrika devlet rekabetinden şikayetçi, yeterince kaliteli ürün satın alamıyor. Tüketici içtiği çayı beğenmiyor. Kimse halinden memnun olmadığına göre... O zaman piyasa işlemiyor demektir! İthalatın terbiyevi -haydi sopası demeyelim-sihirli değneğinin korkusu ve rekabetin motorundan yoksun piyasanın işlemesi de zor gözüküyor.TÜTÜN, ÇAY VE KAHVEİLE DUVAR DELEN ÖZALBu toprakların çay ekimiyle tanışması yüzyıldan biraz daha eski. Hatta belki şaşacaksınız ama Karadeniz çay fidanının ilk adresi bile değil. 1880'lerin sonunda Bursa'da dikilen ilk tohum tutmayınca, çay ziraati genç cumhuriyetin kurucuları tarafından Rize Vilayeti'ne taşındı.Petrolden sonra emtia piyasasının gözdesi tütün, kahve ve çay ticaretinde serbesti merhum Turgut Özal iktidarının ilk ayında geldi. 1984 başında yabancı sigara ile kahve markalarının ithalatına engel olan duvar yıkıldı. İyi de oldu. Çünkü sadece kaçakçılık mafyasının beli kırılmakla kalmadı, sigara alanında yabancı sermaye yatırımları çekildi.Dahası
seçim imkanıyla tanışan Türk tiryakisinin damak tadı değişti.Sigara pazarının yarısı şark tütününden Virginia tütününe kaydı. 8 ton Türk kahvesi (aslında Brezilya'dan ithal unutmayın) yanı sıra 2 ton granül kahve ile bir ton kadar filtre kahve tüketilir hale geldi.Çayda özel sektöre izin 1986 yılında verildi. Ama aradan geçen 17 yılda tütün ve kahvedeki performans yakalanamadı.Çaykur yani devlet pazarın yüzde 60'ından fazlasına hakim... Ama zararı büyük. Yüzlerce -son sayıma göre 329- özel çay üretim tesisi var. Yarısı kapalı, çoğunun üreticiye yüz milyarlarca lira borcu var.İTHALAT, ÇAY ÜRETİCİLERİDERNEĞİNDE HİZİP YARATTIÇay pazarının ithalat değneğiyle terbiyesindeki rötarı ilk dillendiren biz değiliz. Çay Sanayici ve İşadamları Derneği (ÇAYSİAD) bile ithal çay nedeniyle ikiye bölündü. ÇAYSİAD Başkanı ve Selen Çayları'nın sahibi Ayhan Ruşen ‘‘İthalat konusundaki görüş ayrılığı nedeniyle derneği pasifize ettik’’ dedi. Peki yerli üretici neden ithalat istesin ki?Yanıtı basit: Pazarı büyütmek için!Başta Unilever'in markası Lipton olmak üzere yerli üreticiler dökme paket çaydan, poşete geçmeye çalışıyor. Oysa bugün poşet çayın toplam pazar payı yüzde 5'i aşmıyor. Pazar büyüklüğü de 500 milyon dolara takılıp kalıyor. Poşetin pazar payının artmasıyla birlikte toplam sektörel cironun 2 milyar dolara ulaşabileceği hesaplanıyor.Dolayısıyla akılda ilk tutulması gereken husus, pazarın büyümesi için poşet çay payının artması gereği...Çünkü kaynamış suda birkaç dakikada rengini ve aromasını belli eden poşetlik çayın kalitesi de fiyatı da yüksek. Daha yüksek fiyatlı tüketim de pazardaki rakamları büyütecek.Ama şu aşamada yerli siyah çaydan poşetlik üretim çok zor. ‘‘Çünkü Seylan'dan, Kenya'ya Hindistan'a kadar her yerde siyah çay elle toplanır ve en üstteki 2.5 yaprağı kullanılır’’ diyor Ayhan Ruşen, şöyle yakınıyor: ‘‘Bizde ise elle toplama yerine makas kullanılıyor, artık fidan da, alt yapraklar da karışıyor ürüne. Tek fiyat ilan ediliyor, üretici de ne kadar satsam kárdır diye düşünüyor. Düşük kaliteli çayın alımından vazgeçilmesi siyasi baskılar ve ilişkiler nedeniyle güç.’’Bir de meselenin finansal güç boyutu var:‘‘Küçük ve orta boy özel sektör üreticilerinin ödeme sicili bozuk. Dolayısıyla üretici önce Lipton'a (Unilever) gidiyor, ikinci tercihi Çaykur oluyor, son olarak diğer özel sektörün kapısını çalıyor. Dolayısıyla özel sektöre teslim edilen çayın kalitesinin düşük olacağı peşinen belli.Kaliteyi yükseltmek için ithalatı deneyenlerin karşısına devlet dikiliyor... Belki topla-tüfekle değil ama gümrükle, fonla...