İşte Türk edebiyatçısı

Güncelleme Tarihi:

İşte Türk edebiyatçısı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 05, 2003 00:32

  • Anadolu'da doğuyor İstanbul'da yaşıyor
  • İşçiden ve patrondan edebiyatçı çıkmıyor
  • Nesin'in dediği gibi üçünden dördü şair!
  • Eski çağlarda, kadim şairlerin aynı zamanda kahin olduğuna inanılırdı. Güzel söz söyleme sanatının bir Tanrı vergisi olduğu düşünülür, Tanrı'nın kendi vasıflarından birini şairlerle paylaştığı söylenirdi. Destan yazarlarının da tıpkı Homeros ya da Dede Korkut gibi ulu kişiler, ermişler olduğuna inanılırdı. Onlara gökten zembille inmiş gibi davranılıyordu. Ama 19. yüzyılın sonlarında başlayan edebiyat sosyolojisi çalışmaları edebiyatçıların da sıradan ölümlüler olduklarına ikna etti insanları. Aileleri, eğitimleri, cinsel kimlikleri, meslekleri üzerine yapılan araştırmalar birbiri ardına yayınlanınca, başlarında parlak sanat halesiyle dolaşan edebiyatçıların esrar perdesi de aralanmış oldu.

    Türkiye'de edebiyat sosyolojisi alanında pek fazla bir araştırma yok. Cemal Süreya 1967'de kaleme aldığı ‘‘Türk Yazarının Halklaşması’’ başlıklı makalesinde Türk yazarlarını doğum yerlerine ve eğitim durumlarına göre sınıflandırdı. Alpay Kabacalı 1981'de yayımladığı ‘‘Türkiye Yazarının Kazancı’’ adlı kitapta yazarların ekonomik koşullarını inceledi. Son olarak da 1995'te Gökhan Tok 66 yazarla yaptığı anketi ‘‘Türkiye'de Yazarlar Üzerine Bir Sosyolojik İnceleme’’ makalesinde yorumladı.

    Uzun süredir bu tür bir araştırma belki de yapılmadığından dikkatimizi çekmedi. Ta ki Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü iki öğrencisinin 19. ve 20. yüzyılda Türkiye Türkçesi'yle eser vermiş şair ve yazarları kapsayan araştırmasından haberdar olana kadar.

    Elif Aksoy ve Murat Cankara ‘‘Çağdaş Türk Edebiyatçısının Toplumsal Profili’’ adını verdikleri çalışmalarını ‘‘Tanzimat'tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi’’ne ve orada yer alan 2132 edebiyatçıya dayandırıyor.

    Geçtiğimiz yıl Yapı Kredi Yayınları tarafından okura sunulan ansiklopedide yer alan edebiyatçılar üzerine çalışan öğrenciler Türk edebiyatçıları hakkında ilginç bilgilere ulaştı. Bir yıl süren bu araştırmaya Bilkent Üniversitesi öğretim üyelerinden Dr. Süha Oğuzertem'in rehberlik yaptı ve şu sorulara yanıt arandı: En çok edebiyatçı nereden çıkar, edebiyatçılar hangi şehirde yaşarlar, kadın edebiyatçıların oranı nedir, edebiyatçılar içinde romancıların, şairlerin ve mizahçıların oranları ne kadardır, babalarının mesleği nedir, edebiyatçılar ekmeklerini hangi işlerden kazanıyor, eğitim düzeyleri ve yabancı dil bilgileri nedir? İşte bu soruların cevapları.

    Baba mesleği Osmanlı’da devlet memurluğu, Cumhuriyet’te serbest

    Araştırmacılar, edebiyatçıların baba mesleklerini merak etmiş. Edebiyat sosyolojisi açısından bu merak, edebiyatçının sosyo-ekonomik kökenine ilişkin sorulara cevap verdiği için de önemli. Ancak, ansiklopedideki bilgilerden yola çıkıldığında edebiyatçıların yalnızca yüzde 59'unun baba mesleği hakkında bilgiye ulaşılıyor. Geriye kalanların babasının ne iş yaptığı bir muamma. Bu veriler ışığında 1901 öncesi doğan edebiyatçıların yüzde 18'i üst düzey yönetici (vali, mutasarrıf, büyükelçi, milletvekili, bakan, vb.), yüzde 16'sı orta ve alt düzey memur, yüzde 13'ü ise asker çocuğu. Genç kuşak (1961 sonrasında doğan) edebiyatçılar içinde üst düzey yönetici çocuğu olanların oranının yüzde 0.5'e kadar düşüyor. Dönemlere göre bakıldığında babası sanayici ya da tüccar olanlarla serbest meslek sahibi olanların oranının düzenli olarak arttığı anlaşılıyor. Genç edebiyatçılar arasında babası serbest meslek mensubu olanlar yüzde 11.68, orta alt düzey memur yüzde 10.28, yüzde 7 işçi, yüzde 6.07 sanayici, yüzde 5.61 ise öğretmen.

