İşte Meclis'te yaşanan müthiş diyaloglar

Güncelleme Tarihi:

İşte Mecliste yaşanan müthiş diyaloglar
Oluşturulma Tarihi: Haziran 04, 2008 11:41

TBMM Genel Kurulu’nda dün, AKP’nin, “telekulak” iddialarının araştırılması amacıyla verdiği Meclis takvimi ile ilgili grup önerisinin görüşmeleri sırasında Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in Hükümete ve AKP’ye yönelik sözleri üzerine kavga çıktı.

Partilerin erkek milletvekilleri tartışan bayan milletvekillerini susturdu, tartışmaları kendileri devam ettirdi. Muhalefet ve iktidar partili milletvekilleri arasında sert tartışmaların yanı sıra küfürler havada uçuştu. Genel Kurul’da yaşanan bu gerilim tutanaklara "küfürsüz" yansıdı.

Genç’in konuşmasıyla başlayan ve ardından devam eden gerilim Meclis tutanaklarında şöyle yer aldı:

GENÇ: “SENİNLE HER YERDE TARTIŞIRIM”

KAMER GENÇ (Devamla) - ...Sen Grup Başkan Vekilisin, sen bile bilmiyorsun. Her yerde seninle tartışabilirim Mustafa Elitaş, tamam mı?

MUSTAFA ELİTAŞ (AKP Kayseri) - Ben bir şey söylemedim.

KAMER GENÇ (Devamla) - Yani, ondan sonra, senin çıkardığın kanunlarla gel televizyonlarda seninle tartışalım ve bilmiyorsun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Ne yaptığını bilmiyorsun. Ağzından çıkanı bilmiyorsun, ben söylemedim. Kime ne yapacağını bilmiyor, şaşırmış.

KAMER GENÇ (Devamla) - Üstelik de buraya devletin aleyhinde bu devleti trilyonlarca lira zarara sokan korsan önergeleri son anda veriyorsun.

BAŞKAN - Yani, Sayın Genç deyince doğru mu oluyor yani; doğru değil ki. Dinleyin şimdi. Dinleyin, lütfen dinleyin.

KAMER GENÇ (Devamla) - Ve devletin maliyesini iflasa getiren grup başkan vekillerinden ve sensin.

BENİ TEHDİT EDİYORLAR

BAŞKAN - Sayın Genç, karşılıklı konuşmayalım.

KAMER GENÇ (Devamla): ... Ben kürsüye çıktığım zaman asker yönetime karşı da çok sert eleştiriler yaptım. Ama, burada çıkıyoruz, düşüncelerimizi söylüyoruz. Sizin arkadaşlarınız da zaman zaman karşımıza çıkıyor, tehdit ediyorlar. Bakın, ben tehditlere pabuç bırakacak bir insan değilim, onu bilesiniz ve benim arkamda Tunceli halkı var ve benim arkamda kamuoyu var. İsterseniz denersiniz, onu da bilesiniz.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Değmez

KAMER GENÇ (Devamla) - Onun için, yani ben tehdide gelen bir insan değilim. Bunu bilesiniz. Siz dürüst çalışın, ben de sizin dürüstlüğünüzü çıkıp burada öveyim. Ama, her hareketinizde bir suistimal var. İşte, gazetede bugün yazıyor. Karakoçan Kaymakamı orada kız öğrencilere vasıta tahsis etmiyor ve onu söyleyen Elazığ Milletvekili kendisine saygılar sunuyorum Feyzi İşbaşaran Bey müdahale ediyor. "Yahu sayın milletvekilim, bunlar Alevi" diyor. Yani, işte kaymakamlarınızın ve bu İçişleri Bakanı da bu kaymakamı koruyor.

ASIM AYKAN (Trabzon) - Bölücülük yapıyorsun.

KAMER GENÇ (Devamla) - Bakın beyler, bu Parlamentoda bölücülük yapmayan tek insan benim.

ASIM AYKAN (Trabzon) - Sensin, sen.

KAMER GENÇ (Devamla) - Ben mümkün olduğu kadar Türkiye Cumhuriyeti devletinin bölünmez bütünlüğünü savunan ve burada hiçbir zaman bölücülük yapmak istemeyen benim.

ASIM AYKAN (Trabzon) - Söyledin demin!

KAMER GENÇ (Devamla) - Ama maalesef siz bölücülüğün daniskasını yapıyorsunuz.

ORHAN KARASAYAR (Hatay) - Sen yapıyorsun!

KAMER GENÇ (Devamla) - Bolu Valisini niye görevden aldınız? Alevi olduğu için görevden aldınız.

BAŞKAN - Sayın Genç, bakar mısınız?

KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, Parlamento çalışmalarıyla ilgili.

BAŞKAN - Lütfen, hayır, Parlamentoyla ilgili değil.

KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, Parlamentoyu ilgilendiriyor.

BAŞKAN - Hükûmetin icraatları, onların hesabını Hükûmet verecek, Hükûmet verir efendim.

KAMER GENÇ (Devamla) - Sayın Başkan, şimdi, bakın, bunlar? Ben bu vesileyle konuşacağım yani.

BAŞKAN - Hayır, siz öneri üzerinde söz aldınız, öneri için?

KAMER GENÇ (Devamla) - Parlamento bugün, eğer Hükûmet bu memlekette ayrımcılık yapıyorsa, birtakım öğrenciler Alevi olduğu için kamu hizmetlerinden mahrum ediliyorsa çıksın, desin ki: Ben bunu böyle yapmadım.

Ben size sormak istiyorum: Hükûmetiniz zamanında efendim, üst bürokratlığa getirdiğiniz bir tane Alevi inançlı müsteşar var mı? Yani, bir tane vali vardı herhâlde onu da aldınız.

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) - Mezhep kışkırtıcılığı yapıyor!

BAŞKAN - Dinleyelim efendim.

KAMER GENÇ (Devamla) - Şimdi, bakın değerli milletvekilleri, şimdi, burada ben halkın temsilcisiyim, milletvekiliyim. Burada düşüncelerimizi söylüyoruz. Bizi burada baskı altında tutarak, laf atarak bizi susturamazsınız.

LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) - "Türk devletinin valisi değil." diyorsun!

MÜŞAHHAS ÖRNEK VERİYORUM

KAMER GENÇ (Devamla) - Size müşahhas örnek veriyorum efendim, müşahhas örnek veriyorum. Şimdi, getirdiniz, GAP'la 3 milyon 800 bin kişiye iş bulacağız? Bundan daha büyük bir yalan olur mu yahu?

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Çalışmıyorsun demek ki! Hiçbir şey yapmıyorsun!

KAMER GENÇ (Devamla) - Ben ne çalışacağım yahu ben ne çalışacağım?

CAR CAR KONUŞMA

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Ne demek ne çalışacağım? Burada car car car konuşacağına git iline hizmet et!

KAMER GENÇ (Devamla) - Hükûmet sizsiniz, altı senedir oradasınız ve bu Hükûmetten hizmet bekliyorum.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Hizmet et o zaman!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri?

KAMER GENÇ (Devamla) - Kendi ilinize getirip de katrilyonlar vereceğinize? Ben Rize'ye yapılan yatırımla Tunceli'ye yapılan yatırımları mukayese etmek istiyorum.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Ne yatırımı!

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Car car car burada öteceğine gidip ilinde çalışsana!

KAMER GENÇ (Devamla) - Ben de kendi ilimde birtakım yatırımlar yapılmasını istiyorum. Dolayısıyla burada...

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Geziyorsun beş yıldızlı otellerden indiğin yok aşağıya!

KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, yarası olan gocunur.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Zaman israfı yapıyor Sayın Başkanım, Meclisin zamanını israf ettirmeyin!

BUSH’A SÖYLE

KAMER GENÇ (Devamla) - Şimdi, efendim, Dışişleri Bakanı Ali Babacan diye? Geçen, burada biraz konuştum, dedim ki: "Muhakkak Avrupa Bakanları, bunu yılın dışişleri bakanı seçer. Herhâlde yakında ödüle de layık görürler."

OKTAY VURAL (İzmir) - Bush'a söyle, Bush'a!

HANIMLARIN BAŞINI ÖRTMEKLE BİR YERE VARILMAZ, ENTARİ GİY ÇIK

KAMER GENÇ (Devamla) - Şimdi bakın, bunları iyi anlamanız lazım. Eğer siz, bu memleketi dışarıda kötüleyen insanlara karşı? Eğer bu insanları metheden kişiler Avrupalılar tarafından tutuluyorsa, demek ki bu Türkiye'nin lehine olan bir davranış biçimi değildir.

Şimdi, gazeteler yazıyor: "Diyanet İşleri Başkanlığı, Müslümanlığı yeniden yorumlayan bir sistem getiriyor." Bunu biri çıksın söylesin. Yani, bunlar önemli şeyler. Yani İslam'ı modern esaslara göre yorumlayan bir yorum getiriyor. Şimdi, dünkü gazetelerde vardı. Abdullah Gül'ün 1995 yılında verdiği beyanat var, diyor ki: "Efendim, İslam'ı cami içinde hapsetmeye çalışıyorlar. Hâlbuki bu millet, İslam'ı bütün hayatında yaşamak istiyor." Bunun anlamı ne? Yani, bunun anlamı ne? "Sokakta benim giyimim?" diyor? Git, işte, Suudi Arabistan Kralı gibi giyin, Kuveyt Kralı gibi giyin; o uzun entarileri giy, çık. Yani, yalnız hanımların başını örtmekle bir yere varılmaz ki?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Entari sana yakışır! Çok güzel olur, sen giyin! Sana yakışır, sana!

