Güncelleme Tarihi:
Susurluk skandalının kilit isimlerinden, suç makinası Haluk Kırcı Pendik'te bir evde yakalandı. Kırcı'nın bağlantı kurabileceği kişilerin telefonunu dinlemeye alan polis, evi bastı ve 1991'den beri aranan Haluk Kırcı'nın kaçmasına fırsat vermedi.
Susurluk skandalının başaktörü Abdullah Çatlı'nın sağ kolu, 12 Eylül 1980 öncesinde Ankara Bahçelievler'de 7 TİP'linin vahşice katlinin sanığı eski ülkücü, ‘İdi Amin’ kod adlı Haluk Kırcı, 8 yıl aradan sonra önceki gece yakalandı. Kırcı'nın yakalanmasıyla, 1997 yılının 30 Ekim 1997 günü yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında önerilen ve hemen ardından Bakanlar Kurulu'nda kabul edilen, ilk kez de 4 Kasım 1997 günü Hürriyet tarafından kamuoyuna duyurulan ‘Gizli Siyaset Belgesi’nde yer alan talimat yerine getirilmiş oldu. Gizli Siyaset Belgesi'nde, 70'li yıllarda ülkücü harekete katılıp sonra mafya çetelerine dönüşen kişilerin rejime tehdit oluşturdukları, bunların derhal etkisiz hale getirilmesi gerektiği belirtiliyordu. MGK'da alınan tarihi kararlar arasında ilk kez ‘Ülkücü Mafya’ deyimi kullanılmış ve ‘Türk milliyetçiliği bazı kesimlerce ırkçılığa dönüştürülmek istenmektedir. Ülkücü mafya bundan yararlanmak istemektedir. Bu bir tehdittir’ denilmişti. Gizli kararname haline getirilen bu kararların alınmasından sonra, Türkiye içinde ve dışında bulunan mafya babalarına yönelik çok önemli operasyonlar yapıldı. Alaaddin Çakıcı, Kürşat Yılmaz, Sedat Peker ve Sedat Şahin gibi ülkücü mafyanın önde gelen isimlerinin yakalanmasının ardından Haluk Kırcı'nın da yakalanması, MGK kararlarının bir uzantısı olarak değerlendirildi.
TELEFONLAR DİNLENDİ
Cezaevinden çıktığı 1991 yılından beri aranan Kırcı, Pendik, Çavuşbaşı Mahallesi, Kızılay Caddesi'nde kiraladığı 6/3 kapı numaralı evde ele geçirildi. Haluk Kırcı, eşi Vesile Kırcı, saklandığı evi kiralayan, tekstilci Bünyamin Adanalı ve eşi Sibel Adanalı gözaltına alındı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi ekipleri, Haluk Kırcı'nın, uzun süredir Türki Cumhuriyetleri'nde olduğu konusunda çok sayıda ihbar almışlar ancak nokta adres belirleyememişlerdi. Haluk Kırcı'nın bağlantı kurabileceği tüm yakınları ve arkadaşlarının telefonlarını dinlemeye alan polis, sonunda istedikleri bilgiye ulaştılar. Dinleme yaptıkları bir telefondan, Haluk Kırcı'nın İstanbul'a geldiğini öğrenmekle kalmadılar. Kurtköy'de, eşiyle birlikte yerleştiği arkadaşı Bünyamin Adanalı'ya ait evin adresini de tespit ettiler. Ev hemen izlemeye alındı ve Kırcı'nın içeride olduğu teyid edilince baskın düzenlendi. İstihbarat, Terörle Mücadele ve Organize Suçlar ve Silah Kaçakçılık Şubesi ekipleri, önceki gün sabaha karşı 01.30 sıralarında evi çevirdi. Çelik yelekli polisler evin kapısını çaldı. Kapı bir süre sonra Bünyamin Adanalı tarafından açıldı. Adanalı, ‘‘Mahkeme kararınız var mı? Eve giremezsiniz’’ diye polisleri içeri almak istemedi. Ancak içeri giren çelik yelekli ekipler, Haluk Kırcı, Vesile Kırcı (Erzincanlı) ve çocuklarını bir odada saklanırken buldu. Evde bulunan Adanalı ve eşi Sibel Adanalı da gözaltına alındı. Kırcı'nın, bir süre önce de Sedat Fidan adına düzenlenmiş sahte pasaportla yurda giriş çıkış yaptığı belirlendi.