    Ansiklopedide yer alan edebiyatçıların yüzde 42'si yayın dünyasında çalışıyor. Daha sonra sırasıyla öğretmen, orta ve alt düzey memur kategorileri ile devlet memuriyeti dışında, diğer masa başı işler ve ardından akademisyenler geliyor. Bu göstergelerden anlaşıldığı kadarıyla edebiyatçıların büyük bir bölümü ekmeklerini masa başı işlerden kazanıyorlar. Sıralamada işçilerle (yüzde 1.74), sanayiciler (yüzde 1.50) birbirini takip eden oranlarda yer edinmiş. Anlaşılan, işçilerle patronlar edebiyata pek iltifat etmiyorlar.

    42-24 yaş kuşağında kadınlar çoğaldı

    Edebiyatçıların cinsiyet dağılımına bakılınca 1854'ünün yani yüzde 87'sinin erkek olduğu ortaya çıkıyor. Kadın edebiyatçı oranında ise zaman içinde bir artış var.

    1901-1920 yıllarında doğan edebiyatçılar arasında kadınların oranı yüzde 10 iken, 1961-1978 doğumlularda bu oran yüzde 18'e çıkıyor. Kadınların doğum yerleri hakkındaki veriler, araştırmanın en çarpıcı sonuçlarından biri: Dört kadın edebiyatçıdan biri yurtdışı doğumlu. Bunu sırasıyla İstanbul'da doğanlar ile Anadolu'da doğanlar izliyor. İstanbul doğumlularda kadın edebiyatçı oranı yüzde 17, Anadolu'da doğanlarda ise yüzde 12.

    42-51 yaş grubu verimli

    En çok edebiyatçı 1951-1960 arasında doğanlar arasından çıkmış. 2132 edebiyatçının yüzde 17.75 gibi önemli bir oranı bu dönemde dünyaya gelenler. Edebiyatçıların yüzde 63'ünün Anadolu doğumlu olduğunu görüyoruz. İstanbul doğumlular yüzde 27'lik dilimi oluşturuyor. Geriye kalan yüzde 7 ise şimdi Türkiye sınırları dışında kalan Selanik, Üsküp, Halep gibi yerlerde doğmuş. Doğdukları yer neresi olursa olsun, edebiyatçıların büyük bir bölümü İstanbul'da yaşamayı tercih etmiş. Yüzde 48'i İstanbul'da, yüzde 29'u Anadolu'da yaşıyor. 62-42 yaş gurubundaki yazarlarda İstanbul/Anadolu oranı neredeyse eşitlenmiş ama 42 yaşından daha genç grupta yer alanlar arasında İstanbul'da yaşayanların oranı yeniden artmış. Araştırmacılar bunu iç göçe bağlıyorlar.

    Edebiyatçının ömrü 65 yıl

    Edebiyatçıların yaş ortalaması 65 yıl. En yaşlı edebiyatçı tam 100 yaşında olan 1902 doğumlu şair Muharrem Gündüz. Edebiyat tarihimizde en kısa ömürlü kişisi bir şair: Rüştü Onur. 1920'de doğmuş 22 yaşında ölmüş. En uzun ömürlü edebiyatçı ise eğitimci ve yazar Salih Keramet Nigár, 1987'de 102 yaşında ölmüş.

    Roman ve romancı azalıyor

    Edebiyat türlerine bakıldığında yüzde 55'inin şair olduğu görülüyor. Bu oran, Aziz Nesin'in ‘‘Türkiye'de her üç kişiden dördü şairdir’’ nüktesini doğrular nitelikte. Edebiyatçılar içinde mizahçılar bulunmaz hint kumaşı gibi duruyor. Oranları sadece yüzde 1.97'yle sınırlı kalıyor. Edebiyatçıların yüzde 27'si öykü, yüzde 26'sı roman, yüzde 20'si çeviri, sadeleştirme ve uyarlamayla uğraşıyor. Eleştiriyle ilgilenenlerin oranı ise sadece yüzde 3. Tablolardaki dağılıma bakıldığında günümüz edebiyatçılarının, yani 42-24 yaş kuşağının yüzde 64 gibi büyük bir bölümü şair. Aynı kuşak içinde roman yazanların oranı ciddi bir düşüş kaydediyor. Burada şaşırtıcı olan son dönemde daha çok tartışılan ve konuşulan türün roman olmasına karşılık bu alanda verilen ürün sayısının az olması.
    Haberle ilgili daha fazlası:

    BAKMADAN GEÇME!