Erol AKKIR/ANTALYA, (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Ekim 20, 2009 13:11
Kanserin nedenlerine bir yenisi daha eklenirken uzmanlar uyardı...
Bilinçsiz kullanılan ve komşu önerisiyle ucuza alınan tarımsal ilaçların, Akdeniz bölgesinde kan kanserinin artışına neden olduğu bildirildi.
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ayşen Timurağaoğlu, Türkiye'deki seraların yüzde 87'sinin Akdeniz bölgesinde, bunun da yüzde 34'ünün Antalya'da bulunması nedeniyle bölgedeki kanser taraması çalışmalarını hızla sürdürdüklerini söyledi.
Türkiye'deki pestisit (zararlı öldürücü maddeler) kullanımının yüzde 30'unun Antalya'da yapıldığını kaydeden Prof.Dr. Timurağaoğlu, “Yapılan çalışmalarda tarımla ilgili alanlarda çalışanlarda ‘kan kanseri' (Non Hodgkin Lenfoma-NHL) riskinin arttığı görülmüştür. 6 ay, kullanıcılarda lenfoma riskini artırmak için yeterli olabilmektedir. Yıllar geçtikçe riskin daha da arttığı tespit edildi. Lenfomaların tipine göre değişiklik olmakla birlikte hemen tüm alt gruplarında artış söz konusu. Phenoxyacetic, asid, alyphosate, cholorophenol ve arsenik içeren ilaçlar en çok dikkat çekenler olmuştur” diye konuştu.
Prof.Dr. Timurağaoğlu, pestisit kullanımının yüzde 30'unun Antalya'da yapıldığını belirterek, “Üreticilerin yalnızca yüzde 10'unun bilimsel destek alarak ilaçlama yaptığı, yüzde 5.5'unun ise dozu ayarlarken bilimsel destek aldığı tespit edildi. Bu nedenle hastalık ve zararlının yanlış teşhisi, yanlış pestisit ve hatalı doz seçimi söz konusu. Seralarda havalandırma kısıtlı olduğu için öncelikle uygulayanlar solunum yoluyla etki altında kalmaktadırlar” dedi.
TOPRAKTAN SUYA VE İNSANLARA
Toprağa verilen ilacın kullanılan suya karışarak bölgede yaşayanların ve elde edilen ürünlerde kalıntı olarak yer aldığını, ürünü kullananların etkilendiğini kaydeden Prof.Dr. Timurağaoğlu, “Bazı pestisitler uygun şartlarda kullanılmadığında cilt yoluyla emilimi de söz konusu olabilmektedir” diye konuştu.
Öncelikle ürünü korumak için kullanılması gereken kimyasalların doğru seçilmesi gerektiğini sözlerine ekleyen Prof.Dr. Timurağaoğlu, şunları söyledi:
“Daha sonra ürün zararlısının doğru teşhisi için bilimsel destek alınmalı ve uygun ilaç belirlendikten sonra doğru yerden temin edilmesi gerekmektedir. İlacı uygulayanların korunması için uygun kıyafet, maske, eldiven kullanılmalıdır. İlacın gereken dozda uygulanması içme ve kullanma sularına karışmasını en aza indirecek, çevrenin korunmasına katkıda bulunacaktır. Ancak çiftçinin ekonomik sorunlarının olması öncelikle bilimsel destek almasını zorlaştırmakta, ilaçları seçerken kendi tecrübesi veya komşuların önerisi ile olabildiğince ucuz ilaca yönelmesi, hem kendi hem de çevresinde yaşayanların sağlığını uzun vadede tehlikeye atmaktadır.”