Hürriyet, Meclis’te CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu ile AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat düellosunu, uzmanlara yorumlattı. Psikiyatr, psikolog, iletişimci, hukukçu ve siyasetçiden oluşan 5 kişilik jüri üyesi, kendilerine göre kazananı ve gerekçelerini şöyle açıkladılar.
Fırat deplasmandaydı ama lehine çevirdi
Doç.Dr. Erol Göka (Ankara Numune Hastanesi 1.Psikiyatri Kliniği Şefi): Tartışma psikolojik değerlendirmeme göre 9-8 Sayın Fırat’ın galibiyetiyle sonuçlanmıştır. Her iki taraf da oldukça iyi bir performans sergilemişlerdir. Ne var ki Sayın Kılıçdaroğlu iddia makamı, sayın Fırat ise savunmadadır, üstelik şuyu vukuundan beter iki suçla, hayali ihracat ve eroin kaçakçılığıyla suçlanmaktadır. Sayın Fırat’ın çok daha zor bir durumda tartışmaya başladığı açıktır. İki taraf da önceki günlerde oldukça düzeysiz üsluplarını bırakmış ve tarafsız çoğunluğu kazanmaya yönelik mümkün olduğunca saygılı ve sakin bir üslup takınmış oldukları gözledim. Ne var ki Sayın Kılıçdaroğlu’nu daha aceleci, gergin ve nispeten çekinik; Sayın Fırat’ın ise kendinden emin, güvenli, sakin olduğunu gördüm. Sayın Fırat’ın tartışmadan galip ayrılmasına neden olan da bu tutumudur. İzleyicide "O kadar kendinden emin ki bu insan bu suçlamalara uygun davranmış olamaz" hissi uyandırmayı başarmış, deplasmanda ve negatif başladığı müsabakayı kendi lehine çevirmeyi bilmiştir. Sayın Kılıçdaroğlu, her şeye rağmen kendi performansının üzerine çıkmıştır çünkü böyle tartışmalara uygun bir psikolojik profili yoktur. Bu tartışma için eklenmesi gereken son bir husus da aslında bu tartışmada kaybeden tarafın Türk bürokrasisi, adaleti ve siyaseti olduğudur. İzleyiciler, mahkeme heyeti değildir, söylenenleri didik didik edecekleri halleri yoktur. İki tarafın da kendisini bu kadar haklı gördüğü yerde izleyicinin toplumsal bilinçdışı demek ki bu ülkede bürokrasi-hukuk ve siyaset arasında görünmez çarklar var. Böyle durumlarda bunlar işliyor ve herkes haklı çıkıyor diye düşünür.
Mantıksal akışta Fırat’a zayıf not
Dr. Vicdan Yücel (Psikolog): İçerik açısından Kemal Kılıçdaroğlu’na 10 üzerinden 9 puan, Dengir Mir Mehmet Fırat’a ise 5 puan veriyorum.
İçerik açısından
Açılış ve dinleyicinin ilgisini toplama: Kılıçdaroğlu (orta), Fırat (zayıf)
Amacın belirtilmesindeki açıklık: Kılıçdaroğlu (iyi), Fırat (orta)
Ana noktaların izleyici tarafından takip edilebilirliği: Kılıçdaroğlu (iyi), Fırat (orta)
Mantıksal akış: Kılıçdaroğlu (iyi) Fırat (zayıf)
Dinleyiciye sunulan fayda: Kılıçdaroğlu (İyi), Fırat (orta)
İkna etme: Kılıçdaroğlu (iyi), Fırat (zayıf)
Kapanıştaki etkinlik: Kılıçdaroğlu (iyi), Fırat (orta)
Sunuştaki tavırların analizi
Kendine güven: Kılıçdaroğlu (iyi), Fırat (iyi)
Kürsü kullanımı: Kılıçdaroğlu (orta), Fırat (zayıf)
Heyecan kontrolü: Kılıçdaroğlu (iyi), Fırat (orta)
Jestler: Kılıçdaroğlu (iyi), Fırat (orta)
Ses tonunu kullanmak, ses ayarı: Kılıçdaroğlu (iyi), Fırat (zayıf)
Konuşma hızı: Kılıçdaroğlu (orta), Fırat (zayıf)
Ses yükseklik ayarı: Kılıçdaroğlu (orta), Fırat (zayıf)
Giyim kuşam tarzı: Kılıçdaroğlu (iyi), Fırat (iyi)
Raporları karıştırıp flulaştırmak istedi
Mehmet Durakoğlu (İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı) Üç temel tartışma yapıldı. Kemal Kılaçdaroğlu 1 ve 2’nci tartışmalarda, Dengir Mir Mehmet Fırat ise 3. tartışmada iyiydi. 10 üzerinden Kılıçdaroğlu’na 7, Fırat 3 veriyorum.
