Güncelleme Tarihi:
Afet İşleri Genel Müdürlüğü Afet Etüd ve Hasar Tespit Dairesi Çığ Araştırma Geliştirme Etüd ve Önleme Şube Müdürü Ömer Murat Yavaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de çığ kayıtlarının, birçok ülkenin aksine uzun yıllardır tutulmadığını söyledi.
Dünyada bu kayıtların ABD ve Kanada'da 1840'larda tutulmaya başlandığını, İsviçre, Fransa, Avusturya gibi ülkelerde ise 1500'lü yıllardan itibaren tutulduğunu belirten Yavaş, Türkiye'de ise öncelikle sadece yerleşim yerlerinde meydana gelen çığ vakalarının kayıt altına alındığını belirtti.
1990'lı yılların başında çok sayıda can kaybına neden olması nedeniyle meydana gelen tüm çığ olaylarının kayıt altına alınmaya çalışıldığını belirten Yavaş, “1990'lı yıllardan önce sadece yerleşim yerlerine düşen çığlar kayıt altına alınırken daha sonra kara yolu, kayak merkezleri ve enerji nakil hatlarına düşen çığlar da kayıt altına alınmaya başlandı. Yapılan arşiv taramalarında 1890 ve 1923 senelerine ait 2 kayıta rastlandı, bunlar da kayıtlara eklendi” dedi.
1992'DE 443 KİŞİ ÇIĞ DÜŞMESİ SONUCU ÖLDÜ
Tutulan kayıtlara göre, Türkiye'de meydana gelen 1227 çığ felaketinde 1417 kişinin hayatını kaybettiğini ve 412 kişinin de yaralandığını ifade eden Yavaş, şu bilgileri verdi:
“157 çığ düşmesi olayı sonucu 443 kişinin hayatını kaybettiği 1992 yılı ülkemizin en fazla kayıp yaşadığı yıl olarak kayıtlara geçti. 1976 yılında 23 olayda 261 kişi, 1993 yılında da 60 olayda 133 kişi hayatını kaybetti. En fazla çığ düşmesi olayı ise 159 vaka ile 2007 yılında yaşandı. Özellikle 2000'li yıllardan sonra olay sayısında yaşanan artış dikkat çekiyor. 2006'da 104, 2008'de ise 144 çığ tespit edildi.”
Yavaş, dünyada çığ nedeniyle can kaybı ortalamalarının ABD ve Kanada'da yılda 25, Avrupa ülkelerinde 23, Türkiye'de ise 1950-2008 yılı kayıtlarına göre 23 kişi olduğunu belirtti.
DOĞU ANADOLU VE KARADENİZ BÖLGESİNDE ÇIĞ RİSKİ FAZLA
Özellikle Doğu Anadolu Bölgesi ile Karadeniz Bölgesinin dağlık kesimlerinin çığ olaylarının çoğunlukla gözlendiği yer olarak ön plana çıktığını ifade eden Yavaş, şunları kaydetti:
“Çığ, kar depolanmasının olduğu, zirve ve sırt kesimlerinde saçaklanmaların bulunduğu, bitki örtüsü olmayan ve genellikle kuzeye bakan yamaçlarda meydana gelmektedir. Çığ düşmesi, ani sıcaklık artışları, yoğun kar yağışı sebebiyle bir kar yağışında 25 santimetre veya daha fazla karın birikmesi, kar yağışı sonrası şiddetli rüzgar gibi benzer meteorolojik olaylara bağlıdır. Bu durum, kar örtüsü içinde örtüyü oluşturan tabakalar arası ve tabakalar içi kristal bağlarının değişimine bağlı olarak gelişmektedir.”
Çığa yakalanmamak için, bu durumu analiz etmenin yeterli olacağına dikkati çeken Yavaş, “Basit ve kısa süren testler, bu alanlarda bulunan kişilerin çığ tehlikesi olup olamayacağını analiz etmesine yardımcı olur. Bir çığ yamacından geçmek gerekiyorsa, mutlaka tek tek geçilmeli, ekibin geri kalanı geçiş yapan kişiyi izlemelidir. Bu, geçiş yapan kişinin çığa yakalanması halinde nerede bulunabileceği hakkında bilgi vermesi ve çabuk kurtarılması için çok önemlidir” dedi.
Son yıllarda dağlarımızda spor aktivitelerinde artış görüldüğünü anlatan Yavaş, bu artışın kazaların görülmesine sebep olmaya başladığını sözlerine ekledi.