Çaydaki garip ithalat politikasını anlamak için fiyatlara bakmak yeterli. Bugün Çaykur yılda 3-5 ton da olsa kilosu 50-60 cente ihracat yapıyor, Türk özel sektörü aynı fiyata kaliteli çay bulabiliyor.Ama Türkiye'ye çay ithal etmek istediğinizde deniliyor ki, ‘‘Fiyatı asgari 2 dolardan hesaplanır.’’ Üstüne yüzde 145 gümrük, yüzde 8 de KDV... Yani ithal çayın kilosu geliyor 5 dolara.İthalat korkusu kalkınca çay pazarında herkes dilediğini yapmakta özgür kalıyor... Köye fabrika kuran mı istersiniz, kayıt dışı, sigortasız, faturasız çalışan mı, yoksa fiyat kırarak herkesi batırırım sanan mı!32 bölüm tekmili birden bir oyun ki, sahnede sadece kaliteli çay eksik. Oysa Türk çay sektörü ithalatı ve tabii ki ihracatıyla dünyaya açılsa... Kalitesi ve fiyatı yükselse sadece üretici değil tüketiciye de yarayacak... ‘‘Akşam Beş Çayı’’ ülkesi olarak bilinen İngiltere belki geçen asırda üzerinde güneş batmayan topraklarında çay yetiştirmiş olabilir. Ama bugün hiç zahmet etmeden dünyanın dört bir yanından ithal ettiği çayları harmanlayıp, markasını basarak üreticiden kat kat fazla para kazanıyor.Peki kulunuz bu gerçeği hemen gördü de, siyasilerimiz kör mü?Sayılmaz sadece oy bağımlısılar. Son üç başbakandan ikisinin, Mesut Yılmaz ile Recep Tayyip Erdoğan'ın memleketi nereye düşer hatırlayın yeter.Bir bardak poşetinden iki bardak çay çıkıyor. Peki ya aynı hesabı dökme çay için yaparsak... Diyelim ki iki kişilik çay yapılacak. 7 milyon liralık kilo fiyatından yola çıkarsak (7 bin çarpı iki) aşağı yukarı aynı fiyata ulaşıyoruz. Ama bu noktada Ayhan Ruşen'in haklı bir hatırlatması var: ‘‘Türkler yılda kişi başına ortalama 2.3 kilo çay tüketiyor. Yani dört kişilik aile yılda 12 kilo çay içiyor. Demek ki ayda bir kilo çay satın alıyor. Kaliteli veya daha düşük kalitede çay seçimi arasındaki fiyat farkı da bir paket sigara fiyatından fazla değil. Ayda bir paket sigara parasına kıysınlar, daha kaliteli çay içsinler diyoruz.’’DÜNYA ÇAY TÜKETİMİNDE İLK BEŞ(Kişi başına/kg)İrlanda 3.2 kgKuveyt 2.8 kgİngiltere 2.6 kgKatar 2.4 kgTÜRKİYE 2.3 kg500 milyon dolarlık pazarın yüzde 60'ı Çaykur'un elinde Kuru Çay Üretimi 160 bin ton (% 100.0)Çaykur'un payı 100 bin ton (% 62.5)Özel sektörün payı 60 bin ton (% 37.5)İthalat 17 bin ton (2001 yılı)İhracat 5 bin ton (2001 yılı)SEKTÖRDE faaliyet gösteren özel şirketlerin yarısından fazlası fiilen üretimi durdurdu. Son yıllardaki yatırım atağıyla kurulu kapasite ön plana çıkan Doğuş Çay'ın yanı sıra diğer bazı markalar şöyle: Lipton, Selen, Of Çay, Oba Çay, Bal Küpü, Sir Winston. Tablodaki resmi ithalatın rakamı biraz şüpheli. Çünkü Sri Lanka'nın resmi ihracat rakamlarına göre Türkiye'ye yollanan çayın miktarı yıllık ortalama 25 bin tonu buluyor. Bir bölümü yeniden ihraç edilen bu çayların azımsanmayacak kadarının kaçak olarak iç piyasaya sürüldüğü tahmin ediliyor.
button