Güncelleme Tarihi:
Yaralarını sarmaya çalışan Arnavutluk demokrasiyle terörizm arasında bir yerde
Değişim umutları
Banker skandalından sonra çıkan isyanın yaralarını sarmaya çalışan Arnavutluk şimdilerde demokrasiyle terörizm arasına sıkışmış, geçen hafta yapılan seçimlerle çıkış yolu arıyor. Balkanların Adriyatik kıyısındaki küçük ülkesi Arnavutluk, Enver Hoca döneminin baskıcı sosyalist rejiminin sıkıntılarını yaşıyor. Son birkaç yıllık yönetimiyle Enver Hoca'yı aratmayan Devlet Başkanı Sali Berişa'nın da halkın parasını tokatlayan bankerlerle işbirliği yaptığına inanan Arnavutlar, değişim umuduyla, son seçimlerde sandıktan sosyalistleri çıkardı.
İstikrar henüz hayal
Güneyde başlayan isyanın tüm ülkeyi sarmasından sonra birbirlerini boğazlayan Arnavutluk, askeri depolardan yağmalanan silahlarla vahşi batıyı andırıyor. Yediden yetmişe herkesin birden çok silaha sahip olduğu Arnavutluk, 10 ülkenin oluşturduğu Çokuluslu Güç'ün denetiminde normalleşme sürecine giriyor. İsyandan sonra gözle görünür en önemli gelişme, saat 19.00'da başlayan sokağa çıkma yasağının 22.00'ye uzatılması. Seçimi kazanan sosyalistler, halkın elindeki silahları alabilmek için silah başına 600-700 mark ödemeyi planlıyor. Ancak Arnavutluk için istikrar henüz bir hayalden öteye geçemiyor.
MÜZEDEN DİSKOYA
Enver Hoca döneminde Çin'le Arnavutluk'un ilişkileri iyice soğuduğunda Mao'ya bu ülkenin kendilerine kafa tuttuğunu anlatmışlar. Yaşlı Mao
‘‘Kaç kişi bunlar?'' sorusunun yanıtını alınca ‘‘Hangi otelde kalıyorlar?'' diye sormuş. Üç milyon nüfuslu Arnavutluk bugün Enver Hoca'nın izlerini siliyor. Tiran'da Piramit şeklindeki Enver Hoca Müzesi'nin bir bölümü ‘‘Student Disco''ya, bir bölümü de kafeye dönüştürülmüş.
KAHVE, VOTKA VE MÜZİK
John Belushi, Queen, Michael Jackson gibi Batı hayranlığının dışa vurumu isimler taşıyan cafe-bar'larda kirsche, kahve ve votkayla sabahı karşılayan Arnavutlar, öğleye doğru siestaya çekiliyorlar. Ülkenin iyice bozulan ekonomisinden etkilenen müzisyenler de günlük nevalelerini doğrultmak için bir ağaç altında gitar çalıp, önlerine atılacak üç-beş doları bekliyor.
SIKIŞMIŞ YAŞAMLAR
Her gece patlayan bir cephaneye dönüşen Arnavutluk'ta yaşam sabah ve akşam saatlerine sıkışıp kalmış. Beş yıl öncesine kadar Tiran sokaklarından geçen bir otomobilin polis telsizlerinden ‘‘Otomobil geliyor dikkatli olun'' anonslarıyla duyurulduğu Tiran'da bugün binlerce kaçak Mercedes cirit atıyor. Eskiden kalma alışkanlıkla bisiklet hala en gözde ulaşım aracı. Kadın erkek Arnavutlar bisiklete binmeyi sürdürüyorlar. Hatta kızların incecik bedenleri bisiklete bağlanıyor.
KRAL KİM
Son seçimlerden sosyalistlerin ezici zaferle çıkması Devlet Başkanı Sali Berişa'yı zor duruma düşürdü (Üstte). Berişa'nın meydanlarda uçurduğu beyaz güvercinler bile Demokrat Parti'nin yenilgisini önleyemedi. En sert muhalefet ise 1939'da henüz iki günlük bebekken ülkesini terketmek zorunda kalan son Arnavutluk Kralı Ahmet Zogu'nun oğlu veliaht Leka Zogu'dan geldi (sağda). İki metre dokuz santimlik boyuyla 1990'da dönebildiği ülkesinde, son seçimlerle birlikte yapılan rejim referandumuna hile karıştırıldığını öne süren Leka Zogu, yandaşlarıyla düzenlediği mitingde polislerle çatıştı.
SIRAT KÖPRÜSÜ
Arnavutlar son seçimlerle bir sırat köprüsünden geçtiler. Demokrasi ya da çatışma kazanacaktı. ‘‘Demokrasiye evet'' yazılı pankartın önünde miting yapan Arnavutlar, çatışma istemediklerini gösterdiler. Arnavutluk, 29 Haziran'da ilk turu yapılan seçimlerde, 155 sandalyeli parlamentonun yeni üyelerini belirlerken, cumhuriyet mi, monarşi mi referandumuna da sandıkta yanıt aradı. Yaşlı nüfusun çoğunluğu krallıktan yana oy kullandı. Bu yaşlı kadın da umudunu yitirmeden sandığa koşanlardandı (sağda).