Güncelleme Tarihi:
Meclis Yasadışı Dinlemeleri Araştırma Komisyonu, dün Ak ve Orakoğlu’nu dinledi.
Ak, komisyonda merkezi santrallerdeki yazılım tehlikesine dikkati çekerek şunları söyledi:
DİLEYEN DİNLER
“Santrali siz kurmuyorsunuz, santralin yazılımı size ait değilse dünyanın istediği yerinden dileyen insan istediği gibi dinler. Santrali yapan şirketlerin bunu yaparken dinlemeyi yapacak yazılımı da kurduğunu, santrali ucuza satıp, içindeki yazılımı başka ülkelere çok pahalıya sattığını araştırmalarımızda gördük. Türkiye’de geçmişte bir firma santral yapımına başladı, uluslararası bir firma orayı satın aldı, ilk iş olarak santral yapımına son verdi. 1990’lı yılların belli bir döneminde yurtdışındaki bir santralle ilgili mahkeme kararı çıkarttık. Her kim ararsa ulaştık ve ciddi operasyonlar yaptık. Bunu 10-15 kişilik küçük grupla yaptık ve çok cüzi bir maliyetle yaptık. Yabancı servisler de Türkiye’ye bunları yapıyorlar mı veya neler yaptılar?
KÖŞK’Ü DE DİNLER
Çankaya Köşkü’ndeki santrale ulaşılıyorsa, Cumhurbaşkanı’nın numarasını da öğrenmişse dinlemekten kolay bir şey yok. İstediğiniz kadar tedbir alın, istediğiniz kadar ‘dinlenmiyorum’ deyin. Başbakan'ı dinlediği söylenen priz internette 150 liraya satılıyor. Basit bir programla fiber optik hat tesisatının A bölgesindeki bütün haberleşmeyi çok çok kolay izlersiniz. Şu anda komünikasyon hizmeti sunan şirketlerin hiçbiri milli değil. Bana mı hizmet ediyor başkasına mı hizmet ediyor? İngiltere’de inceledik, bu şirketlere Scotland Yard gelmiş, ofisini kurmuş, her şey onun denetiminde.”
Ergenekon davası ile 28 Şubat soruşturmasında tanıklık yapan Orakoğlu, milletvekillerine şunları söyledi:
“Türkiye Cumhuriyeti Başbakanları geçmişteki dönemlerde de bugün de hep dinleniyor. Yabancı servislerce bunların hedef alınmasında bir anormallik yoktur. İçte yapılan dinlemeler hallolabilecek dinlemelerdir. Esas olan yabancı istihbarat servislerinin dinlemelerinin önüne geçilmesidir. Burada da görev MİT’e düşmektedir. Bizim yabancı gizli servislerin Türkiye’deki faaliyetlerine karşı mücadelemiz hep zayıf olmuştur.
CEMAAT HAKİM DEĞİL
Türkiye polis teşkilatı özellikle 28 Şubat’tan sonra devlet içindeki yapılara karşı çok ciddi mücadele azmi kazanmıştır. Benim çalıştığım ekipte de cemaatçi arkadaşlar vardı. Ama ‘Bütün polis teşkilatını etkisi altına aldı’ demek doğru değil. ‘Cemaat yoktur’ demiyorum, ama tamamen cemaatin Emniyet teşkilatına hakim olduğunu söylemek bana göre yanlıştır.
YAZICIOĞLU ORTADAN KALDIRILDI
Devletin içinde Türkiye’de ciddi bir mücadele vardır. Şu anda soğuk savaş dönemini öne çıkaran bir anlayış ile milleti öne çıkaran bir anlayış çok ciddi mücadele etmektedir. Şu anda bizim yaptığımız mücadele derin mücadeledir. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümündeki şeyi burada görüyorum. Ciddi şekilde ortadan kaldırıldığını düşünüyorum.
MALKİ CİNAYETİ
Nesim Malki cinayetini çok iyi araştırdık. İsrail’in Türkiye’de iş dünyasını, sermayeyi ele geçirmek için yaptığı psikolojik harekatla ilgili bir eylemdir. Nesim Malki cinayeti, Türkiye’nin geçmişine ışık tutacak bir cinayetti. Hanefi Avcı Susurluk komisyonuna bilgi vermişti. O nedenle biraz istihbarat dairesinde dışlanmıştı. Yani arkadaşlarını gammazlıyor falan diye.
JİTEM’İ MGK KURDU
Türkiye’deki derin yapı özel kuvvetlerin içine sızmış bir yapı ile MİT’e sızmış yapı ve Osmanlı’da İttihat Terakki’den gelen bir karakolcu yapının kaynaşmasıyla ortaya çıkmıştır. Hep TSK’nın içine sızmış illegal yapılardan bahsetmişimdir. JİTEM ayrı bir şey. Çok ciddi anlamda JİTEM’de çalışanların bordroları TSK içinde çıkmıştır. Jandarma Genel Komutanlığı ise JİTEM’i hep inkar etmiştir. JİTEM, MGK eliyle kurulmuştur. PKK ile mücadelede Türkiye’de yanlışlar yapılmıştır. Bu MGK içinde kurulmuş bir birim, bizzat Jandarma Genel Komutanlığı bunu inkar ediyorsa... MGK, Türkiye’nin önemli bir kurumuydu ama Türkiye MGK’da alınan kararlar eliyle ciddi sıkıntılarla karşılaştı.
BAYKAL’A TUZAK
(Baykal ve eski MHP’li yöneticilere kaset tuzağı) Biz geçmişte Ankara ve İstanbul’da bazı çok önemli terör olaylarını çözemedik. Bunun gibi güvenlik güçlerinin çözmekte zorlandığı olayların dış kaynaklı, gizli servislerin işi olduğu ortaya çıkmıştır. Bundan olabilir.
APO’NUN TESLİMİ
Dinleme açısından güçlüydük. Öcalan ve onunla görüşen birtakım insanlar da dinleniyordu. Bazı örgüt liderleri yurtdışından izlenebiliyordu. Apo’nun Türkiye’ye teslimi bir psikolojik harekattı o zaman.”