İşte o belge

Güncelleme Tarihi:

İşte o belge
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 09, 2001 11:03

Yılmaz'ın, ‘devletin ilerlemesinin önündeki engel’ olarak gördüğü için Genelkurmay’dan sert tepki aldığı ‘‘Ulusal Güvenlik’’ bir belgeye dayanıyor. Belgenin asıl adı ‘‘Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’’.

ANAP Lideri ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'ın, partisinin kongresindeki konuşmasında ‘devletin ilerlemesinin önündeki engel’ olarak gösterip üzerinde tartışma açılmasını isteyince, Genelkurmay Başkanlığı'nın sert tepkisine neden olan Ulusal Güvenlik, ‘Devletin Gizli Anayasası’ olarak tanımlanan bir belgeye dayanıyor. Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (MGSB) adını alan belge Milli Güvenlik Kurulu'nda tesbit ediliyor. Çıkarılacak kanunlar, kararnameler, hükümet icraatları ve dış politika, MGSB'ye uygun olarak hazırlanıyor. MGSB, son olarak Yılmaz'ın Anasol-D koalisyonundaki Başbakanlığı döneminde yapılan 31 Ekim 1997 tarihindeki Milli Güvenlik Kurulu toplantısında baştan aşağı yenilenerek, köklü değişikliğe uğradı. Bülent Ecevit'in Başbakan olarak katıldığı Ocak 1999'da yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında da belgenin öncelikli tehdit ve risk unsurlarına beş yeni eklemede bulunuldu. MGSB'deki öncelikli tehdit unsurları irtica ve terörün yanına, ‘‘ekonomik suçların önlenmesi ve organize suçlarla mücadele ile Türkiye'nin dışardaki imajı-tanıtım eksikliğinin giderilmesine’’ dönük cümleler eklendi.

MGSB 5 KEZ YENİLENDİ

Milli Güvenlik Siyaset Belgesi, 1960'lı yılların ortasında geliştirilip güncellendi. O dönemde Türkiye için en büyük tehlike, ‘‘Komünizm ve dağılan SSCB’’ olarak görüldü. 12 Eylül askeri müdahalesinden sonra belge en köklü değişikliğine uğradı. 1992'de SSCB'nin dağılması ile ortaya çıkan gelişmeler, belgenin güncelleştirilmesini gerektirdi. Belgede bu kez tehdit-risk unsurunda İran ve Yunanistan öncelikli sırayı aldı. Refahyol Hükümeti'yle bu kez gözler irtica ve ülkücü mafya, organize suçlar tehlikesine çevrildi. Bunun üzerine belge 31 Ekim 1997 tarihindeki MGK'da yeniden güncelleştirildi. Bu güncelleme ile MGSB, tarihinin en köklü değişimine uğradı. Ocak 1999'da tehdit ve risk unsurlarında değişiklik gerçekleşti. Tehdit-risk usurlarının arasına, ekonomik organize suç örgütleri eklendi. Bu değişimde Kıbrıs ile ilgili madde de ‘‘konfederasyonun desteklenmesi’’ yönünde yeni bir değişime uğradı Son 4 yıl içinde de belgede köklü bir değişime gidilmedi.

Yılmaz'ın Başbakan olarak katıldığı, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel başkanlığında, 31 Ekim 1997'deki MGK toplantısında köklü değişikliğe uğrayan MGSB, 2 kitapçık ve 10 ekten oluştu. ve ‘‘Gizli Kararname’’ olarak yayınlanan belgenin, o dönemdeki maddeleri şöyleydi:

1- Bölücü ve irticai faaliyetler, eşit ve birinci derecede önceliklidir.

2- Siyasal islam Türkiye için tehdit unsuru olmaya devam etmektedir.

3- Türk milliyetçiliği bazı kesimlerce ırkçılığa dönüştürülmek istenmektedir. Ülkücü mafya bundan yararlanmak istemektedir. Bu da bir tehdit unsuru oluşturmaktadır.

4- Aşırı sol yine tehdit unsuru olmaya devam etmektedir. Ancak bir yumuşama içinde olduğu görülmektedir.

5- Yunanistan'la ilişkilerde tehdit algılanmasına dikkat edilmelidir. Türkiye'nin bir tercihi olmamasına karşın, Yunanistan ile bir çatışmanın çıkabileceği gözden kaçırılmamalıdır.

6- Yunanistan ile çıkabilecek bir çatışma halinde, Suriye de Türkiye ile çatışmaya girebilir.

7- Türkiye'nin komşusu olan ülkelerle ilgili önceki değerlendirmeler aynen korunmalıdır.

8- Kamusal alana kaymamak koşuluyla mahalli ve kültürel özelliklerin geliştirilmesine yönelik düzenlemeler yapılmalıdır.

9- Adalet ve devletin yönetim sistemindeki eksiklik ve aksaklıklara acilen giderilmelidir.

10- Türkiye'nin Batı'ya dönük yüzünde hiçbir değişikliğe gidilmemelidir.

11- Türkiye'nin AB'ye tam üyelik konusundaki hedefi korunmalıdır. Ancak bazı Avrupa ülkelerinin bu konudaki olumsuz tutumları gözardı edilmemelidir.

12- (Bu maddeyi devletin hassasiyet yarattan çok gizli bir kararı olması dolayısıyla yazamıyoruz)

13-
Türkiye'nin dünya ile bütünleşmesine yönelik, özelleştirme de dahil ekonomik çabalar arttırılmalıdır.

14- Türk Cumhuriyetleriyle ilişkiler daha da güçlendirilmeli ve bu ülkelerin yönetimlerinin gücünün korunmasına destek olunmalıdır.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!