Turan YILMAZ
Oluşturulma Tarihi: Ekim 19, 2002 22:14
Günlük dilde hep kullanılır: Karizması var, karizmatik, karizmayı çizdirdi, karizmayı sıfırladı, karizmatik lider... Peki nedir karizma, kimin karizması var? Bu soru seçmenlerin tercihlerini büyük ölçüde liderlerin karizmasına bakarak yaptığı ülkemizde önemli.
Hele de önümüzde bir
seçim varken. Yanıtları ‘‘Türkiye'de Siyasetin Yeni Biçimi: Liderler, İmajlar, Medya‘‘ kitabının yazarı, siyaset bilimci Dr. Nuran Yıldız'dan aldık. İşte liderlerinin karizma karnesi...
KARİZMA PAYLAŞILINCA YA DA TRANSFER EDİLİNCE ZAYIFLARNuran Yıldız'a göre karizma bir kişiyi diğerlerinden ayıran, onu olağanüstü ve ayrıcalıklı biri gibi gösteren ama tam bir tanımı yapılamayan, biraz da sihir içeren bir kavram ve günümüzün iletişim olanaklarıyla yaratılabilecek bir şey. İnsanların kendileri için yapamadıklarını onlar için yapacağı sanılan kişiye de karizmatik deniyor. Aslında karizmatik lider olmak için olağanüstü özellikler gerekmiyor. Bu özelliklerin olduğu hissini uyandırmak yeterli.
RECEP TAYYİP ERDOĞAN
Tepeden tırnağa karizmaDoğasından gelen kişisel özelliklerinin üzerine ekledikleriyle, yüzde yüz karizmadan oluşan bir lider. Karizmasını dinle olan ilişkisi ve yasaklı olması oluşturuyor. Karizmasını zedeleyecek davranışlardan kaçınıyor. Başbakan adayını ilan etmemesi de, karizma ve liderliğini paylaşmamak taktiğinden kaynaklanıyor. Çünkü, karizma ve liderlik paylaşım kabul etmeyen kavramlardır. Erdoğan tüm konuşmalarında ezilen değil mücadele eden, hakları elinden alınmış olsa da iktidarı talep eden bir söyleme sahip. Erdoğan'ı sayısız davayla karşı karşıya getiren bu üslup, onun esas gücü, silahı ve aracı. O, mevcut siyasetçilerin ‘‘öteki‘‘si. Sosyolojik anlamda Erdoğan'ın gücü de burada gizli.
KEMAL DERVİŞ
Karizmasını Baykal’a transfer ettiAmerika'dan geldiğinde dibe vuran ekonomiyi düze çıkaracak ‘‘kurtarıcı’’ olması nedeniyle dört dörtlük bir karizmaya sahipti. Hakkında çok şey bilinmemesi, açık ve net konuşması, hem halka hem de medyaya ne yakın ne de uzak durması, basında hiç kimsenin adamı olmaması, ekonomik krizin en zor günlerinde bile karizmasının ayakta kalmasını sağladı. Derviş'in olumlu imajı o kadar baskın ki, solcu olduğunu söylemesine rağmen uygulamaya koyduğu IMF politikaları, sokaklara dökülen işsizler ordusu hiç sorgulanmadı. Günümüz siyasetinde liderlerin ne düşündüğünden çok nasıl bir imaja sahip olduğu önem kazanmıştır ve bunun en iyi ve en güzel örneklerinden biri Kemal Derviş'tir. Derviş CHP'ye katılarak karizmasını Baykal'a transfer ettiği için sıradan bir 'siyasi figür' haline geldi. Ama yeniden ekonominin patronu olursa bunu telafi edebilir.
İSMAİL CEM
Karizmayı paylaştı, kaybettiDışişleri Bakanlığı döneminde yükselen karizmasını, YTP'nin kuruluş sürecinde önemli ölçüde yitirdi. Çünkü, karizmasını ve bundan kaynaklanan liderlik gücünü, 'Genel Başkan benim ama esas adam Özkan'dır' diyerek, Hüsamettin Özkan ile paylaştı. Oysa, karizma ve liderlik tek kişiye ait olmak zorundadır. Paylaşılınca ya da transfer edilince zayıflar.
