Güncelleme Tarihi:
İşte Stelzer'in yazdığı o makale:
"Ä°yi haber, euro bölgesinin en büyük ikinci ekonomisi olan Ä°talya, Yunanistan ve Ä°rlanda'ya benzemiyor. Ä°talya, bu ülkelerdeki gibi emlak ya da bankacılık sektörlerinde sorun yaÅŸamıyor, en azından ÅŸimdilik durum böyle görünüyor.            Â
Ancak iÅŸin kötü tarafı Ä°talya, Portekiz'e benziyor. Portekiz de tıpkı Ä°talya gibi, Yunanistan ve Ä°rlanda'daki boyutlarda bir emlak ve bankacılık krizi yaÅŸamanın eÅŸiÄŸinden döndü. Fakat bu ülkedeki büyüme performansı o kadar düşük ki, yakında borçlarını ödemeye yetecek kadar vergi toplayamaz hale gelebilir.  DiÄŸer taraftan Ä°talya'nın ekonomik büyüklüğü Avrupa’nın diÄŸer bir sorunlu ülkesi Ä°spanya'nın neredeyse iki katına denk geliyor ve Ä°spanya'nın iflası durumunda euro bölgesinin elinde bu ülkenin borç yükümlülüklerini karşılayacak miktarda kaynak bulunmuyor. İtalya'nın finansal durumundaki görece iyi olma durumu, tamamen iÅŸini iyi yapan bankacılık düzenleyici kurumlarındaki yetkili kiÅŸilerle, baÅŸarılı Merkez Bankası BaÅŸkanı Mario Draghi'ya dayandıralabilir. Ne yazık ki, bu kiÅŸilerin baÅŸarısı tam anlamıyla her ÅŸeyin yolunda gittiÄŸi anlamına gelmiyor.      Â
VERÄ°MLÄ°LÄ°K ARTIÅžI ÇOK YAVAÅžÂ
Draghi, Ä°talya'nın sürdürülebilir bir büyüme oranı yakalayamamasından ÅŸikayet ediyor. Bununl birlikte, ülkenin rekabet konusunda Avrupa'daki ortaklarına kıyasla bariz biçimde geri kaldığı eleÅŸtirisi gündeme getiriyor. Avrupa Ekonomik Ä°ÅŸbirliÄŸi Örgütü ise, böyle bir durumla karşı karşıya kalınması durumunda, vergi gelirlerinin düşeceÄŸini ve Ä°talya'nın bütçe açığında hedeflediÄŸi seviyeye çıkamayacağını öne sürdü.      Â
1998 ile 2008 yılları arasında verimlilikte Almanya yüzde 22, Fransa yüzde 18'lük bir artış sağlarken, İtalya'da bu oran sadece yüzde 3'te kaldı. Eğer verimlilikte artış sağlanamazsa, İtalya'nın büyüme performansı bu sene ve gelecek sene için öngörülen yüzde 1 tahmininin üzerine çıkamayacak.
Diğer taraftan yeni işletmelerin yenilikçi adımlara atıp, verimlilik ve büyümeyi hızlandırması ise çok kolay görünmüyor. Çünkü yavaş işleyen bürokrasi, yolsuzluklar ve rüşveti teşvik eden vergi sistemi gibi unsurlar bu gelişimini önünü tıkıyor.
Ayrıca, İtalyan iş dünyasının Silvio Berlusconi hükümetine olan güveninin kaybolması da içerdeki sorunları artıran diğer bir unsur olarak ortaya çıkıyor...
BİR YANDA DA ÇARESİZLİK VAR
Elbette caresizlik duygusunu da unutmamak gerekiyor. Uzun süredir lireti terk edip euro kullanmaya başlayan İtalyanlar, kendilerini özellikle Çin karşısında daha rekabetçi hale getirecek kur ayarlamasını yapamıyor. Kendi ekonomik durumlarıyla en uyumlu faiz oranını belirleyemiyorlar çünkü bu işi onların yerine Avrupa Merkez Bankası (ECB) yapıyor. ECB'nin aldığı bu karar da genelde Alman ekonomisine uygun biçimde belirleniyor. Petrol ithalatına yoğun biçimde bağlı olan İtalyanlar, OPEC'in hakim olduğu bu alanda enerji fiyatlarına da müdahil olamıyor.
İtalya'da, büyük oranda orta ve küçük işletmeler tarafından üretilen yüksek kalitedeki tüketici ürünlerine dayalı bir ekonomi hakim. İş gücünün yoğun şekilde kullanıldığı bu işletmeler, hem daha düşük hem de çok daha ucuz fiyata rekabet eden Çinli firmalar karşısında çok fazla rekabet edemiyor.
Bu da iÅŸleri imalatçılar için her geçen gün daha zor hale getiriyor.Â
Yunanistan, İrlanda, Portekiz ve İspanya tahvillerinin faizleriyle, gösterge Alman tahvilleri arasındaki makas yüzde 5 ile 7 arasına gelmiş durumda. Eğer, büyüme oranını yüzde 1'in üzerine çıkaramazsa, daha önce İtalya için yüzde 1.7 olan bu faiz farkı, yatırımcıların yeni hedefi olabilir.
Her şeyin ötesinde toplam borcunun gayri safi yurtiçi hasılası yüzde 120 olan İtalya, aynı kategoride yüzde 85 oranına sahip olan Portekiz'e göre daha kötü durumda bulunuyor.
Son önemli gösterge ise yabancı yatırımcılar için cazibe merkezi olma konusunda ortaya çıkıyor. Dünya Bankası sıralamasına göre, Portekiz iş yapma kolaylığı açısından 31'inci sırada yer alırken, İtalya 80'inci durumda bulunuyor. İtalya bu konuda Moğolistan ve Zambiya'nın dahi gerisinde kalıyor. Belki de bu durum, İtalya için diğerleriyle kıyaslandığında en kötü noktayı gösteriyor."
* Bu yazı Wall Street Journal'de, "Warning Signs Are There for Italy" başlığıyla yayımlanan haberden derlenmiştir.
* Irwin Stelzer Hudson Institute adlı düşünce kuruluşunda ekonomi politikaları konusunda uzman olarak görev yapıyor.
Â