1-Müfettiş şikáyeti: Siyasetin özüne ilişkin, ’doğruyu söyleme’ye yönelik bir tartışmaydı. Kendisi aleyhine bir rapor düzenleyen müfettişin şikáyet edilmesinin üzerine gidilmesinin doğru olup olmadığı tartışıldı. Fırat "Yasal hakkımı yerine getirdim" dedi. Nüfuz kullanma olup olmadığı kuşkusu ortaya çıktı. Burada etik anlamda, doğruyu söylemek anlamında Kılıçdaroğlu’nu haklı bulabilirsiniz.
2-Hayali ihracat: Danıştay’da kesinleşen davada, destekleme fiyat istikrar fonundan bu şirketin yararlandığı, hayali ihracat yapıldığı son derece açık bir sekilde ortaya serilmiş gözüküyor. Sayın Fırat belki de akıllı bir şekilde olsa gerek, ya 3 raporun üçünü birbirine karıştırmak suretiyle bu işi flu bir noktaya çekmeye çalıştı ya da Kılıçdaroğlu’nun söylediği bu rapordan haberdar değildi. Bu nedenle öbür iki raporu alarak gelmişti. Hayali ihracatın yapıldığı sırada Fırat’ın şirketin yönetimde olduğu ortaya serildi. Hayali ihracat pek çok şekilde zaman zaman hata olarak da oluşabiliyor. Belki de o nedenle mi olsa gerek, Kılıçdaroğlu sık sık bahsettiği o raporun Fırat tarafından çıkarılıp basına dağıtılmasını istedi. O raporun içeriğini, ne şekilde meydana geldiğini incelemek ihtiyatlı bir yaklaşım olmalı.
3- Eroin kaçakçılığı: Eroin kaçırma olayı çok açık. Ama önemli olan bu sırada Fırat’ın bu şirketin yönetiminde olup olmadığı idi. Öyle anlaşılıyor ki, hisse devri bedeli 300 bin doların olayın meydana gelmesinden çok önce tahsil edilmiş olması, Fırat’ın o dönemde bu görevde olmadığını gösteriyor. Fırat, bu belgenin, Vatan Gazetesi’nin olayı yazmasından bir gün evvelki noter onayının, "aslının aynıdır" anlamına gelen bir tasdik olduğunu ifade ediyor. Aslında "yönetim kurulu defteri daha evvelki bir tarihte noterden tasdiklidir" dedi. Öyle midir ona bakmak lazım.
Magazinleşme sürecinin uç noktasıydı
Prof.Dr. Haluk Geray (Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı/İletişimci) Her iki milletvekilinin karşılıklı tartışması öncesi yaşananlar ve genel olarak beklenti, siyasetin magazinleşmesi dediğimiz sürecin uç noktasını oluşturdu. Benzetmek gerekirse Biri Bizi Gözetliyor benzeri ilk siyasi medya yayını beklentisini yaşadık diyebiliriz. Doğrusu televizyon kuruluşları iki hasmın karşılaşmasından ortaya çıkacak söz düellosu belki de dosya fırlatma düellosunun beklentisi içindeydiler. Bu, siyasetin medyatikleşerek magazinleşmesi sürecinin uç noktasında, siyasal sistemin kendini yeniden üretmesinin zorlanabileceği de ortaya çıktı. Çünkü gerek TBMM Başkanı gerekse de AKP ve CHP yetkilileri sisteme yönelik tehdidi algılayıp TBMM’nin BBGM’ye (Biri Bizi Gözetliyor Merkezi) dönüşmesini engellemeye çalıştılar. Bu belgelerin hepsinin önceden internete konulması gerekirdi ki vatandaş bunlara bakabilsin. Sonuç olarak medya kazandı, çünkü kimin kazandığı sorusunu soran ve yanıtlayanlar gene çoğunlukla gazeteciler oldu. İzlemeye dayanabildiğim 40 dakikadaki tartışmalara puan vermek gerekirse Kılıçdaroğlu 8, Fırat 6 alır.
Maharet sergilediler
Yılmaz Karakoyunlu (Eski devlet bakanı, milletvekili ve yazar) Böyle velveleli konularda iddia bazen isnada, bazen ithama hatta iftiraya kadar uzanabilir. Önemli olan ispat niteliğini taşımasıdır. Tartışmalarda iddia, ispat niteliği kazanmadı. Sadece iki milletvekili sanki meslek mahareti sergiler gibiydiler. Kılıçdaroğlu bir "Hesap Uzmanı" gibi devamlı iddia ile süresini kullandı. Dengir Mir Fırat ise bir "Avukat" olarak sanki dava savunması yaptı. Siyaseten bu tartışmada "dağ fare doğurmuştur." Tartışma sadece, konuya ilişkin belgelerin alış verişinden ibaret olmuştur. Sonuçta izleyenler ne iddianın, ne de savunmanın belgelerinin gösterilip el değiştirmesinden hiçbir şey anlamadılar. Bu tartışmada önemli sonuç beklenirken boş bir tereddüt yaşandı. Hiçbir zihin açıklığa kavuşmadı. Her ikisine de sekiz veriyorum. |