DENİZ BAYKAL
Karizma ona uğramıyorBaykal, karizmayı oluşturan öğelere sahip değil. Çünkü, siyasi yaşamı boyunca kendisine belirli, tanımlanmış bir mücadele hedefi oluşturmadı. Mesafe koymayı gerçekleştiremedi, söylemini karizmatik lider söylemi ile örtüştüremedi. Bu nedenle de, Derviş'in CHP'ye geçerken kendisine transfer ettiği karizma, karşılığını bulamadı. Ancak, güvenilir-dürüst ve temiz imajı, Derviş'in de yarattığı rüzgarla Baykal için olumlu bir iklim yarattı.
TANSU ÇİLLER
Karizması yoktu liderliğini de böldüSiyasete atıldığında da karizması yoktu ama süreç içinde güçlü bir ‘Genel Başkan' olmayı başardı. Ancak, Tuğrul Türkeş ve Mehmet Ali Bayar ile ittifak kurması ve liderliğini onlarla paylaştığı görüntüsünü vermesi, liderlik gücünü önemli ölçüde zayıflattı. Karizması zaten olmayan Çiller, böylece liderliğini de ‘‘bölerek’’ zaafa uğrattı. İletişim çalışmalarında ‘fark' yaratmaya önem ve öncelik vermektedir. Erbakan'la ittifak yapmasının arkasında da birbirine benzeyen partilerle bir arada kalarak silikleşmek yerine, ‘laik cephe'den uzaklaşarak ‘fark' yaratma ‘uyanıklığı' vardı. Kişisel reflekslerle oluşan imajı ise tam Türk halkına uygun zenginlikler içeriyor: Yeri geldiğinde ağlamakta, yeri geldiğinde ‘erkek gibi kadın' olmakta, ‘kurşun atanları' da mağdur olanları da bağrına basmaktadır. Yine de iletişimde yaptığı yanlışlar ve stratejik hatalar onun gerçek ve kalıcı bir lider olmasını engellemektedir.
BÜLENT ECEVİT
Hastalandı, karizması çizildiKarizmatik lider herkes gibi olamaz. Olağanüstü nitelikler taşıdığı düşünülür. Oysa Ecevit'in hastalık sürecinde görüldü ki, o da herkes gibi hasatalanıyor ve yaşlanıyor. Aslında insana özgü bu çok doğal nitelikler, seçmene Ecevit'in kendilerinden farksız olduğunu hatırlattı. Bu da, hem karizmasında hem de liderlik gücünde önemli bir kayba yol açtı. Çünkü sıradanlaşma karizmanın en büyük düşmanıdır.
DEVLET BAHÇELİ
Karizmatik Başbuğu unutturduKarizma açısından oldukça fakir olan Bahçeli çok önemli bir liderlik başarısı gerçekleştirerek, unutulmaz sanılan karizmatik 'Başbuğ' Türkeş'i MHP tabanına unutturmayı başardı. Bahçeli bunu yüz göz olmayan, çevresiyle bile arasına mesafe koyabilen, özenli bir söylem ile gerçekleştirdi. Bahçeli'nin, gerek kendi gerekse partisinin söylemi ve duruşuyla ilgili değişim (gerçek olsun olmasın), kamuoyunun algısını biçimlendirme çabaları aslında Bahçeli ve ekibinin stratejik iletişime verdiği önemle açıklanmalıdır.
MESUT YILMAZ
Karizma umurunda değilÇevresi gibi Yılmaz da ciddi bir iletişim sorunu olduğunun farkında. Ancak bunun için özel bir çaba göstermemesi imajıyla ilgili düşünceleri çok önemsemediğini gösteriyor. İletişimin olanaklarından yararlanmaya açık, Turgut Özal'a karşılık Mesut Yılmaz, tamamen kendisinin ve yakın çevresinin kişisel düşüncelerinden hareketle ‘sıfır riskli' bir tutum geliştirmeyi benimsemiştir. Durağan bir liderlik anlayışını temsil eden Yılmaz'ın kamuoyu tarafından yeterince onay görmemesi, iletişim ve imaj çalışmalarındaki bu değişmez tutumuyla yakından ilgilidir.