ANLARSAN ŞAŞARDIK

KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, birileri başlarını örtüyor ama gidip bir başka cumhurbaşkanlarının koluna giriyorlar. Birileri başlarını örtüyorlar ama gidip de Yunanistan Başbakanına kendisini öptürüyorlar. Ben anlamıyorum. Benim bir anlayış biçimim?

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Sen anlamazsın!

KAMER GENÇ (Devamla) - Ben anlamadım arkadaşlar. Böyle bir şey olur mu yani?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Anlasan şaşırırdık zaten!

KAMER GENÇ (Devamla) - Siz zannediyorsunuz ki bugünler hep böyle gider. Bugünlerin sonu sizin için felakettir, onu bilesiniz. Halkının hakkını sormayan insanların sonu hiçbir zaman selamet değildir.

Şimdi bana laf atabilirsiniz, ben bir tek kişiyim, bağımsızım, ama ben halkın sözüyüm, halkın sesiyim. Onu bilmenizi istiyorum. (AK Parti sıralarından gürültüler)

HALK SANA LANET OKUYOR

FATİH ÖZTÜRK (Samsun) - Halk sana lanet okuyor, lanet!

KAMER GENÇ (Devamla) - Gücünüz varsa gelin halkın karşısına gidelim.

METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Haydi, haydi, haydi!

KAMER GENÇ (Devamla) - Taksim'de yürüyelim, bakalım halk sizin yüzünüze nasıl bakar, göreceğiz. (DSP sıralarından alkışlar)

FATİH ÖZTÜRK (Samsun) - Millet sana lanet okuyor, lanet!

ZERRE KADAR ZEKA KIRINTISI YOK

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Tabii değerli arkadaşlar, bu kürsüden önemli konuşmalar yapılıyor ve gerçekten zaman zaman çok saygıdeğer milletvekili arkadaşlarımız çok katkı sağlayıcı görüşlerini ifade ediyorlar. Bunlar elbette takdire şayan, elbette onlara saygı duyuyoruz. Ama zaman zaman da içinde zerre kadar zekâ kırıntısı bulunmayan, içi boş, anlamsız, saçma sapan, tahrik edici konuşmalar yapılıyor. Bunları, tabii, milletimiz izliyor. Bunları milletimiz?

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) - Hiçbir parlamenter, orada konuşurken "içinde zekâ kırıntısı yoktur" diyemez!

CANAN ARITMAN (İzmir) - Sözünü geri alması lazım.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Hangi soyut şey? Söylenenlerin hepsi doğru.

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bakın, şimdi, biraz önce burada ifade edildi. Bir örnek vereyim.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Ona buna "geri zekâlı" demeye hakkın yok senin!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Dinleyin arkadaşlar, ifade edeyim. Biraz önce?

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Önce Meclise saygılı ol! Terbiyesiz herif!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Müsaade ederseniz ifade edeceğim size.

CANAN ARITMAN (İzmir) - Milletvekiline saygılı ol!

KAMER GENÇ (Tunceli) - Niye yalnız onu getirdiniz?

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Kendi iktidar oldukları dönemde millet adına, esnaf adına, dar gelirli vatandaş adına hiçbir katkı sağlamayan, tam aksine hayatlarını çekilmez bir noktaya getiren partilerin sözcüleri burada çıkıp utanmadan konuşma yapıyorlar değerli arkadaşlar ve AK Partiyi eleştiriyorlar. (CHP, MHP ve DSP sıralarından gürültüler)

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan

OKTAY VURAL (İzmir) - Hangi partiyse söyle.

OKTAY VURAL (İzmir) - Neyini alkışlıyorsunuz?

Sayın Başkan, sözünü geri alsın. Kendi partisi hakkında konuşurken AKP desin. Böyle şey olur mu?

HASAN MACİT (İstanbul) - Sayın Başkan, sözünü geri alsın. "Utanmazlık" sözünü geri.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sözünü geri alacak.

HASAN MACİT (İstanbul) - Sözünü geri alsın.

BAŞKAN - Tamam anladık. Anladık. Allah Allah? (Gürültüler)

HASAN MACİT (İstanbul) - Özür dilesin, sözünü geri alsın.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!