Bakan: Yanına kar kalmaz
İçişleri Bakanı Kutlu Aktaş, Haluk Kırcı konusunda, ‘‘Suçluların yaptıkları yanlarına kár kalmaz’’ dedi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Salonu'nda düzenlenen, İdareciler Günü toplantısına katılan Aktaş, gazetecilerin soruları üzerine şunları söyledi: ‘‘Kırcı Pendik'te yakalandı. Bundan sonra adli safha başlar artık. Doğrudan doğruya iş savcının insiyatifinde. Biliyorsunuz mahkumiyetleri var, yakalaması var. 36 seneye yakın da mahkumiyeti varmış. Şunu tekrar söylüyorum: Türkiye Cumhuriyeti Devleti büyüktür, şahıslar hiç önemli değildir. Ahmet gider, Mehmet gelir ama bu devlet yürür ve suçluların yaptıkları yanına kalmaz. Bundan sonra da devam eder bu işler.’’
Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican ise Kırcı, eşi, arkadaşı ve arkadaşının eşinin Organize Suçlar Şube Müdürlüğü'nde gözaltında tutulduğunu söyledi.
Seri sorguda
Kırcı'nın üzerinden kimlik ve pasaport çıkmadı. Eşi Vesile Kırcı'nın üzerinde ise kendi adlarına düzenlenmiş evlenme cüzdanı bulundu. Evde yapılan aramada silah da bulunmadığı bildirildi. Emniyet Müdürlüğü'ne getirilerek Organize Suçlar ve Silah Kaçakçılık Şubesi'ne teslim edilen Haluk Kırcı'nın seri sorguya alındığı bildirildi. İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı, dün Kırcı'nın sorgulanması için 4 gün süre verdi. Kırcı ilk ifadesinde, ‘‘Pendik'te yakalandığım evi ben 3-4 gün önce tutmuştum. Uzun zamandan beri İstanbul'daydım. Bu evde eşim ve çocuğum ile oturacaktım ki yakalandım. Aynı evde benimle birlikte yakalanan arkadaşım Bünyamin Adanalı, eşiyle birlikte bizi ziyarete gelmişti’’ dedi. Emniyet Müdürü Hasan Özdemir, Kırcı'nın kaldığı yerin 3 gün önce belirlendiğini söyledi.
KARDEŞLERİ SORGULANDI
Haluk Kırcı'nın iki kardeşi, Erzurum Emniyet Müdürlüğü tarafından gözaltına alınarak bir süre sorgulandı. Haluk Kırcı'nın ticaretle uğraşan ağabeyi Metin Kırcı ile küçük kardeşi Çavlı Kırcı, dün sabah polis tarafından evlerinden alınarak emniyete getirildi. Kırcı kardeşlerin evlerinin de arandığını belirten Erzurum Emniyet Müdür Yardımcısı Çetin Güven, herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığını söyledi. Kırcı kardeşler, daha sonra serbest bırakıldı.
Kiralamış
Kırcı adına arkadaşı Bünyamin Adanalı'nın kiraladığı Pendik Çavuşbaşı Mahallesi Kızılay Caddesi Zeytin Sokak, No:6/5'deki dairenin sahibi Nazım Şimşek'in Almanya'da olduğu belirlendi. 20 gün kadar önce Bünyamin ve eşi Sibel Adanalı tarafından 120 milyon liraya kiralanan 135 metrekare genişliğindeki daireye Kırcı ile eşinin 3 gün önce taşındığı ortaya çıktı. Henüz ismi bile konulmayan apartmana 3-4 gün önce taşınan Haluk Kırcı'yı fazla tanımadıklarını belirten apartman sakinleri, ‘‘Apartman yeni olduğu için kimse birbirini tanımıyor’’ dediler.
Kitabında anlattı
Haluk Kırcı, geçen yıl ‘Zamanı Süzerken’ adıyla Burak Yayınevi'nden çıkan kitabında yaşam öyküsünü anlatttı ve terör olaylarına, kendi bakış açısından pencereler açtı. Ülkücü kesimi, yakın arkadaşı Abdullah Çatlı ile birlikte bu kesimde uğradıkları ihanetleri ve firarda yaşadığı yılları kaleme alan Kırcı, kısaca geçiştirdiği Bahçelievler katliamı üzerine bakın neler yazdı: ‘‘Kesinlikle önceden planlanmayan ve hesapta olmayan o gece, kaderimizdeki bir yol ayrımı olarak karşımıza çıktı. Anlatılması uzun, uzun olduğu kadar da üzücü olan o geceyi yaşamamız, kaderimizin bir tecellisiydi. Bizi iplere taşıyan, yıllarımıza mal olan ve dosyalarda kalan o gecenin olayları, gariplikler ve tesadüfler zincirinin yalnıca bir halkasıydı.’’